EOSB Meslek Lisesi memleket meselesi

SONER UÇAK YAZDI...

Ülkede her dört gençten bir tanesi işsiz. Üniversite mezunu olmanın meslek bulma konusunda hiçbir avantajı bulunmuyor. Hatta aksini söylemek bile mümkün. Üniversitede kurduğu hayallerin neredeyse tamamıyla gerçek hayatta vedalaşmak durumunda kalan gençler, işsizlikle birlikte, iş bulmaya yönlendirecek motivasyonu da kendilerinde bulamıyor. Bu nedenle meslek sahibi olmak gün geçtikçe zor bir hal alıyor.

İşin sanayici içinde can yakıcı bir yanı var; İşçi bulamamak; En azından konuştuğum pek çok sanayici işçi bulamadığından yakınıyor. Bu durum elbette ülkede iş beğenmeme durumuna delil değil. Aksine, yine ciddi bir politikasızlık ve yanlış politikalar silsilesi ardından varılan noktadan suçlu arama peşindeyiz.

“Kimse iş beğenmiyor” diyenler, sanat tarihçisi neden kaynakçı, basın yayın mezunları neden CNC operatörü olmak istemiyor diye eyvahlananlardan ibaret.

Hal böyleyken bu sorun için ortaya konan her çözüm ciddi bir değerlendirmeyi hak ediyor bana kalırsa.

İnşaatı tamamlanmadan önce gezdiğim Özel Eskişehir OSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi bir ruha bürünmüş.

Eğitimin bir betonarme olmadığını bilmem ile birlikte okulun güneş ışığı görmeyen tek bir noktası olmaması gibi bir ayrıntının düşünüldüğünü belirtmek isterim.

Metin Saraç okulu gezdiriyor.

Her sınıfın kapısı ayrı bir fabrikaya açılıyor. “Fabrika” dediysem aklınıza geleneksel anlamda bir fabrika gelmesin. Yazılım ve programlamanın başrolde yer aldığı değişik ürünler, genç mucitleri tarafından bizlere tanıtılıyor.

Aman kendimize işçi yaratalım derdinden ziyade topyekun bir eğitim seferberliği, modern bir köy enstitüsü izlenimi veriyor.

Çocukların karakter olarak gelişimi en az yapacakları iş kadar önem taşıyor. Saraç her girdiği sınıfta öğrencilerin özgür, kendine güvenen bireyler olarak yetişmesi konusunda çabalarını da satır aralarına serpiştiriyor.

“Yiğit yüzüne karşı övülmez” derler ama fikrimi soran emeği geçenlere okulu çok iyi yaptıklarını harika bir işe imza attıklarını deyiverdim. Kısa sürede kapasitesinden çok fazla öğrencinin müracaat edeceği kesin. Çocuklarının ilgisine bakmadan pek çok veli çocuğunu EOSB’nin lisesine göndermek isteyeceğini şimdiden tahmin etmek zor değil.

Burada Einstein’e ithaf edilen bir sözü anımsamakta fayda var “Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir”

Evet; EOSB lisesi çocuklara balık tutmayı öğretecek ciddi bir kurum olarak Eskişehir’de yükseliyor.

Ancak tüm çocuklara ağaca tırmanmasını tembihlemek çocuklara da, eğitime de fayda sağlamıyor bundan sonrada sağlamayacak. Bu noktada Eğitim politikaları, ilgi ve yetenek saptaması büyük önem taşıyor. Eğitim politikalarına girmeden yazıyı daha fazla uzatmadan son söze gelelim.

EOSB’nin hayata geçirdiği eğitim projesi, aynı vizyon ile devam ettirilirse, yıllar sonra değerini çok daha iyi anlayacağımız radikal bir çözüm yolu sunuyor. Ülke bu yolu görür ve adımlarsa iş ve işçi bulma sorunu tarihin tozlu raflarına kalkma önemli bir talihi tepmemiş olur.

Haberler