AK Parti’nin Eskişehir merkezinden belediye kazanamaması üzerinde uzunca konuşulur ve çok laf kaldırır bir mevzu.
Kiminin yanlış tercihlerden, kiminin ise yanlış stratejilerden dem vurduğu çok sayıda muhabbeti hafızalarınızda yer alıyordur.
Bu nedenle; AK Parti’nin Eskişehir merkezinde belediye kazanamaması mevzusu sıkıcı bir hal almaya başladı.
Söylenenlerin tamamı kendisini tekrar ettiği izlenimi yarattı pek çok kimsede.
Ancak yakın zamanda rastladığım bir sohbet biraz da olsa bu mevzuyu konuşulur kıldı bana kalırsa.
AK partili olan, AK Parti için ciddi bir efor sarf eden ve gelecekte üyeliğin dışında AK Parti’den görev bekleyen şahıs konuşmasına aynen şöyle başladı. “AK Parti teşkilatı Eskişehir merkezinde belediye istemez. Bir belediye başkanı olması halinde, teşkilatın mı sözü geçer yoksa belediye başkanın mı?” ardından ekledi: “Küçük olsun benim olsun zihniyeti belediye kazanmayı zul görür”
Yani ki; genel iktidarın Eskişehir’deki şubesi olma halinin kafi göründüğü, hatta korunması gerekliliği nedeniyle teşkilatın merkezde bir belediye istemeyeceği yönünde ilginç bir yorum. Öyle değil mi?
Direk, geçmiş, gelecek ya da şimdiki AK parti teşkilatını suçlamak niyeti taşımıyorum.
Ancak, aklıma CHP’nin hali pür melali geldi işte.
Zira belediyelerin gölgesinde kalmış bir örgüt yapısı var.
Hatta bırakın belediye başkan ya da başkanlarını, bürokratlarının sözünün üstüne söz söyleyemeyecek bir il yönetiminden dem vurulur çoğu zaman.
Hal böyle olunca yukarıda AK Partili bir kişiden alıntıladığım sözlerin pek de yabana atılmayacağını, önümüzdeki günlerde AK Parti’nin Eskişehir merkezinde neden belediye başkanı kazanmıyor tartışmalarının AK Parti teşkilatı aleyhine daha da genişleyeceğini düşünüyorum.
Bu tartışmaların oturacağı zemin ise teşkilatın gösterdiği ya da gösteremediği performanslar olacak.