Karşılaşmanın 90. dakikasında gelen golün sıcaklığını hissetmedin de, babasının omzunda maçı seyrederken açan çiçeği de mi bilmezsin.
Ne diyor “sen hiç mi bahar görmedin?”
Eskişehir’in ayazı da ayaz hani.
İliklerimize işlemiş hain kış, bir yerde.
Ne bir çiçek gelir akla, ne bir ağaç serinliği.
Bunca güze rağmen bahara koşayım demezsin.
Bahar olayım demezsin.
Mali dengelere, hissiyatsız bir dengesizlik bulaşmış.
Eskişehir için ölürüm diyenler, maddi ve manevi tatminkarlığı ile sırıtarak bakıyorsa şayet!
Baharı çağırma vaktidir.
En çok siyahla kırmızı yakışırdı da, transfer dönemlerinde özellikle “para” denildiğinde ifrit olurdum
Eskişehirspor’u kurtarmak için şu kadar para gerekiyormuş denildiğinde ise!
Söylemeyim en iyisi.
Paranın namusunu kurtarmak için bir Eskişehirspor var.
Kaç itibar fakirine, itibar sağladı.
Kaç adamı refaha ulaştırdı.
Mühim değil.
Bir baharımız vardı, herhal yoruldu.
Kaç zaman geçti en son güzel baharımızın üstünden ve ömürde yazılıysa birkaç daha bahar sığacak hayatlarımıza
Ve “hayatımızda yüz bahar olsa” boş bir yerde
Önce yazımızı kışa çevirdik.
Şimdi baharı unutuyoruz herhalde.
Yarın kangren var.
Ya mevsimlerden baharı kesip, atacağız.
Ya bahara yeniden koşacağız.
Siyasilerin iki dudağı arasında sıkışmış bir bahar mı olur Allah aşkına.
"Falanca milletvekili şunu ikna ederse, filanca bakan şunu çağırırsa."
Sonrasın da sayın bilmem ne !
Sayın bakalım kaç kişiyiz.
Sayın , sayın, sayın…
Ya baharımıza sahip çıkacağız.
Ya da bahara sahip çıksın diye, sayıp duracağız.