Bir sabah uyandık ve kendimizi bir anda URAYSİM tartışması içinde bulduk. Tartışma çok da biz fanilerin anlayabileceği koordinatlarda yaşanmıyor. Bunun iki nedeni var zannediyorum. URAYSİM’i savunanlar hala sloganların ötesinde bir yol ve yöntem geliştiremedi. Ayrıca Bilirkişi raporu da URAYSIM’i olumsuzladı. Bir diğer neden ise zannediyorum işin içinde toprak olması. Yani giderse geri gelmeyecek doğal varlık. Üstüne üsttük çok teknik bir konu olan URAYSİM bir cepheleşme argümanı olarak kamuoyunun önüne konuldu. Ayrıca AK Parti’nin çevre politikaları neticesinde URAYSİM olağan şüpheli olarak karşımızda duruyor.
Bu nedenle en azından ben yoğurdu üfleyerek yeme yanlısı bir tavır takındım. URAYSİM’in dört başı mamur bir şekilde anlatılmasını, şehre vereceği katkıyı ve şehirden götüreceklerini iyice öğrenmeye çalıştım. Ancak kakafoni bu anlama çabama hep bir engel çıkarıyor.
Gelelim asıl mevzuya yani ne oldu da biz yine kendimizi URAYSİM tartışması içinde bulduk. Aslında URAYSİM’i tartışmak için hiçbir neden yok. Zaman zaman özellikle şehircek canımız sıkıldığında bir URAYSİM tartışması yapıyoruz. Fakat bu kez yaşanan tartışma bir can sıkıntısının ötesinde.
Bildiğiniz gibi kısa bir süre önce Binali Yıldırım Eskişehir’e geldi. Aleni platformlarda Eskişehir’de yapılması beklenen yollarla ilgili hiçbir şey söylemeyen Binali Yıldırım’ı duyduğum kadarıyla kulislerde sıkıştırıyorlar.
Sıkıştıranlar arasında yer alan bazı sanayiciler URAYSİM’i Binali Yıldırım’ın kulağına fısıldıyor. Bunun üzerine Binali Yıldırım URAYSİM’in siyasi bir mevzuya dönüşmemesi için AK Parti tarafından gündeme getirilmemesi, STK’lar ve Üniversiteler aracılığıyla dillendirilmesi yönünde akıl veriyor.
Akıl akıldan üstündür deyip bizim kulis müdavimleri bu fikri tutuyor.
Sıralama nasıl yapıldı bilmiyorum. Yani üniversitemi önce “URAYSİM” diyecekti, yoksa STK ve odalar mı? Ancak bu sıralamaya gerek kalmadan ilk açıklama AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan tarafından yapılıyor. Açıklamanın ana hatlarına girmeden Çalışkan’ın sadece Büyükerşen karşıtlığını ön plana çıkararak URAYSİM projesini konumlandırdığını söylemem yeterli zannediyorum. Sonraki açıklama ESO Başkan’ı Celalettin Kesikbaş’tan geldi. İkilinin açıklaması ardından Yılmaz Büyükerşen zehir zemberek bir açıklama ile URAYSİM projesinin fayda sağlamayacak bir rüyadan öte bir şey olmayacağını belirterek noktayı koydu. Ancak Binali Yıldırım’ın sözünü ezmemek adına bu açıklamadan 2 gün sonra Anadolu Üniversitesi Rektörü Fuat Erdal baskılardan bıkmış olacak ki Uraysim şöyle iyi böyle güzel diyerek kendisine biçilen vazifeyi yerine getirdi.
İşin aslına bakarsanız Eskişehir’e kazanç sağlayacaklarını düşündükleri URAYSİM projesi için soluğu Binali Yıldırım’ın yanında almaları böyle bir çaba içine girmeleri takdire şayan. Ancak aynı isimler acaba Binali Yıldırm’ın kulağına , Seyitgazi yolu ya da çevre yolu ile ilgili olarak fısıldama gereksinimi duydular mı merak etmiyor değilim?
Gelelim nihayete. Birkaç sanayici ile telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Anlattıklarımı onayladıkları yetmiyor. Çalışkan’ı bir çuval inciri berbat etmekle suçluyorlar. Sizin anlayacağınız yol denince marka olan Binali Yıldırım’ın kulağına Seyitgazi ve çevre yolunu fısıldayamayanlar URAYSİM için bir yol istediler onda da muvaffak olamadıklarına kanaat getiriyor ve Başkan Çalışkan’ı suçluyorlar.