Düşünün ki; koskoca bir ülkenin tüm muhalefetini susturmaya iktidarın bir bakanı yetti de arttı.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AK Parti’nin alışıla gelmiş üslubunun biraz dışında ve daha yakışıklı bir tavır takınınca muhalefet ne söyleyeceğini şaşırdı.
Yüksek ihtimal başka bir ülkenin koronavirüs karşısında alacağı başarı bekleniyor.
Bu olduğu takdirde muhalefete, iktidarı eleştirebilecek birkaç sebep doğacaktır.
Uzun süren “dünya bizi kıskanıyor” iktidarı, kendisi ile birlikte “bak elin oğlu ne yapıyor” muhalefeti yarattı zannediyorum.
Mevcut görüntü aksi bir düşünceye sevk etmiyor beni.
İktidar körlüğünden sık sık söz eden bizler için muhalefetin miyopluğunu konuşma sırası geldi de geçiyor.
Türkiye’de uzunca bir süredir toplumun tamamını etkileyecek olağanüstü durumlar karşısında izlenilen yol iktidar partisini koşulsuz desteklemekten geçiyor.
Açık çekler yazılıyor, sonsuz krediler veriliyor iktidara.
Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulan günlerde iktidar tüm birlik ve beraberliği ortak paydası olurken, birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulmadığı günlerde ise iktidar kendi yüzde %50’si ile yola devam ediyor.
Muhalefet partileri de kendi yüzdelik dilimleri ile itiraz makamı haline dönüşüyor.
Muhalefetin miyopluğundan bahsetmiştim.
O bozuk gözler güne bu denli odaklanırken, dünü ve geleceği görmemekte ısrar ediyor.
En çok konuşulan ile ilgili en çok gürültü çıkarmaya teşne bir muhalefet…
Eskiden salt mağduriyetten kaynaklı olarak bazı çevrelerin desteğini almayı başaran, ve bu mağduriyet sayesinde ciddi bir sempati uyandıran muhalefetin, artık ülkenin en büyük şehirlerinde söz sahibi olduğu düşünüldüğünde, vatandaşın gözünde çok fazla mağdurlar cephesine konumlandırılması beklenemez.
Dolayısıyla muhalefetin uzağı görmesi gerekiyor.
Ve uzaktakine, şimdiki söylem ve pratiklerle varılmayacağı çırıl çıplak bir gerçeklik.
AK Parti hükümeti böylesi bir kriz ortamında bile vatandaşın talep ve isteklerini karşılama konusunda bir hayli vasat bir görüntü sergiliyor.
Pek çok beklenti en asgari düzeyde karşılanıyor.
Ancak bu vasatlık bile ülke vatandaşını ikna etmeye yetiyor da artıyor.
Bunda birinci neden elbette “zor günlerden geçiyoruz” retoriği.
Bir diğer neden ise muhalefetin daha iyisinin yapılabileceği yönünde herhangi bir emare gösterememesi.
Dolayısıyla bugün zor günlerden geçiyoruz, ancak bu muhalefet tarzı ile geleceğin çok daha zor geçeceğini söylemek çok da zor değil.
Bir tahmin değil, bir öngörü olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, birkaç belediye başkanı üzerine atılan muhalefet yükünün ne iktidara, ne de ülkeye bir faydası olmayacak.
18 yıl boyunca sevabı ve bolca hatasıyla ülkeyi yöneten AK Parti’nin böylesi bir muhalefet karşısında iktidarını bir 18 yıl daha sürdürebileceğini söylemek için ise kahin olmaya gerek yok zannediyorum.