İşte Döğeroğlu’nun konuyla alakalı konuşmasından kesitler;
Üç yılın 1,5 yılı pandemiyle geçti
“18 Mayıs 2018’de Eskişehir Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesinden ayrılarak yeni ismiyle yoluna devam etmeye başladı. Üç yılı aşkın bir süreyi geride bıraktık. Bu sürenin 1,5 yıldan daha uzun bir kısmı pandemi dönemiyle geçti.”
Bu listede sadece biz varız
“İlk kez 2019 yılı performansımızın değerlendirildiği verilerle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TUBİTAK’ın her yıl yayınladığı Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi var. İlk kez geçen yıl biz üniversite olarak bu endekste yer aldık. İlk 50 içerisinde, 19’ncu sırada, Uludağ Üniversitesi ile aynı sırada bu listeye girdik. Bizim gibi yeni kurulan üniversitelerden bu listeye giren olmadı. Sadece ESTÜ’nün bu listede yer almış olması hem hocalarımızı motive etmesi açısından, yaptıklarının karşılığının iyi bir şekilde görünüyor olması açısından önemli ve kıymetliydi. Üniversitemizin de geleceğinin aslında parlak olduğunu, çabalandığı sürece bir yerlere geleceğini gösteriyor.”
5-7 yıllık performansa dayalı listeye 1,5 yılda girdik
“Yine URAP (University Ranking By Academic Performance) sıralamasında 87’nci sıradaydık ama bu sıralamalar genelde beş ila yedi yıllık performansın değerlendirilmesini gerektiriyor. Sadece bizim 1,5 yıllık bir performansımızla girdiğimiz bir sıralamaydı bu… Dolayısıyla birkaç yıl içerisinde sıçramalı bir iyileşmeyle çok daha iyi yerlere geleceğimizin de göstergesi.”
TUBİTAK’a en fazla proje sunan üniversiteler arasında 11’nci sıradayız
“Diğer taraftan kurum dışı proje başvurularımızın sayısı epeyce arttı. Sadece hocalarımızın değil; öğrencilerimizin de proje başvuruları; TUBİTAK projelerinde… Sanayi Destekli Doktora Programı 2244’de Türkiye’de en çok kursiyeri olan yedinci üniversiteyiz. TUBİTAK’a en fazla proje sunan üniversiteler arasında 11’nci sıradayız. Bunlar bizler açısından önemli; daha da iyi olmasını istiyoruz hiç kuşkusuz. Teknofest’te öğrencilerimizin projelerle katılmasına da, iyi dereceler aldığını zaman zaman hem kendi sayfamızdan paylaşıyoruz.”
Türkiye’de belki bir belki ikinci sıradayız
“Burada biz öğrencilerimizi de araştırma süreçlerinin içerisine katmaya çalışıyoruz çünkü geleceğimiz onlar… Hem önlisans hem lisans öğrencilerimize… Dolayısıyla araştırma yetkinliğiyle buradan ayrıldıklarında; ister akademide devam etsinler ister sanayi sektöründe ya da kendi işlerinde devam etsinler; bu yetkinlik önemli bir yetkinlik. Dolayısıyla nitelikli mezun dedim… Tabi ki çağın gerektirdiği karışık ve karmaşık ortamda 21. Yüzyıl becerileriyle mezun edebilmek için epeyce bir çalışma yaptık. Program akreditasyonu bunların en önemli güvencesi biliyorsunuz. Şu anda 26 lisans programımızın 15 tanesi akredite. Her geçen yıl da sayıları artıyor. Türkiye ortalaması yüzde 12’ler civarında. Ama bizim üniversitemizde belki bir belki de ikinci sıradayız Türkiye’de… Şu anda yüzde 60’a yaklaşmış durumda akredite program sayımız. Dolayısıyla dış kuruluşların değerlendirmesi sonucunda güvence altına alınan bir eğitim öğretim faaliyetlerinin iç kalite güvencesinin ya da dış kalite güvencesinde birlikte ifade ediyor.”
Bir yılda 92 sıra yükseldik
“Diğer husus Sürdürülebilir Ekokampüs yaklaşımımız… İlk günden bu yana önemsediğimiz bir konu. Green Matric sıralamasına 2019 yılında 617’nci sıradan girmiştik; geçen yıl ki sıralamamız 525. Bu tüm dünya genelinde bir sıralama… Tabi burada sadece yeşil alan değil; enerji tüketimi, su tüketimi, doğal kaynakların tüketimi gibi bir takım parametreler de dikkate alınıyor. O nedenle hem eğitim öğretimde hem araştırmada, toplumsal katkıda ve sürdürülebilirlik anlamında da iddialarımız olduğunu ifade etmek yararlı olacaktır.”