Haber şu; Günay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sel mağdurlarının durumunu iletti.
Haberini okumuşsunuzdur.
Bende okudum ve aklıma geldi işte.
Cumhurbaşkanı, pardon daha doğrusu AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan büyük ihtimal Emine hanım mağdurların sorununu iletirken, partisinde yaşanan kopuşları düşünüyordu.
Bilemedin, cumhurbaşkanı olarak s-400’ler ve f-35’ler arasında yaşanan gerilimi düşünüyordu.
“Ekonomik sıkıntıları nasıl çözeriz” diye düşünüyordu.
Suriye’de yaşanan savaş, hukukçulardan duyulan itirazlar büyük bir ihtimal Erdoğan’ın dimağında dönüp duruyordur.
Sonra googleye “cumhurbaşkanına iletti” yazarak arattım 3 milyon küsurluk bir sonuç çıktı karşıma.
Erdoğan’a bir şeyleri iletmek başlı başına bir görev olmuş durumda anlayacağınız.
Oysaki, her durumun bizzat Erdoğan’a iletmek ciddi bir yalıtkanlığında göstergesi değil mi?
Yani koskoca ülkede sel mağdurlarının şikâyetleri ile ilgilenecek bir kurum kuruluş makam yok mu?
Yahut iktidar vekili, herhangi kurum kuruluş ya da makama “Şu sel mağdurlarının işlerini çözelim diyemiyor mu?”
Tek adamlık eleştirisi, AK Parti’ye muhaliflerin en ateşlisinden, en ılımanına kadar hepsinin ortak belagati.
İşin aslında Erdoğan’ın bu denli tekliği istemeyeceğini düşünüyorum.
Hatırlayın şehri ilgilendiren bazı konularda “Cumhurbaşkanımızın da bu konuda talimatı var” denildiğinde konunun bir an önce hallolacağına yönelik algı hemen vücut buluyordu.
Zannediyorum cumhurbaşkanına bir şeyler iletebilme şansı ya da imkanı olanlar şehrimizde vekil ya da bürokrat olarak görev yapıyor.
Ya da bürokratlar Ak Partili vekillerimize durumu iletiyor. Milletvekillerimiz de Cumhurbaşkanımıza durumu bizzat ilettiklerini bize iletiyor.
Son olarak zannediyorum Eskişehirspor ile ilgili Cumhurbaşkanımıza pek çok şey iletmişti vekillerimiz.
İletken vekillerimizin azim ve kararlılığı artık kurum ve kuruluşlara çok fazla gerek bırakmıyor.
Cumhurbaşkanına ilettik mi tamamdır anlayacağınız.
Artık Ankara’daki dayının varlığı tek başına yetmiyor
Ne kadar iletken olduğu bir o kadar mühim…