"CANIMIZI ZOR KURTARDIK!"

Avukat Hüseyin Akçar, geçtiğimiz hafta Sivrihisar'ın Kaymaz İlçesi'nde yaşananları yazdı...

Sivrihisar ilçemize bağlı Kaymaz Mahallesi’nde gerçekleştirilmesi planlanan ve  Koza Altın İşletmesi’ne ait  tesiste zenginleştirilecek atık miktarını karşılamak üzere Kaymaz Altın ve Gümüş Madeni 3. Atık Depolama Tesisi Projesinin ÇED bilgilendirme toplantısına CHP Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Jale Nur Süllü, Eskişehir Kent Konseyi Başkanımız Sayın Nuray Akçasoy, Kent Konseyi Genel Sekreterimiz Sayın Ahmet Kapanoğlu, Eskişehir - Bilecik Tabip Odası Başkanımız Sayın Muharrem Şenel, Çevre Derneği Başkanımız Sayın Sadık Yurtman ve Çevre Derneği üyeleri, Odunpazarı Kent Konseyi Çevre Alt Çalışma grubu üyeleri ve gazetecilerle birlikte katılım gösterdim.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürü Hikmet Çelik’in toplantıyı başlatması üzerine personel tarafından sunuma geçildi. Sunumdaki bilgiler, vatandaşların takip edemeyeceği hızda anlatılmaya başlandı. Vatandaşlar tarafından tepki gösterilmesi üzerine sunumu yapan personel hızını düşürdü. Sunumun bitmesi üzerine soru cevap kısmına geçildi. Kaymaz’da tarımla uğraşan bir vatandaşın sorusu gerçekleri ortaya çıkardı. Vatandaş, kiraz ağaçlarının kuruduğunu ve hiç kimsenin toprağına bakmaya gelmediğini dile getirmesi üzerine Müdür Hikmet Çelik, hemen atladı. Kendisinin birden fazla kez Kaymaz’a geldiğini söyleyerek vatandaşın söylemiş olduğu durumu çürütmeye çalıştı. Sanki ÇED raporu onaylanmış gibi konuşuyordu. Öyle bir savunuyordu ki, toplantının amacının bilgilendirme toplantısından çok İKNA toplantısı olduğunu gösteriyordu.

Bekleneni karşılamadığını düşünen işletme müdürü mikrofonu alma gafletinde bulundu. Orada neden bulunduğunu göstermek istercesine; ağaçlar nasıl kurur, biz size bakıyoruz, camilere yardım yapıyoruz gibi cümleler kurmaya başlayınca duramadım konumuzun CAMİLERE yardım olmadığını burada yapılması planlanan depolama tesisisin çevreye vereceği zararlardan bahsedilmesi gerektiğini dile getirince, müdür elindeki mikrofonla yargı dağıtmaya başladı. SUSACAKSIN, NE KONUŞUYORSUN? söylemleriyle ortalığı karıştırdı.

Çoğunun işçilerden oluştuğu topluluk üzerime yürümeye başladı. Bir kaç tanesi arkamdan dolaşarak kolumdan tutup, senin ne işin var burada? Sen, Kaymaz’da mı yaşıyorsun?  gibi sorularla baskı kurmaya başladı. Yanımda bulunan Eskişehir- Bilecik Tabip Odası Başkanımız Muharrem Bey ve Kent Konseyi Genel Sekreteri araya girerek müdahale yapmalarına engel oldu. Sonrasında işçiler milletvekilimizin  ve Kent Konseyi Başkanımızın sorularını cevaplandırmamak için yaygarayı arttırdı.

Müdür Hikmet Çelik’e defalarca mikrofonu vermesi için baskı yapsak da mikrofonu vermediği gibi toplantıyı aceleyle sonlandırdı. İçerde çıkan arbede ve bütün işçilerin üzerimize yürümesi üzerine Jandarma Komutanlığından görevli komutan ve görevliler işçileri sakinleştirmek yerine sadece olayı izlemekle yetindi.

Bizler sorularımızı soramadık.

Mahkeme kararıyla yürütmesi durdurulan Çanakkale Karapınar Maden işletmesinden altınların Eskişehir’e nasıl geleceğini soramadık? Projenin içerisinde yürütmesi durdurulan ve daha sonuçlanmamış bir projeden bahsetmenin anlamını Sayın Müdür, nasıl açıklayacaktı?

Salonda arbede sırasında milletvekilimize, işletmede görev yapan yöneticinin hakaret etmesi bardağı taşıran son damla oldu. Gözlerinden alev fışkıracak gibi Sayın Milletvekilimizin üzerine yürüyen şahsa, toplantının güvenliğini korumakla görevli olan komutandan müdahale gelemedi!!

Dışarıda ellerinde kalkanla bekleyen jandarmalar, sadece beklemeyi tercih etti. Olayları farklı bir yöne çekmeyi planlayan kişiler,işini yapan gazeteci Sayın Meltem Karakaş Kaya’ya iğrenç bir iftira attı. Sayın Meltem Karakaş Kaya’nın Müdüre dokunduğu iddia edildi. Bu kadar da olmaz denilen her şey sanki planlanmış gibiydi . Bütün işçiler tek bir ağızdan konuşuyormuş gibiydiler.

Kent Konseyi Başkanımızın üzerine yürüyen işçiler, sen neden bahsediyorsun? Senden de nasıl maden çıkar? şeklindeki ağza alınmayacak küfürleri peşi sıra söylediler.

Sonrasında salonu dolduran bütün işçilere talimatlar yağdıran müdür, bizleri salondan çıkarmaya, hatta Kaymaz’dan kovmaya kalktı.

Bu sırada Jandarma Komutanını görevini yapmaya davet eden Sayın Milletvekilimiz, tepkisiz bir davranışla karşı karşıya kaldı. Devamlı olarak bizim önümüze geçen jandarma görevlileri, işçilere dokunmamayı tercih etti.

En sonda işletme müdürünün “BİZ BURADA İKTİDARIZ, İKTİDAR OLAMAYACAKSINIZ” şeklindeki siyasi söylemlerle bizleri Kaymaz’dan kovması aslında olayın nasıl siyasi düzlemde hazırlandığı gözler önüne seriyor.

Çevreye zararlarının çok büyük olacağı, Kaymaz’da kanser vakalarının artacağı ve Kaymaz’ın yavaş yavaş yok olacağı bir sisteme SEYİRCİ KALAMAZDIK. Vatandaş olarak görevimizi yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. İşletme çalışanların para kaygısı ile hiç bir şeyi düşünmeden hareket ettiği bir arenada vatandaşların nasıl sağlıklı düşündüğünü söyleyebiliriz ki!

O kadar güzel hazırlanmışlar ki;

CANIMIZI ZOR KURTARDIK.

Haberler