Eskişehirspor’un Başakşehir gibi bir kulüp ile aynı vizyonu paylaşması rahatsız etmiyor mu?
Zengin yönetim zengin başkan istiyorsa kulübü katarlılara pekala satabiliriz.
Yahut ismini değiştirip başka bir kulüpte kurabiliriz
Üç kağıtçılığa da çalışır aklım haddizatında.
Laf lafa geldiğinde çok da değer vermediğimizi söylediğimiz, futbol kulübünden ziyade futbol borsasına dönen Süper Lig’i bir hedef olarak koymak ve aklımızı sadece o hedef için çalıştırmak nasıl bir hastalığın yüksek ateşli belirtisi…
Kafayı yemedim üç aşağı beş yukarı söylenenlerin hepsinde haklılık payı var.
Hiç te romantik değilim üstelik.
Fakat, gerçekliklerin Eskişehirspor’u futbol endüstrisin bir kurbanı ya da öğesi yapmaya çalıştığını görüyorum.
Oysaki, bir şiir gibidir Eskişehirspor. Bir şairin yazdığı pek çok unutulmaz şiir arasında o unutulmaz şiir veya pek çok roman arasında unutamadığımız o roman.
Büyük anlatıların yerini 3 beş kelimenin doldurduğu günümüzde, büyük anlatıların o duvarı yıkabileceğini gösteren delilimizdir bizim.
Uzun bir süredir Eskişehirspor ile ilgili yazmıyorum. Bu hem Eskişehirspor’a duyduğum hürmetten, hem de Eskişehirspor ile ilgili yazılıp söylenenlerin belli bir süreden sonra kendi kendini imha etmesinden kaynaklanıyor.
Bugün iyi denilen her ne varsa, bir süre sonra iyi diyenlerde dahil olmak üzere “biz söylemiştik bu şekilde olmazdı”ya dönüyor.
Söylenenler üç aşağı beş yukarı aynı. İşin tuhaf tarafı ise, aynı şeylerin yüksek sesle söylendikçe farklı olacağı yanılgısı.
Kimse bir diğerinin sözlerini aşmak, tespitlerini yerle yeksan etmek için konuşmuyor.
Üzerine en çok konuştuğumuz fakat hiçbir şey söylenmediğimiz nadir paydamız zannediyorum Eskişehirspor’dur.
Üstüne konuşulmaktan imtina edilmeyen, ancak kimsenin de dinlemediği bir Eskişehirspor mevzusu.
Herkesin okuduğu kimsenin anlamadığı
Ne konuşanlar ne de dinlemeyenleri suçlamak değil niyetim.
Ligde kalmak, paralı bir başkan ve yönetim bulmak, bir üst lige çıkmak, şehrin destek vermesi, transfer tahtasını açmak gibi hedef talep ve beklentilerin girdabından çıkmak elbette zor. Ancak bu durum, bu talep ve beklentilerin dışında bir şeyler söylenmesini oldukça zorlaştırıyor.
Tüm hikâye üç aşağı beş yukarı Türkiye’deki tüm futbol takımlarının beklentileri üzerine örülüyor.
Bu taleplerin dışında bir yerde kendini var eden ve konumlayan Eskişehirspor git gide sıradanlaşmaktan kurtulamıyor.
Eskişehirspor’un ismini değiştirin başka bir kulüp ismini koyun fark edilmeyen bir ortam.
Neredeyse Türkiye’de varlık gösteren her kulüp için yukarda bahsettiğim beklenti ve talepleri dile getirebiliriz zannediyorum.
Eskişehirspor’a, Süper Lig’deyken bulaşan sıradanlaşma hastalığı lig düştükçe daha ağır bir vaka haline geliyor.
Bu sıradanlaşmanın son kurbanı Mehmet Şimşek oldu.
Bence Eskişehirspor için gerekli olan yegane yetenek olan sabır, Mehmet Şimşek’te fazlasıyla bulunmaktaydı. Sakin bir şekilde beklenildiği takdirde farklı şeyleri konuşmak için pekala süre kazandırabilirdi Mehmet Şimşek.
Eskişehirspor’un dibi görmesi için bence en ideal başkandı.
Herşeye rağmen başkanlık yapabilecek bir gözü karalıkla yoluna devam edebiliyordu.
Onun gösterdiği sebatı camia olarak biz gösteremedik ne yazık ki.
Kimi destek isteme talebinden rahatsız oldu.
Kimi Mehmet Şimşek’in Koç ya da Sabancı olmadığının farkına vardı.
Bu da yetmezmiş gibi Eskişehirspor’un yıldızlarla dolu kadrosundan neden faydalanmadığından dem vurdu.
Kimi zar zor ikna edilip kulübün başına getirilen hocadan sorumlu tuttu Şimşek’i.
En nihayetinde Mehmet Şimşek’in de pes edebildiğini gördük. Pes etti.
Şimdi sıra Erkan Koca’da. Kürsüye çıkıyor transfer tahtası açma hedefinden bahsediyor…
Ben ise sadece sıradan ve basit bir şekilde hiçbir beklenti içinde olmadan kolay gelsin demek istiyorum. Şuan için Eskişehirspor yönetimine verilebilecek en büyük destek zannediyorum bu.
“Hiçbir beklenti olmayacaksa herkes yöneticilik yapar” diyenlerinizi duyar gibiyim. Bu sözlerin samimiyetini hiç sorgulamadan sıra kendilerini geldiğinde aynı şekilde onlarada destek vereceğimi taahhüt ederim.