Eskişehir Emek ve Dayanışma Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla İsmet İnönü Caddesi Kanatlı AVM önünde toplandı. Burada savaş aleyhinde slogan atan grup, barış için beyaz balon bıraktı. Daha sonra Tepebaşı Belediye Özdilek Sanat Merkezine geçen grup burada bir açıklama yaptı. Grup adına, Barış Bildirgesine imza attığı için KHK kararıyla işine son verilen Yrd. Doç. Dr. Pelin Yalçınoğlu bir konuşma yaptı. Yalçınoğlu, “İkinci Dünya Savaşı, Hitler faşizminin Polonya'yı 1 Eylül 1939'da işgaliyle başlamıştır. 6 yıl süren, 54 milyon insanın ölümüyle sona eren emperyalist paylaşım savaşında insanlık tarihinin acılı, korkunç sayfaları yazılmıştır. Yerle bir olmuş kentleri, parçalanmış aileleri, yaralı/sakat/aç kitleleri ardında bırakan savaşın karşısında simgesel yanıyla 1 Eylül; savaşa karşı barış talebinin haykırıldığı bir mücadele günü olarak değer kazanmıştır.Dünya tarihinin en kanlı kesitini oluşturan ikinci paylaşım savaşının ardından 74 yıl geçmiş olmasına rağmen üzerimize sinmiş barut ve kan kokusu hiç etkisini kaybetmedi” dedi.
BATAKLIĞA SÜRÜKLENME HALİ
Hükümetin Suriye politikasını eleştiren Yalçınoğlu, “Ülkemizde "milli güvenlik" ve "devlet bekası" markasıyla savaş piyasasına sürülen "Fırat'ın doğusunda güvenli bölge oluşturma" projesi; AKP iktidarının geleceği yönünden bir zorunluluk gibi pazarlansa da bölgemiz bakımından bir bataklığa sürüklenme halidir. Suriye'de, Irak'ta, Doğu Akdeniz'de yürütülen gerilimli ve yayılmacı savaş siyaseti; AKP iktidarının Türkiye'yi bölgesel savaş ve çatışmaların içine sürüklemesine, kitlesel göçlere, etnik çatışmalara, acılara ve açlığa sebep olacaktır. Kafa kesen, insanları diri diri yakan, tecavüzcü cihatçı çetelerin desteklendiği Suriye ve Irak politikası iflas etmiştir; sınır ötesinin güvenliğini sağlamak amacıyla yola koyulmuş iktidarın Ortadoğu siyaseti yaşadığımız toprakların tamamını emperyalist devletlerin ve IŞİD türevi gerici çetelerin hedefi haline getirmiştir” diye konuştu.
Diyarbakır, Mardin ve Van belediyene atanan kayyıma da değinen Yalçınoğlu, “Kamu kaynaklarını yağmalayan, halkın parasını büyük bir savurganlıkla yandaş şirketlere, vakıflara peşkeş çeken siyasi iktidar; sınırda koparılacak bir savaş gürültüsü içinde pahallılığın, yoksulluğun, işsizliğin sonuçlarını bastırmaya çalışmaktadır. Siyaseten azınlığa düşmüş iktidar cephesi, 31 Mart ve ertelenmiş Haziran yerel seçimlerinde açık yenilgiye uğramıştır. Yönetme kabiliyetini artık yitirmiş 17 yıllık AKP saltanatı; zor kullanarak Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarını görevden uzaklaştırmıştır. İktidarda kalabilmek için demokrasiyi darbelerle çiğnemekten başka yolu kalmayan AKP; savurgan ve hukuksuz kayyım düzenini ülke çapında örgütlemek için savaşa, zorbalığa ve darbeye başvurmuştur. Açıktır ki, Kaz dağlarında, Salihli'de, Murat Dağında, Uzungöl'de, Hasankeyf'de olduğu gibi ülkenin kaynaklarını emperyalistlerin yağmasına açan bu iktidarın derdi halkın huzur ve güvenliği değil; emperyalistlerden taşeronluk kapmaktır” ifadelerinde bulundu.
KISA SÜRELİ GERGİNLİK
Daha sonra söz alan HDP Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydal ve Halkevleri Eskişehir Şube Başkanı Şahap Arpacı; Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine kayyım atanmasını eleştirdi. Gaydal ve Arpacı’nın kayyım atamalarına ilişkin konuşması sonrası emniyet güçleri müdahalede bulundu. Kayyıma ilişkin açıklama yapmanın yasak olduğunu ifade polis ile grup arasında kısa süreli gergin yaşandı. Olay büyümeden sona erdi.