CHP içindeki tartışmaların derinlik gibi bir sorunu her zaman vardı. Ancak son günlerde zannediyorum, tartışmaların sığlığından daha ziyade üslup, daha doğrusu üslupsuzluk derinlik sorgulamasına yer bırakmayacak kadar ön plana çıktı.
Son günlerde yaşananlara baktığımız zaman; tartışmalar ağız kavgasına, fikir ayrılıkları mahalle ayrılıklarına doğru evirilmişe benziyor.
Söylenenlerin heyecan yarattığı kabul edilebilir, tartışmanın taraflarının performansa dayalı mücadelesi elbette reyting çekiyor.
CHP’den ziyade herkesin kendi CHP’sinin, daha doğru bir şekilde ifade edersek bulmak istediği CHP’nin peşinde koşuyor olması sonucunda “bayrak yarışı” denen siyasi mücadele, yerini telaşlı bir koşturmaya bırakıyor.
Nabızlar hızlanıyor, adrenalin artıyor haliyle stres baş gösteriyor.
Mevcut psiko-siyasi atmosferin CHP sosyolojisine katkı sunduğunu söylemek çok zor.
En çok bilenin, kendi hakimiyet alanını işaret ederek, bir diğerine parmak sallaması, “delegelerin kadar konuş” muhabbetinden “iyi de canım sizde içiyorsunuza” kadar tüm acayiplikler birer birer gözümüzün önünde cereyan ediyor.
Mahremiyetin, kahve köşelerinden, oda muhabbetlerinden sosyal medyalara kadar düşmesi işi CHP açısından daha can sıkıcı bir noktaya getiriyor.
Ve tüm bu olup bitenlerin, sözüm ona sevdiği, doğruluğuna inandığı kişi ve kişiler için yapılıyor olması, “bunlar böyle konuşuyorsa yukarılardan icazet aldıkları için konuşuyordur” algısı toparlayıcı isimleri de büyük bir sessizliğin içine çekiyor.
“Demokrasi şöleni” denilerek 5 adaylı bir kongreye giden CHP’nin kendisini panayırda bulması palyaçolara ciddi şekilde yer açması da işin ekstrası.
Sağlıklı örgüt veya örgütlenmelerde disiplinsizlik olarak sayılması gereken pek çok konunun demokrasi ile tanınması ya da tanımlaması işi daha da tuhaf bir hale getiriyor üstelik.
Hasılı; “sen kimi destekliyorsun?” “ben bunu destekliyorum”, “benim delegelerim bu kadar senin delegen ne kadar?”, “delegen kadar konuş”, “içip içip sallama” gibi cümlelerle şehirde unutamayacağımız bir sürece imza atan CHP’nin 3 belediye başkanına bir fayda sağlaması çok zor.
Bu gidişatta ısrar edecek olan bir CHP’nin bırakın şehri örgütleme yeteneği kazanmasını, kendi içinde bir bütünlük sağlaması bile oldukça zor görünüyor.
Bunca ağır sayılabilecek eleştiri ardından hala “Boş ver bunları il başkanı kim olacak?” diye soranlarınıza CHP’nin mevcut ruh haliyle ile bir cevap vermem gerekir zannediyorum, “Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?”