Endişeli ittiren adamların oyuna talibim

Soner Uçak yazdı...

Çiftçisinden köylüsüne, işçisinden emeklisine endişe havuzunda yüzen vatandaşlardan herkes kendi endişelisini seçip, kamuoyunun gündemine sokuyor.

İşçi, emekli, çiftçiye pek el atılmasa da endişeli muhafazakar ve sekülerleri o karanlık endişe havuzundan çıkarmak için sergilenen olağanüstü performans alkışı hak etmiyor değil. 

…Herkesin endişesi kendine.  Ben de kendi endişelilerimi yazacağım. Endişelerinde ne kadar haklı olduklarını bildiğim bu kesimin ciddi bir oy potansiyeli taşıması da ayrı bir mevzu.

Geçtiğimiz pazartesi günü endişelerini dile getirmek ve öğretmenlik meslek kanuna karşı olduklarını ifade etmek için Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapmak isteyen Eğitim sendikaları lacivert takım elbiseli, güneş gözlüklü hal ve tavırlarına bakılınca sırtı pek karnı tok, toraman bir babayiğit tarafından merdivenlerden itildi. Babayiğidimiz, her basamak inildiğinde “kanun böyle” diyerek haklılığını sendika temsilcilerin yüzüne yüzüne vurdu. Devletin merdivenleri bir kez daha muzır kişilerin istilasından kurtuldu.

Neymiş efendim; devletin merdivenlerini aşıp, balkona çıkacak, ondan sonra açıklama yapacaklarmış bey efendiler! Sonradan adının Olcay Yılmaz olduğunu öğrendiğim devletin azı dişi abimiz hadlerini bildirdi neyse ki!

“Sen kim oluyorsun, ben kim oluyorum?” sesleri arasında kolundan tuttuğu gibi Eğitim Sen Başkanı Faik Alkan’ı bir basamak aşağı ittirerek bozguna uğrattı resmen.

 Olay esnasında “İl Milli Eğitimin emniyet amiri” olduğunu falan söylüyordu herhalde Olcay Yılmaz abimiz. Orasını pek anlayamadım ya neyse! Devlet için itende ittiren de bizdendir.  

İşte bu abimiz derin endişeler içerisinde. İlk endişesi o gün yaşadığı endişedir. Yani “ya devletin merdivenlerini sendika temsilcisi öğretmenler işgal ederse” ki; bu endişeyi kendisi tek başına bertaraf etmeyi başardı.

İkinci endişesi ise; "ya yarın bir gün, sendikalıların taleplerini rahatlıkla anlatabileceği, öğretmenlere değerlerinin fazlası ile verildiği, İl Milli Eğitim Binası’nın balkonunda öğretmenlerin çay kahve içtiği, insanı ittirmenin kanun korumak bir yana kanunun meşruiyetini sorgulatır hale geldiği günler kapıyı çalarsa ne olacak?"

İşte bu endişe iş bulamayan gençten, kira veremeyen emekliden, oğluna harçlık veremeyen babanın endişesinden çok daha yaralayıcıdır ki; bu noktada devreye ben ve benim gibi ittirenden yana olanlar giriyor.

Eğitimcileri buradan uyarıyorum. Açıklama yapacak başka yeriniz mi yok kardeşim? Esnaf odalarında yapabilirsiniz açıklamanızı ki ticarete dönmüştür eğitim. Yahut rengarenk bir oyuncakçı dükkanında da yapabilirsiniz ki oyuna dönüşmüştür eğitim.

İtenleri korkutarak olmaz. Bakın  AK parti’ye yaklaştırıyorsunuz herkesi! Bence biraz helalleşmeyi deneyin…

Haberler