En baştan söyleyeyim; yurtlara erkek kadın fark etmeden girebilmeli. Öğrenciler, zapturap altına alınmadan istediği saatte yurda girmeli, bazen misafir de ağırlayabilmeli. Bunlar benim abes beklentilerim…
Gelelim mevzuya; Yurtlar öğrencilerin eğitim hayatı süresince onların ahlak bekçiliğinden daha ziyade fiziki ve psikolojik şiddetten koruma alanı ve barınma yeri olmalı. Zaten ahlakın duvarlar ile korunduğu görünmüş değil. Ancak bu da başka bir mevzu…
Öğrencilerin geç saatte giriş yaptıklarında idari sorun yaşadıkları yurtlara, geçtiğimiz gün adamın teki hiçbir kontrole tabi olmadan giriyor. Sonradan yaptığı açıklamalara baktığımız zaman aklı melekelerini yitirmiş bir meczup olduğunu anlıyoruz. Peki; o elini kolunu sallaya sallaya giren kişi, bir canlı bomba olsaydı. Olmaz demeyin! Ankara’nın göbeğinde, İstanbul’un en kalabalık yerinde bombalar patladığını unutmadık hiç birimiz eminim. Dolayısıyla ciddi bir güvenlik sıkıntısı söz konusu. Sorunun neden kaynaklandığını, o adamın o yurda nasıl hiçbir kontrole tabi olmadan girdiğini, sorumluların kim olduğunu hiç birimiz bilmiyoruz, büyük bir ihtimal bilmeyeceğiz de… Gidişat iyi anlayacağınız…
Bir diğer tuhaf olay ise şu: Spor Bakanı, Eskişehir’e geliyor iftar yaptıktan sonra gidiyor. Eskişehir AK Parti teşkilatı adına iftihar duyulacak bir manzara. Eskişehir’de spor denildiği zaman akla ilk gelen ne sizce? Hepinizin Eskişehirspor dediğini biliyorum. Peki; o Eskişehirspor neden ve nasıl Spor Bakanının gündeminde yer almıyor ve Eskişehirspor Başkanı Mehmet Şimşek nasıl oluyor da bakan ile görüşemiyor? Bunların cevabını da bilemiyoruz. Büyük bir ihtimal bilemeceğiz de. Zor çünkü… 2 vekil, bir başkan yan yana gelecek de “sorumlular bulundu, sorun çözüldü” denecek de, ondan sonra toplanıp bakan ziyaret edilecek, Cumhurbaşkanı ile bizzat görüşülecek. Ömür yetmez…
İktidar tüm çözümleri kendine bağladı. Fakat bu durum basit sorunların bile daha çözümsüz hale getirdi. Bu nedenle “iyi gitmiyoruz” diyenlere Almanya ve Amerika’nın bizi kıskanmasından dem vurup, telefon markaları ve evlerin önündeki arabalardan söz etmelerine şaşırmıyorum. İyi gidiyoruz anlayacağınız…