“Dolar düştü tey tey” eşliğinde halay çekenlerimizin haklı olduğu bir sey varsa; elimizde sevinebileceğimiz tek bir şey kalmıştı; o da doların düşmesiydi.
Geleceğe dair irili ufaklı tüm hayallerini yıllar öncesinden gömüp Fatiha okuyanların yas tutmalarına bile izin vermeyen hızlı bir melodi ülke semalarını sarmış.
Hızlı üzül, hızlı sevin, hızlı yaşa, hızlı öl, hızlı zenginleş, hızlı fakirleş, hızlı savaş, hızlı barış, çabuk hatırla ve çabuk unut.
İnsan zamanı dağarcığına hapseder anılaştırır, biz direk idam ediyoruz. Geçmişi öldürdüğümüz için geleceği de göremiyoruz haliyle…
O zaman tey tey tey…
Dolardan kıyma yapanların haberlerini gördüm... Etten ucuz olmalı.
Ovala, at tavana tutarsa afiyetle yersin.
Halayı izleyenlere ne demeli.
Saçlar taranmış, güzel kıyafetler giyinmiş, ışığın erişmediği bir yerden halayı izliyorlar.
Düğün yabancının olmazsa katılmaya hevesliler.
Oldukları yerde tempoya ayak uyduruyorlar.
Taziye evinden çıkıp düğün evine gelmiş gibi mahcup…
Oysaki; hala ölü toprağa bile verilmedi. Taziye evini erken terk ettiler yani…
Psikolojik üstünlük el değiştirmiş peh peh peh!
Bence sorun üstünlerin “pis”kolojisi.
Sosyolojik üstünlük kimde?
Ülkede yaşayanların yüzde kaçı hayatlarından memnun?
Şayet üzerinde memnuniyet testi yapabilecek hayatları kaldıysa…
Doları yuvarlayıp burnundan pudra şekeri çekenleri saymazsak, bir de gözlerinden mutluluk saçanları.
Sorun para pul değil. Fakirleşmek baş göz üstüne…
Ama bu dünü olmayan, geleceği kayıp piyango vaziyeti ziyadesiyle rahatsız edici.
Kaderimize razıyız ta en başından beri, peki kaderimiz ne?
Doları ağzından çıkan kelimelerle düşüren zat ı muhterem bizlere “hadi yaşayın artık” diyecek mi?
Halaydır işte; bazılarında olduğun yerde sayarsın, bazıları 3 adım ileridir, sonra 3 adım geri.
En nihayetinde omuzları sallarsın biraz, başın kıçın ayrı oynar ve zevk vericidir, zevk alalım o vakit.