Uzman gözü ile değil belki, ama gönül gözü ile bir değerlendirmeye tabi tutabilirim ancak Tülomsaş meselesini.
İktisadi bakımdan Tülomsaş’ın merkezinin Ankara taşınmasının, bir başka şirket bünyesine dahil edilmesinin ne anlama geldiği pek çok kişi tarafından yazıldı çizildi.
Okudum ancak çok fazla fikir edinemedim.
Fazla yazılacak bir yanı yok bu nedenle.
Yanılmış olmayı çok dilemekle birlikte Eskişehir’in hayrına olduğunu pek düşünmüyorum.
Hayır ile şerri çarpıştıracaksan hayrın sınırlarını bilmen gerek.
Pusulası kaymış bir gündem Tülomsaş.
Neden gitti niçin gitti tatmin edemeyen bir sürü lakırdı.
Sınırlar çizilemiyor haliyle.
Şimdi de Tülomsaş’ın bulunduğu yerin davası güdülüyor.
Öyle ya, gömdük Tülomsaş’ı, mirası ne olacak?
Evlatlarına sorulmayacak muhtemelen yani Eskişehirlilere.
Ancak yanılabilirim, daha doğrusu yanılmak istediğimi belirtmekte fayda var.
Kentlerin dilini anlayanların pek çoğunun bileceği gibi kentten silinen her parça aynı zamanda o kentin belleğine hafızasına da ciddi bir darbedir.
Kentler hafızalarından ibarettir bir yerde.
Baba kentler, bu birikimin üstünde filizlenir
Yap boz değil, yap işlet devret hiç değil.
Hınca hınç bir tartışma sonrasında TCDD’den açıklama geldi.
Neyi kime açıklıyor anlamadım.
Bizleri ikna etme derdi bir varmış bir yokmuş
Masal bu ya.
İYİ UYKULAR O HALDE...