Sokak hayvanlarının dostları 'Organize Patiler' iş başında

Organize Patiler kış aylarında nelere dikkat ediyor?
Düzenli beslemenin hayvanların yaşamı için birincil öneme sahip olduğunu belirten Ayça Oturmuş, “Kış aylarında dikkat ettiğimiz birinci şey; düzenli besleme. Çünkü hayvanların soğuğa karşı dayanıklılıkları var ama bu onların üşümeyecekleri, donmayacakları, hasta olmayacakları anlamına gelmiyor. Beslenemezlerse bu durum iki kat artıyor. Zatürre, soğuk algınlığı gibi hastalıklar hayvanlarda bilinenin aksine oldukça yaygın. Bir buçuk yılı aşkın bir süredir Organize Sanayi Bölgesindeki firmaların bize kendi bünyelerindeki paletlerden yaptıkları yuvaları kullanıyoruz. Bu yuvalar hem hayvanları hem de mamaları dış koşullardan korumak için önemli. Çünkü mama ıslandığında çöp olur, biz bunu bu şekilde önlüyoruz” diye aktardı.

"Yaralı hayvanlara kısa sürede müdahale ediyoruz"
Yaralanan hayvanların her sıkıntıda bakımevlerine gönderilmesi yerine yerinde müdahale etmenin hem hayvanlar hem de bakımevleri açısından yararlı olduğunu söyleyen Ayça Oturmuş, “Kış şartlarında yerinde tedavi önemli. Birbiriyle kavga eden, yaralanan hayvanların en ufak bir sıkıntıda bakımevlerine ve kliniklere gitmesindense o bölgede sorumlu olan arkadaşımız müdahale ediyor. Gönüllü hekim arkadaşlarımız sayesinde hızlı toparlanmalarını sağlıyoruz. Hayvanları vitamin takviyelerine kadar takip ediyoruz” dedi.

"Olabildiğince orta kalite mama tercih edilmeli"
Sokak hayvanları için alınan mamaların kalitesiz ve yetersiz olduğuna değinen Ayça Oturmuş, “Sokak hayvanları için alınan mamalar genellikle çok kalitesiz oluyor. Protein ve yağ oranları çok düşük. Firmalar genellikle belli formüller üzerinden mamalar üretiyorlar. Dolar kuru ne kadar değişirse o formüller de o derecede bozulmak durumunda kalıyorlar fiyat sabitlemek adına. Dolayısıyla hayvana aslında çöp yedirmiş oluyorsunuz. Kalitesiz bir mamayı eğer hayvan yiyorsa bilin ki çok aç ya da ölmemek için yiyor demektir. Dolayısıyla olabildiğince orta kalite mama tedarik ediyoruz. Bulunduğumuz bölgeye birçok hayvan bırakılıyor. Bunu Eskişehir’in belediyelerinin yanı sıra şehir dışındaki belediyeler de yapıyor. Yıllarca hayvanına bakmış fakat artık onları istemeyen insanlar da hayvanlarını buraya bırakıyorlar. Türkiye’de hayvanlarla ilgili hala ciddi sıkıntılar var. Şehirdeki insanlar, kapılarının önündeki hayvanlardan şikâyet etmemeli, onları koruma altına almalı. Temeldeki algı değişmeli” dedi.

"Eskişehir’de yeterli bakımevi yok"
Gelişmiş vizyonuna rağmen Eskişehir’de hala yeterli sayıda bakımevi olmamasından yakınan Ayça Oturmuş, “Eskişehir vizyon sahibi büyük bir şehir ve burada bir hayvan hastanesinin olmaması inanılmaz utanç verici bir durum. Büyükşehir Belediyesine ait bir bakımevi de yok. Hayvanlarla ilgili konularda esas görev belediyelerdedir. Büyükşehir Belediyesi, hayvanlar için bir hapishane olan hayvanat bahçesine yaptığı yatırımla çok rahat birçok hastane kurabilirdi. Şehrin tüm yükü Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerindeki bakımevlerine yıkılmış durumda. Odunpazarı’ndaki bakımevi aynı zamanda Eskişehir’deki geri kalan 12 ilçeye de hizmet veriyor. Burada da yeterli hizmet yok haliyle ve hayvanlar içerisindeki salgın hastalıkların önüne geçilemiyor, alınan hayvanlar alındıkları yere geri bırakılmıyor. Eskişehir’den bizim beklentimiz, merkezinde bir hayvan hastanesinin olması, ortak ilçelerde birer tane en azından mobil klinik olmasıdır. Bunların tüm yükü şu anda biz hayvan severlerin omuzlarına yüklenmiş durumda” ifadelerini kullandı.

"Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, sorumluluklarını yerine getiriyor"
Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluklarını yerine getirdiğini söyleyen Oturmuş, sözlerinin devamında ise şu ifadelere yer verdi:
“Daha önce birçok kurum kendi bölgelerindeki hayvanları zehirlemek gibi korkunç çözüm yollarına gitti. Bunların aksine Eskişehir Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü kendi bölgesinin sorumluluğunu almış durumda. Aracını, personelini ve mama tedarikini yaptıktan sonra gönüllülerle ortak bir şekilde çalışıyor. 80 kişiye yakın bir ekibiz ve aynı zamanda bir yönetim kurulumuz var. Bu ekibin içerisinde fabrika sahipleri, işçiler, beyaz yaka çalışanlar yani bu işi gönüllü yapan birçok kişi var. Güzel bir dayanışma halindeyiz. Destek görmemiz bizim için önemli. Tabii bu sadece tek bir kurumun, bireyin sorumluluk alması ile olabilecek bir şey değil, kimse kimsenin üzerine bazı yükleri atmamalı.”