CHP Mİ GÜÇLÜ AK PARTİ Mİ?

SONER UÇAK YAZDI...

AK Parti’nin en büyük mahareti güçsüz bireyler yaratmak.

Bu durum gücü daha fazla albenisi olan bir konuma taşıyor. Son olarak Rize’de Erdoğan’ın sözüne kulak vererek 3 çocuk yapan, ancak umduğunu bulamayan kadının yine kendisini kurtaracak olanın o güç olduğuna duyduğu inanç ve ağzından çıkan yardım feryatları bunun en büyük göstergesi.

18 yıldır güçlü bir iktidar olarak kendisini konumlandıran AK Parti, gücü diş ağrıtan, baş döndüren pek çok sorunun çözümü olarak halka sunması kadar, halkın güçsüzleştirmek, bireyi tüketmekteki mahareti politik hanesine hep artı olarak yazdı.

Sadece kişi ve toplum üzerine kurulan bir gövde gösterisi söz konusu değil elbette. İktidarının gücünü sınama becerisi olan tüm kurumlar da aynı kaba kuvvetin tedrisatından geçti ya da geçiyor. Barolara son örnek olarak bakılabilir.

Bununla birlikte AK Parti’nin kendisine” kaybediyor muyuz?” sorusunu sordurtan ve kamuoyunda AK parti bu sefer gidici algısı yaratan, siyasi arenada sendeletici yumruk olarak görebileceğimiz muhalefetin belediye zaferleri, AK Parti’ye bir güç sınırı çizerken,  muhalefete de kendisini yeni bir mecrada bir kez daha tarif etme zorunluluğu getirdi.

Sözü fazla uzatmadan Eskişehir’e dönelim.

Ücretini alamayan işçilerin hakkını arayan bir AK Parti söz konusu, o esnaf senin bu tüccar benim diyerek gezen mahallelerde toplantı yapan, mümkünse üye kayıtlarını sürdüren bir AK Parti…

Ülkede imajı ciddi sarsılan, iktisadi politikaları her köşe başında eleştirilen bir iktidarın, aynı köşe başlarında varlıklarını bir şekilde hissettiren temsilcilerini görüyoruz.

Kesinlikle tesadüfi değil.  Siyaset boşluk kaldırmıyor.

CHP’nin belediyeleri ile en güçlü olduğu şehir olan Eskişehir’de, bu görüntülerin elbette ki en önemli nedeni örgüt içi mücadele (her neyse)

Örgütün güç sınama alanı olarak görülmesi ve sınırlarının bu şekilde çizilmesi CHP’nin dışarıdaki güçsüzlerle temas kurabilme beceri ve yeteneğini tamamen olmasa da, büyük ölçüde ortadan kaldırdığını söylemek çok zor değil.

  “ Örgüt kazandı” diyilerek, arkaya yaslanıp manzarayı seyretmek mümkün elbette.

Ancak, ne Eskişehir’in ne de Eskişehirlilerin güç ya da güçsüzlük üzerinden bir tercih yapacağını düşünmüyorum.

Her seçim döneminde AK Parti’ye destek olunması halinde iktidarın gücünden Eskişehir’in de faydalanacağına yönelik propagandaların Eskişehir’de kendisine çok fazla alıcı bulmadığına şahit olmuş biri olarak, gücünü sınayacak alan yaratmak yerine, makulü daha fazla ön plana çıkarmanın CHP açısından daha iyi bir tercih olduğu kanısındayım.

Aksi halde; iyi güçsüzlerden, kötü güçlülere seyri sefer heveskarı olmanın gelmiş geçmiş en güçlü iktidar olan AK Parti için Eskişehir’de ciddi bir alan açacağını düşünüyorum.

AK Parti İl başkanı Zihni Çalışkan’ın ise böyle bir boşluğu fazlasıyla değerlendirebilme potansiyeli söz konusu.

Başlığa gelir isek kimin güçlü olduğu, özel de benim, genel de ise Eskişehir’in umurunda olduğunu pek düşünmüyorum.

“Kim bizi anlıyor” en azından anlamaya çalışıyor paydasında birleşmeye teşne bir şehir söz konusu.

Olimpos Dağı’ndan manzara nasıl görünüyor hiçbir fikrim yok.

Köprübaşı’ndaki manzara üç aşağı beş yukarı bu şekilde.

Haberler