TÜRKPA Hukuk İşleri ve Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, "Somut Olmayan Kültürel Miras ve Turizm Alanında Ortak Mevzuat Geliştirilmesi" konulu çalıştaya başkanlık etti.
"Türk dünyası olarak kınıyoruz"
Komisyon Başkanı Uçma, açılış konuşmasında, çalıştayın içeriğinden bahsederken, ABD Temsilciler Meclisi'nde oylanan "Ermeni soykırımı" yasa tasarına ilişkin konuştu.
Uçma, "Önceki gün Amerika Senatosu'ndan geçen sözde 'Ermeni soykırımı' yasa tasarısını, bu Türkiye üzerindeki haksız yaklaşımı sadece reddetmekle kalmıyor, Türk dünyası olarak kınıyoruz.” dedi.
“Türklerin hep birlikte belki özür dilemesi gerekiyor (!)"
Millî Eğitim ile Kültür ve Turizm Eski Bakanı ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı da ironi yaparak ABD'yi eleştirdi:
"Aslında bizim gerçekten belki özür dilememiz gerekiyor. Amerika'daki Kızılderililerin kökünü kuruttuğumuz için, orada bir tane bile o medeniyete ait iz bırakmadığımız için, Afrika'dan yüz binlerce masumu balık istifi gemilere doldurup fevkalade gayri insaniî şartlarla onları Amerika'ya taşıdığımız için ve onları orada köleleştirdiğimiz için, onların emeği üzerine zenginlikler inşa ettiğimiz için biz Türklerin hep birlikte belki özür dilemesi gerekiyor. Yakında ABD Temsilciler Meclisi'nde bu konuda da bir karar tasarısı gündeme getirilir."
Avcı, sözde Ermeni soykırımı konusunun, dünya siyasetinin kimlerin elinde ve ne seviyelere düştüğünün en son örneklerinden biri olduğuna dikkati çekti.
"Türkiye ve Azerbaycan, Ermeni teröründen çok çekti."
Türkiye ve Azerbaycan'ın Ermeni teröründen çok çektiğinin altını çizen Avcı, Karabağ sorununda muhacir durumuna düşenleri dünyanın görmediğine işaret etti.
Avcı, "Türkiye ve Azerbaycan, Ermeni teröründen çok çekti. Bir milyonun üzerindeki muhaciri dünya görmüyor. Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen Karabağ'da, işgal altındaki Azerbaycan topraklarından sürülen, yerlerinden yurtlarından edilen bir milyonun üzerindeki kardeşlerimizi dünya görmüyor." şeklinde konuştu.
"Bu devlet eliyle terörün mükâfatlandırılmasıdır."
Türkiye'nin Ermeni terör örgütü ASALA'nın uzun yıllar saldırılarına maruz kaldığını aktaran Avcı, örgütün Türk elçilikleri ve kuruluşlarına saldırılar gerçekleştirdiğini, diplomatları, büyükelçileri, maslahatgüzarları, elçilik çalışanlarını, konsolosları şehit ettiğini hatırlattı.
"Kırkın üzerinde diplomatımız, büyükelçimiz, maslahatgüzarımız, konsolosumuz şehit edildi. Dünyanın çeşitli yerlerinde, Paris'te, Kanada'da, Amerika'da, Roma’da pek çok yerde diplomatlarımız kalleşçe şehit edildiler." diyen Avcı, ilk şehidin 1973 senesinde Los Angeles'ta verildiğini kaydetti.
Avcı, "ASALA terörünün ilk şehidi 27 Ocak 1973 tarihinde Los Angeles'ta başkonsolosumuz Mehmet Baydar, yardımcısı Bahadır Demir. İkisi de Gurgen Yanıkyan adlı bir Ermeni terörist tarafından, 'Size göstermem gereken bir tarihi eser var. Türkler olarak siz bununla ilgilenirsiniz. Evime gelirseniz size bunları gösteririm.' diye Los Angeles'ta evine davet ettiği başkonsolosumuzu ve yardımcısını şehit etti." değerlendirmesinde bulundu.
“Ermeni terörist askerî törenle, askerî mezarlığa defnedildi.”
Kâtil Gurgen Yanıkyan’ın cesedinin 5 Mayıs 2019'da Erivan'a getirilerek askerî törenle askerî mezarlığa defnedildiğini belirten Avcı, şöyle dedi:
"Gurgen Yanıkyan'ın cesedi 6 ay önce Los Angeles'tan alındı, Erivan'a getirildi ve büyük bir askeri törenle Erivan'da askeri mezarlığa defnedildi. Bu nedir? Bu bir devlet eliyle terörün mükâfatlandırılması, kutsanmasıdır. Nerede oldu bu? Los Angeles'tan başladı. Peki, Amerikan Temsilciler Meclisi'nde bununla ilgili en ufak bir ses çıktı mı? Hayır, çıkmadı. Onun için biz kardeşlerimizle birlikte tüm bunları da bilerek, güzel, hayırlı, insanlığa faydalı işler için bir arada çalışmaya, daha çok çalışmaya devam etmek mecburiyetindeyiz."
"Bizimle savaşan teröristlere bizim istediğimiz silahları bedava verdiler."
Avcı, Türkiye'de savunma sanayiinde son yıllarda ciddi ilerlemeler kat edildiğini vurgularken, "Kötü komşu insanı mal sahibi yapar." ifadesini kullandı. Avcı, konuşmasında şunları kaydetti:
" NATO'da müttefik olduğumuz ülkelerden çok zarurî birtakım savunma malzemeleri talebinde bulunduğumuz zaman olumsuz cevap aldık. Bir, iki, üç... En sonunda baktık ki burada ciddi bir kasıt var. Çünkü bize kendi peşin paramızla almak istediğimiz bazı savunma malzemelerini satmayan, onun için de yine aynı Temsilciler Meclisinden, Kongreden kararlar çıkartan müttefikler, bize saldıran teröristlere bu bizim istediğimiz silahları bedava vermeye başladılar. Böyle de bir müttefiklik anlayışından geliyoruz. Onun için ne yaptık, biz de kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılamaya gittik. Bugün Türk Savunma Sanayisi kendi ihtiyaçlarını yüzde 60'ların üzerinde kendisi karşılayabilir duruma gelmiştir. Bu aynı zamanda hepimizin gücü demektir.”