Koca yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: Türkiye’de ne yazık ki yaklaşık 2 milyona yakın çocuk işçi bulunmaktadır. TÜİK’in verilerine göre çocuklar Türkiye’de nüfusun yüzde 28’ini oluşturuyor. İşsizlik, ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, borçluluk ve diğer sosyo-iktisadi koşullar çocuk işçiliğini büyütmeye devam ediyor. Sadece 2018 yılında çocukların işgücüne katılım oranı yüzde 21’e yükseldi. TÜİK’in yayımladığı bir ankette çocuk işçilerin yüzde 41,4’ünün “hane halkı gelirine katkıda bulunmak”, yüzde 28,7’sinin “hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak” amacıyla çalışmak zorunda olduğu ortaya çıktı. Türkiye’de ortalama 5 çocuktan 4’ü kayıt dışı işçi olarak işgücü piyasasına katılmış durumda.
AK Parti İktidarı Çocuk İşçiliğinin Önünü Açmıştır
AK Parti iktidarı, 2018 yılını ‘Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı’ olarak ilan etmiş olsa da, çocuk işçiliğini önlemek bir yana daha da yaygınlaştıran yasal düzenlemeler yapmıştır. Çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme çocukların eğitimden uzaklaşmasını ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olan sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Türkiye’de, en çok çocuk iş cinayetinin yaşandığı yıl, “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” ilan edilen 2018 yılı oldu. 2018 yılında çocuk işçi sayısı 7 bin arttı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) çocuk işçilikle ilgili raporuna göre 2013 yılında 59 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk, 2018 yılında 67 çocuk ve 2019 yılında ise 67 çocuk, 2020 mayıs ayına kadar 17 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi:
Çocuk iş cinayetlerinin en fazla yaşandığı iller Urfa, İstanbul, Antep, Antalya ve Adana. Bu şehirlerde çocuk nüfusu, tarım işçiliği ve mülteci nüfusu yüksektir. Mülteci çocukların ölüm oranının tüm göçmen işçilerin ölüm oranından çok daha fazla olması hem mülteci çocuk işçiliğin yoğunluğunu hem de mülteci çocukların çalışma koşulları bakımından çok daha tehlikeli işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını gösteriyor.
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’nde üzerinde durulması gereken diğer bir konu göçmen/mülteci çocuk işçilerdir. Türkiye’de bulunan yaklaşık 5 milyon göçmen/mültecinin nüfusunun yarısı çocuktur. Başta Suriyeliler olmak üzere göçmen/mülteci çocuk işçiler, küçük işletmelerde, düşük ücretlere, uzun sürelerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Suriyeli çocuk işçiler, tekstil sektörü olmak üzere hizmet, sanayi, tarım, mevsimlik tarım işçiliği, inşaat işçiliği, çobanlık, garsonluk, tezgâhtarlık gibi alanlarda çoğunlukla da kayıt dışı çalış(tırıl)maktadır.
Çocuk işçiliği her şeyden önce bir insan hakları ihlali olarak görülmek zorundadır. Kendi seçimleri olmaksızın, zorla veya zorunlu olarak çalışan çocuklar, en temel hakları olan çocukluklarını yaşama, sağlıklı beslenme, eğitim hakkından yararlanma ve geleceğe hazırlanma haklarından mahrum bırakılmaktadır.
Çocuk işçiliği ile mücadelede yapılması gereken ilk iş, çocuk işçiliğini acil çözülmesi gereken bir sorun kabul etmek ve somut bir eylem planı hazırlamaktır.
Emekten ve barıştan yana, yaşamı savunan tüm insanlığın 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’ndeki en öncelikli talebi “çocuk işçiliğin yasaklanmasıdır”! Yoksullukla, savaşla, kötü çalışma, barınma, beslenme koşullarında yaşamak zorunda kalan çocuklara yaşanabilir bir dünya borcumuz olduğunun farkındayız. Nazım Hikmet’in mısralarındaki gibi; “dünyayı çocuklara verelim, kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi, hiç değilse bir günlüğüne doysunlar”…