ÇOK ŞIK BİR SAVAŞ BİZİ BEKLİYOR

SONER UÇAK YAZDI....

Savaşların en zorlarından başarılı bir şekilde çıkmış, bir askeri deha olarak anılan Mustafa Kemal’in, barışın tesisi için bir hoş sözden daha ziyade, bir ilke olarak, ortaya koyduğu “yurtta sulh cihanda sulh” sözünün ne demek olduğunu, niçin söylendiğini anlamamış olabiliriz.

Yine savaşan bir toplumun bağrından çıkmış İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif’in hasta yatağında sarf ettiği “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” sözlerine de bir anlam veremiyor olabiliriz.

Peki, sadece son birkaç yılda yanı başımızda yaşanan savaşın, tüm acımasızlığı gazete sayfalarında, haber programlarında izleyerek de mi savaşın nasıl bir acımasızlık içerdiğini görmüyoruz ya da görmek istemiyoruz.

Ancak yinede aklımıza mıh gibi çakılan bazı gerçeklikler de yok değil.

Savaşa girmeye elbette ki o ülkenin iç dinamikleri karar verebilir, ancak savaştan çıkma işi, sadece o ülkenin kararına bağlı değil ne yazık ki!

En baştan beri bakıldığında Suriye politikası büyük bir çuvallama.

 Yapılan her hatanın bedelinin kanla ödeneceği hepimiz tarafından biliniyor üstelik.

Burada bir stratejist ya da dış ilişkiler uzmanı olmadığımı belirtmekte fayda var.

Belki de Suriye’de mükemmel bir politika izlemişizdir.

Yanılmış olabilirim.

Ancak bildiğim şu; bariz olarak ABD’nin bir plan ve programı ile karşı karşıyayız.

Olaya ülke olarak biraz temkinli yaklaşmakta fayda var.

En azından, ülkenin dış işleri bakanının gözlük reklamı yaparcasına verdiği pozla, bir savaş karşılanmaz.

Beka sorunu varsa dahi, bu durum imaj kaygısı altında gölgelenmemeli.

Savaşın kıvılcımının dahi düşmeyeceği bir cenahın, savaşın ortasında kalacak gençlere en azından böyle bir sorumlulukla yaklaşması sizce de daha insani olmaz mıydı?

Ülkenin beka sorunu olduğuna ikna edilmesi gerekiyor ise biraz daha ciddiyet ve biraz daha samimi davranılması gerekiyor.

Aksi halde, her açıdan 2’ye bölünmüş toplumun beka sorunu etrafında kenetlenmesi daha da zor bir hal alacak.

Haberler