Tekgöz, milyarlarca yıllık dünyanın doğasının en çok bu son yüzyılda tahrip edildiğini, dünyanın sürdürülebilirliği için günümüzün öncelikli konularının temiz çevre ve temiz enerji haline geldiğini anlattı. Yeşil Mutabakat ile mevcut artan enerji taleplerinde, doğaya ait kaynakların kullanımı daha ölçülü hale getirilmek istendiğini belirten Özgür Tekgöz, "Çevresel kirliliği azaltma stratejisinde, enerji üretiminden sonra, çevre kirliliği oluşturan doğaya zarar veren atıkların yönetimi, ulaşım-sanayi-gıda stratejilerinin sürdürülebilir hale gelmesi ve kirliliğin ortadan kaldırılması bulunmaktadır. Değişen dünyada Yeşil Mutabakat ve dijital dönüşüme uyum sağlamak, sürdürülebilirlik ve verimlilik için temel esastır. Sanayiciler için Yeşil Mutabakat ile yeşil dönüşüm, şu anda Avrupa’da Sanayi 5.0 olarak nitelendirilmeye başlandı. Bu dönüşümü dünyamızın geleceği için zorunluluk olarak değil fırsat olarak nitelendirilmeliyiz" dedi.
“Kişi başı elektrik tüketimi her yıl artış gösteriyor"
Başkan Yardımcısı Tekgöz, kişi başı elektrik tüketimlerinin her geçen yıl artış gösterdiğine dikkat çekerek, "Söz konusu talebin elektrikli araç kullanımları ile daha da artacağı kaçınılmaz görünmektedir. Aynı zamanda artan bir nüfusa da sahip olan ülkemizde, devletimizin elektrik üretimi ve tabii kaynakların araştırılması ile dışa bağımlılığımızı azaltarak cari dengemizi olumlu etkileyecek projelere değer vermesi mutluluk vericidir. Ülke olarak, 2016 yılından önce yenilenebilir enerjide neredeyse yok sayılabilecek iken devreye giren 'YEKDEM' yönetmeliği ile ülkemizde yenilenebilir enerji üretimini sağlayacak santrallerin kurulumlarının ve işletmelerinin önü açılmıştır. Bugün güneş, rüzgâr ve biyokütle enerji santralleri olmak üzere toplam 20 GW kurulu güç sınırına yaklaşmış bulunmaktayız. Bu 20 GW’lık güç; Yeşil Mutabakat’ın eylem planının en başında gelen temiz enerji üretimine büyük katkıda bulunarak, dünyamızı tehdit eden iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ozon tabakasının incelmesi, su kirliliği ve atık üretimi gibi çevre sorunlarına karşı mücadele etmektedir. 10 Kasım 2021 itibariyle Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak yürürlüğe koyan Türkiye, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum çalışmalarını hızlandırmaktadır" diye anlattı.
“Eskişehir ekonomisi için enerji yatırımları artmalı”
Başkan Yardımcısı Özgür Tekgöz, "Güneş ve rüzgâr yatırımcıları için açıklanan, 4. Bölge Destekleri ile önü açılan KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, yüzde 30 oranında vergi indirimi, 6 yıl boyunca sigorta prim desteği gibi destekler ile bu yatırımlar daha da cazip hale gelmiştir. Enerjide verilen teşvikler sektörün önünü açmıştır. Cari açığı ve enerji açığını kapatmada da rol sahibi olacaktır. Tüm bu teşviklerden sonra; elektrik tüketimine sahip olan veya arsasında/çatısında güneş enerji santrali kurulum potansiyeli olan ticarethane sahiplerimiz ve sanayicilerimizin enerji yatırımlarına yoğunlaşmışlardır. Türkiye’de Güneş enerji santrali kurulum (EPC) firmaları; taleplere yetişememektedirler. Talep yoğunluğu yaşanan bu sektörde Eskişehir’imizde enerji konusunda yatırım yapma düşüncesinde olan kişileri ivedi bir değerlendirme yaparak; kurulum için sıraya girmeye davet ediyorum. Mevcut yoğunluğun nedeni fotovoltaik panel tedarikine yetişilememesi olup, 2023 itibari ile inşaat ruhsatı alacak olan tüm yeni yapıların yüzde 5 kendi elektriğini üretme zorunluğu ile bu talep daha da artacaktır. Bu talepler doğrultusunda ülkemizde birçok panel ve hücre üretimi fabrikaları yatırımları açıklanmıştır. Bu yatırımlar; çevrecilik ve sürdürülebilir politikalar için önemli bir adım ve aynı zamanda ülkemizin enerji üretiminde yükünü hafifletmekte önemli rol sahibi olacaktır" dedi.
“Eskişehir 14. sırada, çatı GES'leri daha çok kurulmalı”
Özgür Tekgöz, Eskişehir'de bulunan toplam kurulu GES gücünün 160 MW olup Türkiye’de 14. sırada yer aldığını belirterek şunları anlattı;"Tepebaşı Belediye’sinin Türkiye’nin ilk çatı GES’lerini kuran belediye olduğunu, Odunpazarı Belediyesi’nin 1.2 MW büyüklükteki Türkmentokat GES’i devreye aldığını akabinde kapasite artışına gideceğini ve Büyükşehir Belediyesi’nin hem GES hem BES (Biyokütle-Çöp) santralleriyle temiz enerji ürettiğini gördüğümüzde şehrimize öncü olan belediyelerimiz ile gurur duymaktayız. Eskişehir Sanayi Odası'nın çalışması olan bir fabrikanın atığının başka bir fabrikanın hammaddesi olduğu Simbiyotik Atık Projesi’nin de çok başarılı olacağına inanıyorum. Özel sektöre geldiğimizde ise Türkiye’deki ilk 10 GES’ten birisinin Eskişehir’de kurulduğunu ve kurulduğu dönemde ülkemizin en büyük tek eksen takip sistemli güneş enerji santralini kurduğumuzu düşünür isek, tüm bunların örnek alınması gereken değerler olduğunu ve özellikle sanayi bölgesinde görmeye başladığımız çatı GES’lerin artmasını ümit ediyoruz."