Deprem sabahı deprem bölgesinde yakını olan üniversitelilerinin mesajları ile harekete geçiyor. Deprem bölgesinde aracı bulunanlara hızlı bir şekilde ulaşıyor. Ve bölgeden Eskişehir’e gelmek isteyenlerle sosyal medyayı kullanarak irtibat kuruyor. Ardı ardına gelen mesajlar sonrasında arkadaşlarını bu ağa dahil ediyor. Yardım çağrıları arttıkça, kendisinin başlattığı çemberde aynı hızla genişliyor. Öncelikle servis firma ve şoförlerine çok teşekkür etmek gerektiğini belirtiyor. Deprem bölgesine hem lojistik, hem insan taşıma konusunda gösterdikleri özveriden dolayı inanılmaz bir duygu yoğunluğunu yaşadığını belirtiyor.
Kendiliğinden başladı kendimizi adadık
Bir binanın deposunda topladıkları yardım malzemelerini deprem bölgesinden gelen insanlara ulaştırmak için hummalı bir çalışma içindeyken Serkan Can Zengin ve arkadaşlarını ziyaret ediyorum. Ziyaret, esasında birkaç tanıdığımın depremzedelere yardım için hazırladıkları eşyaları Serkan Can Zengin’e teslim ettiklerini söylemeleri üzerine oldu. Daha sonra sosyal medyaya bakınca ciddi bir yardım ağının oluştuğunu gördüm. Deprem bölgesinde yakınları bulunan birkaç öğrencinin kendisine ulaşması ile başlayan süreci şöyle anlatıyor Zengin, “Depremin henüz ilk saatleriydi yanılmıyorsam. Bir telefon geldi. Daha önceden beni tanıyan bir üniversite öğrencisi deprem bölgesinde tanıdığı olduğunu söylüyordu. Ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. O ilk telefon ardından çok sayıda insandan telefon ve mesaj yağmaya başladı. Her çağrıya bir şekilde karşılık vermeye çalışıyordum. Ancak bireysel performans ile çözülemeyecek kadar çok mesaj ile karşılaştım. Tanıdığım servis firmaları ve şoförlerini arayıp deprem bölgesinden pek çok insanın sağlıklı bir şekilde naklini sağlamayı başardık. Ben o servis firmalarına çok teşekkür ediyorum. Gerçekten tavırları bana inanılmaz bir duygu yoğunluğu yaşattı.
Biz kimlere ulaşmaya çalışıyoruz
Ben ve arkadaşlarımı düşündüren en önemli şeylerden bir tanesi de bizim kimlere ulaşmaya çalıştığımızdı. Yani düşünün o gün yatağa anne olarak giren sabah anne değildi artık, yahut baba… Veya o gün kendisini öğretmen olarak tanımlayan bir kişi öğrencilerinden olmuştu. Yani insanların kendilerini hayat karşısında tarif ettikleri pek çok şey bir anda ellerinden gitmişti. Bu acıyı anlamak mümkün mü? Bana kalırsa çok zor. Bunun farkında olarak kimseyi bu zor gününde daha fazla angarya olarak görebileceğimiz işlerle uğraştırmamayı amaçladık. Matemlerini en azından başka telaşları olmadan yaşamalarını arzu ettik. Bu nedenle barınma sorunlarından, eşyalarına kadar her şeyi mümkün olduğunca onları yormadan tedarik edip onlara ulaştırdık. Eşya desteğinde bulunmak isteyenlerin evlerinden eşyaları alıp ihtiyacı olan ailelere taşıdık.
Sosyal medya ile çember genişledi
Daha sonra ihtiyaçları sosyal medyadan duyurduk. Bir baktık ki yanımıza lise öğrencileri, üniversite öğrencileri, depremzede akrabaları olanlar geldi. Bir binada depremzedelerin gereksinim duyduğu eşyaları toplamaya başladık. İnsanlar elinden geldiği katkıyı sunmak istiyordu. Kağıt toplayıcı çocuklar eşyaları ulaştırmaya destek verdi örneğin. Bir bakıyorsunuz AHBAP’tan bir tır malzeme, bir bakıyorsunuz Van’daki bir esnaftan onlarca çamaşır makinesi…
Bunca acının içinde, bu yaşananları gördükçe acılardan ancak bu ruh ile sıyrılabileceğinizi anlıyorsunuz. Kendiliğinden olan bir dayanışma hareketiydi. Sonra kendimizi adamaya başladık. Bugün kaçıncı gün inanın bilmiyorum. Ama burada gördüğümüz hemen hemen herkes sabah ondan gece kaça kadar uzanır bilmiyorum buradalar. Ve bu sistemin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz elimizden geleni yaptık. Bundan sonra da bu dayanışmayı devam ettireceğiz. Ancak başka bir şekilde. Bunun herhangi bir kurumsal güç olmadan sürdürülmesi çok zor. Bir kurumsal aklın, bence oldukça sağlıklı olan bu yapılanmayı sürdürmesi gerekiyor. Yaraların tamamen iyileşip iyileşmeyeceğini zaman gösterecek. Ancak yaraları sarmaktan kesinlikle vazgeçmememiz gerekiyor.