Adliye sarayı önünde açıklamalarda bulunan grup sorunun Kızılay’ın çadır satması olmadığını belirterek “Kızılay’ın deprem anında, elindeki tüm olanakları seferber ederek depremden etkilenen herkese en kısa zamanda sığınacak bir yer, sıcak bir aş, acil tıbbi malzeme sağlaması, bu kapsamda tüm çadırlarını bölgeye göndermesi gerekirken, elindeki çadırların bir bölümünü parayla satacak kadar gözünü parayla açıp parayla kapatan yöneticilerle yönetilmesidir” dedi.
Kızılay ve iştiraki yöneticilerinin hukuki görev ve sorumluluklarını uygun hareket edilmediğini belirten açıklamada "Kızılay yöneticileri, Türk Ceza Kanununun 257. maddesince yargılanmalıdır." denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: 06/Şubat/2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş/Hatay depreminde yitirdiğimiz yurttaşlarımıza rahmet, kederli ailelerine ve Milletimize başsağlığı ve sabırlar, yaralanan yurttaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.
Bizler, yurttaşlarımızın yaşadığı acının yalnızca onların olmadığını, Türk milletine hatta Dünyaya sirayet ettiğini görürken, Ülkemizin 10 ilini, 100’den fazla İlçesini, 13,5 milyon insanı etkileyen, resmi kayıtlara göre 45 bin kişinin ölümüne, yüzbinlerce insanın yaralanmasına, barınmasız kalmasına, göç etmesine neden olan felaketin acılarını sarmaya çalıştığımız şu günlerde, Türk Kızılayı Derneğinin neden olduğu “çadır satışı” skandalıyla bir kez daha sarsıldık.
Yaşadığımız afetin hemen sonrasında, elindeki tüm imkanlarla, zaman geçirmeksizin afet bölgesinde yer alması, her türlü imkanını etkilenen vatandaşların hizmetine sunması gerekmekteydi. Ancak ne yazık ki, kamuoyuna yansıyan bilgilerden Kızılay’ın iştiraki olan Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş.’ nin elindeki çadırların bir bölümünü çadır bekleyen insanlarımıza ulaştırmak yerine AHBAP ve Türk Eczacılar Birliğine para ile sattığı, bu satışın Kızılay Genel Başkanı Kerem KINIK’ ın bilgisi ve onayıyla yapıldığı ortaya çıkmış durumdadır.
Bölgeden gelen bilgiler, televizyonların, gazetelerin, haber sitelerinin verdiği haberler, deprem sonrası çadırların geç ulaştığını ve hatta halen çadıra erişememiş insanlarımızın olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çadırların geç ulaşmasından ya da hiç ulaşmamasından vatandaşlarımız mağdur olmuş, kamu zarara uğratılmıştır.
Halbuki, Türk Kızılayı Dernek Tüzüğünün 7. Madde 4.fıkrasında düzenlenen “Afet ve güvenli yaşama ilişkin görevleri” başlıklı c bendinin 1.cümlesinde; "Ulusal ve uluslararası alanda afet ve acil durum hallerinde; kamu otoriteleri ve Uluslararası Kızılhaç-Kızılay Hareketi unsurlarıyla koordinasyon içerisinde müdahale, erken dönem iyileştirme, iyileştirme ve yeniden inşa safhalarında beslenme, gıda, barınma, sağlık ve hijyen alanlarında insani yardım ve hizmet sağlar, eğitim verir, toplumsal ve fiziksel kapasite geliştirir." Düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca Türk Kızılayı Derneği, afet hallerinde hiçbir kurumdan emir ve talimat beklemeksizin, kabul ettiği bağışlar ve iştirakleri vasıtasıyla ürettiği yardım malzemelerini afet bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmakla görevli ve sorumludur.
Anlaşıldığı üzere; Kızılay ve İştiraki Yöneticileri, hukuki görev ve sorumluluklarına uygun hareket etmemişlerdir.
Sorun; Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş. aracılığıyla Kızılay’ ın çadır satması olayında sorun AHBAP’a, Türk Eczacılar Birliğine ya da başkasına parayla çadır satılması değil, Kızılay’ın deprem anında, elindeki tüm olanakları seferber ederek depremden etkilenen herkese en kısa zamanda sığınacak bir yer, sıcak bir aş, acil tıbbi malzeme sağlaması, bu kapsamda tüm çadırlarını bölgeye göndermesi gerekirken, elindeki çadırların bir bölümünü parayla satacak kadar gözünü parayla açıp parayla kapatan yöneticilerle yönetilmesidir.
Bu zihniyet rantçı, fırsatçı yönetim yaklaşımının Ülkemizin her kurumunu nasıl zehirlediğinin bir göstergesi ve görevini kötüye kullanan sorumsuz bir yönetim anlayışının dışa vurumudur.
Bu kapsamda, Kızılay yöneticileri, Türk Ceza Kanununun 257. maddesince yargılanmalıdır.
Deprem sonrasında parayla çadır satışı ve neden olduğu zararlar birlikte değerlendirildiğinde Kızılay’ ın bu eylemi, Türk Ceza Kanununun 257.maddesinde düzenlenen "Görevi Kötüye Kullanma Suçu" nun tipik örneğini oluşturmaktadır.
Bu suçun temel cezası 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olduğu gibi işlenen suçun soruşturulması şikayete bağlı olmayıp Cumhuriyet Savcılarınca resen soruşturulması da gerekmektedir.
Ancak biz Eskişehir Cumhuriyet Güç Birliğini oluşturan bileşenler olarak, Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet etmek ve Milletimiz adına konunun takipçisi olacağımızı göstermek amacıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.
Bu bağlamda, Cumhuriyet Savcılarını, sorumlu olan Kızılay Genel Müdürü Kerem KINIK ile Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş.’ nin yöneticileri hakkında derhal soruşturma başlatmaya, İçişleri Bakanlığını ise Kızılay Genel Müdürü Kerem KINIK ile Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş.’ nin Yöneticilerini ivedi olarak görevden almaya davet ediyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz.
ESKİŞEHİR CUMHURİYET GÜÇ BİRLİĞİ
- Atatürkçü Düşünce Derneği Eskişehir Şubesi
- Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Eskişehir Şubesi
- Eğitim-İş Sendikası Eskişehir Şubesi
- Memleket Sevdalıları Derneği Eskişehir Şubesi
- Eskişehir Cumhuriyet Gazetesi Okurları
- Eskişehir Kültür ve Sanat Derneği
- Eskişehir Sanat Derneği
- Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği
- Emekli Öğretmenler Derneği
- 29 Ekim Kadın Derneği Eskişehir Şubesi
- Üniversiteli Türk Kadınlar Derneği
- Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Platformu
- Eskişehir Sivil ve Sosyal Yaşam Derneği
- ODTÜ Eskişehir ve Çevresi Mezunları Derneği
- EYT Eskişehir Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği
- Tüm Yerel-Sen
- Hacı Bektaşi Veli Eskişehir Şubesi
- Birleşik Emekliler Derneği Eskişehir Şubesi
- Eğitimciler Derneği Eskişehir Şubesi
- Eskişehir Çevre Derneği
- Türkiye Emekli Subaylar Derneği Eskişehir Şubesi
- Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Eskişehir Şubesi