Bir dönem köşe yazarlığının mütemmim cüzü niteliğindeydi.
Fıkra ile köşe yazılarına başlamak.
Modası geçmiş olsa da demode diyemeyiz.
Hala yeri ve zamanı geldiğinde hali anlatan bir fıkra ile başlayan köşe yazılarına denk geldiğimizde, okuma şevk ve isteği artar ister istemez.
Fıkra bu ya,
Kasabanın semercisi ölmüş... Yeni gelen semerci işin acemisiymiş. Yaptığı kötü semerler yüzünden bütün eşeklerin sırtı yara olmuş. Eşekler başlamış semercinin ölmesi için dua etmeye… Sonunda dualar kabul olmuş. Semerci ölmüş.
Ne var ki yerine gelen daha da acemiymiş. Eşekler yeniden duaya başlarken biri demiş ki: -Yahu arkadaşlar anlaşıldı ki semercinin iyisi gelmeyecek. Semerci ölsün diye dua etmenin anlamı yok.
- Peki, ne yapalım?
- Allah’a bizi eşeklikten kurtarması için dua edelim.”
Anadolu Üniversitesi tarihinde unutulmayacak olumsuz izler bırakan bir rektör ile yolları ayırdı.
Yerine gelecek yeni rektörün eskisini aratacağı yönünde büyük bir endişe halindeyiz.
Dua ediyoruz haliyle; bu kez semercinin daha işin ehli olması için.
Eşekliğimiz ile yüzleşmeyi bir başarsak.
Hani çözelim demiyorum ama, en azından duayı eşeklikten kurtulmak için dilesek kabul olma olasılığı daha yüksek.
Her neyse.
Rektörlük meselesi nasıl çözülür?
AK Partililer bir kere “ille AK Parti temsilcisi olacak” diye tutturmayacak.
CHP’liler arada belki bizim dediğimiz olur diye CHP’li bir rektör için yanıp kavrulmayacak.
MHP “şuraya bir rektör de biz konduralım” demeyecek.
Hasılı, Eskişehir’in en önemli markası olan Anadolu Üniversitesi’ni, yeniden öğrenci kenti diye tanımlanan bir şehre yakışır üniversiteye dönüştürme yeteneğine ve yeterliliğine sahip bir rektör konusunda birleşmek gerekiyor.
Nasıl olur, ne yaparız bilmiyorum ama gelecek rektörün gideni aratmaması şart.
Yaralar derin zira.
Biraz daha kanırtılması halinde, ne kadar tedavi etmeye çalışırsak çalışalım olmaz.
Sırtımızda fena izler kalır.
Amin…