Eskişehirspor’un geldiği halin ve nasıl geldiğinin kısa bir özetini geçelim.
Süper Lig’e çıkar çıkmaz yapılan transferleri hatırlamakta fayda var.
Kulüp aldıkça alıyor kamuoyu al al diye bağırıyordu.
Su nereden geliyor, değirmen nasıl dönüyor diye düşünen yoktu.
Borç katlanıyor, ancak sportif başarı bütün borçları örtmeye yetiyor da artıyordu.
Sürdürülebilir değildi en baştan beri.
Her başarısız sonuç yeni transferler ile kapatılmaya çalışılıyor,
alt yapı ise işin teferruatından öte bir anlam ifade etmiyordu.
Her yönetim alt yapıda devrim yapmak için geliyor.
Beklenen devrim mali zorluklar nedeniyle bir türlü gerçekleşmiyordu.
Ancak düğünümüz vardı, kalabalıktık ve çiftetelli oynuyorduk.
Bir Alper Potuk, bir Dorukhan Toköz ile geçen yıllarda, alt yapıda bir türlü beklenen devrim gerçekleşmemişti.
Kulüp üzerinden yapılan şahsi tüm hesaplaşmalar Eskişehirspor’un menfaati içindi üstelik.
Düğünlerde yüzüne bakılmayan çocuklar cenazemizde “bizim çocuklar” oluverdi.
Ne fizyolojik, ne mental olarak hazırlamadığımız çocuklardan mucize bekledik.
Hayal kurdurmayı başaramadığımız çocuklardan, gerçeklerle başa çıkmalarını istedik.
Olmadı haliyle.
Falanca kulübe destek veriyorlar, bize de versinler istedik.
Valiye baba, belediye başkanına amca, emniyet müdürüne dayı dedik durduk.
Bakanı hiç söylemiyorum.
Geldiğimiz noktada pek çok Anadolu kulübünün yaşadığı kaderin aynısını yaşıyoruz.
Ne hikmet ki hala şaşırıyoruz.
Biçilen kader belli.
Yıllarca alt liglerde sürün.
Çünkü alt ligler sürünme yeridir bizde.
Sonra süper denen lige çık.
Sonra bol bol transfer yap.
Sonra en ufak bir sendelemede tekrar sürünme vaziyeti.
Kolay olduğu için tüm Anadolu kulüpleri bu yolu çok sık deniyor.
Zor olanı denemek akılların ucundan bile geçmiyor.
Kulüp batarken kimler kimler yükseliyor.
Nitekim kulüp batarken kızmak akıllara geliyor
Biçilen kadere itiraz etmek yok fıtratımızda.
Eskişehirspor’un kurulduğu yıllara bakalım.
Şehir ile bütünleşmekten söz etmiyorum.
Şehrin tüm kılcal damarlarına işlemiş bir kulüp olmasıdır isteğim.
Bakın şuanda şehrin gündeminde bile yok.
Yedik, içtik, eğlendik kaçalım vaziyeti.
E kabul edelim Eskişehirspor kendi kendini gömemez.
Peki nedendir bu tenhalık?