İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Deniz Kılıç inşaat sektöründeki son durumu YAKINDA Dergisine değerlendirdi. 2018 yılının ilk 4 ayını kıyaslayan Kılıç, konut satışlarında yüzde 28'lik düşüş olduğunu söyledi.
ESKİŞEHİR'DE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE SON DURUM NEDİR?
Konut satış sayıları Eskişehir’de TÜİK verilerine göre 2018’in ilk dört ayında 6849 iken, 2019 yılında 4940 olarak gerçekleşmiştir. Bu da geçen seneye oranla yüzde 28’lik bir azalma demek. Son 2 yılda yaşanan dolar ve eurodaki hareketlilik, inşaat malzemelerine müthiş bir fiyat artışına neden oldu. Bu da inşaat maliyetlerini arttırdı. Yapılan her konutun maliyeti, önceki yıla göre yüzde 40 ile yüzde 50 oranında bir maliyet artışına neden oldu.
Konut satışlarındaki bu ciddi azalmanın sebeplerine bakacak olursak en büyük sebebin tabi ki yaşanan ekonomik kriz olduğu çok açık bir şekilde görülüyor. Döviz kurlarındaki artış ve dalgalanmalar, yüksek faiz oranları ve enflasyon inşaat maliyetlerinin ciddi ölçüde artmasına sebep oldu. Üstelik ekonomik krizin yanında sürekli değişen ve güncellenen yönetmeliklerde bu durumun oluşmasında önemli bir etken oldu. Bilindiği üzere Yeni Türk Bina Deprem Yönetmeliği 1 Ocak 2019 itibarı ile yürürlüğe girdi ve köklü değişiklikler içeriyordu. Bunun yanı sıra yine aynı tarihte yapı denetim yönetmeliğinde ciddi değişiklikler oldu ve yapı denetim firmalarının iş alma sistemi tamamen değiştirildi. Artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından işler yapı denetim firmalarına dağıtılmakta. Durum böyle olunca bu sisteminde oturması firmaların kayıt olmaları ve yeni işlerin dağıtımının yapılması oldukça uzun zaman aldı. Tüm bu olumsuz durumlar birleştiğinde inşaat sektörünün duraksaması kaçınılmaz bir hal aldı.
GEÇEN SENEYE GÖRE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE ÜRETİM VE SATIŞI KIYASLARSANIZ NELER SÖYLERSİNİZ?
Yine TÜİK verileri üzerinden örnek verecek olursak yapı ruhsatı verilen daire sayısı ilk çeyrek bazlı baktığımızda 2017’de yaklaşık olarak 237 bin iken, 2018’de 139 bine, 2019 ise 75 bin adet olmuştur. Yani daha sade dille ifade etmek gerekirse 2019’da yapı ruhsatı alımı yılın ilk çeyreğinde geçen seneye oranla yüzde 53 oranında düşmüştür. Bu azalma çok ciddi bir azalmadır. Yapı kullanım belgesi alan daire sayısı 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 37 artarken, 2018 yılında yüzde 52 oranında azalmıştır. Bu da demek oluyor ki ülke genelinde özellikle konut üretiminde yarı yarıya bir azalma var. Biraz önce söylediğim tüm olumsuz durumlar sadece Eskişehir’de değil, tüm Türkiye’de inşaat sektörünü çok ciddi bir şekilde etkilemiş durumda. Hatta Türkiye’deki toplam azalmanın Eskişehir’deki azalmaya kıyasla çok fazla olduğunu görmekteyiz. Bu durum bizleri oldukça üzmekte ve düşündürmekte.
MÜTEAHHİT SAYISINDAKİ SON DURUM NEDİR?
En son açıklamaya göre Türkiye’deki toplam müteahhit sayısı 450 bini geçti. Bu sayı ile Türkiye Dünya’da 2. sırada. Eskişehir’de bu rakamlara bakacak olursak bu sayı 2000’ler civarında. Bu konuda herkesin bildiği üzere ciddi bir tartışma var. Çünkü mevcut yasa ve yönetmeliklerde müteahhit olmanız için önünüzde hiçbir engel veya şart yok. Başvuran ve başvuru ücretini yatıran herkes müteahhit olabilir, istediği işi yapmaya başlayabilir. Bu başıboşluk yüzünden ülkemizde pek çok insan anlamadığı bir sektörde iş yapmaya başladı. Sonrasında da yaşanan sıkıntılardan hem kendileri hem de başka insanlar etkilendi. Bakanlık bu konuyla alakalı bir yönetmelik yayınladı. 2 Mart 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve önümüzdeki günlerde yürürlüğe girecek olan bu yönetmelikte yapı müteahhitlerinin sınıflandırılmasıyla alakalı. Yeterli düzeyde kısıtlamalar içermemesi ve teknik elemanların yeterince ön plana çıkarılmaması önemli eksikleri olsa da bu yönetmelik bu konuda çıkarılacak olan ilk yönetmelik olduğu için önem arz etmekte. Umuyoruz ki bu bir basamak olur ve ilerleyen zamanda daha sınırlayıcı, kapsayıcı ve rant düzenine odaklı olmayan bir müteahhitlik sistemine zemin oluşturur.
PEKİ, İNŞAAT SEKTÖRÜ DURMA NOKTASINDA DİYEBİLİR MİYİZ?
Bilindiği üzere inşaat sektörü yıllardır ülkenin lokomotif sektörü olarak lanse edildi. Ülkedeki kalkınmanın inşaat üzerinden yapılması gerektiği, kalkınma şeklinin inşaat üzerinden olacağı birileri tarafından sürekli öne sürüldü. Fakat son yıllarda ortaya çıktı ki inşaat sektörünün kontrolsüz büyütülmesi çarpık kentleşmelere, ruhsatsız, ihtiyaç fazlası konutlara ve yapılara yol açtı. Sürekli yapılan plansız hareketler, kentsel dönüşümün farklı amaçlarda kullanılması hem sektörü hem de pek çok vatandaşı mağdur etti.
İnşaat sektörü durdu demek pek gerçekçi bir cevap olmayacaktır. Çünkü inşaat sektörü dediğimiz zaman alt yapıdan üst yapıya uzanan, çevremize baktığımızda, gördüğümüz her yapıyı içinde barındıran çok geniş bir sektörden bahsetmiş oluyoruz. İnşaat sektörü durdu dersek bütün alt yapı ve üst yapı çalışmalarının durduğunu ifade etmiş oluruz ki bu da gerçekçi değil. İnşaat sektörü durmadı evet ama can çekişiyor.
ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE NASIL BİR TABLO BİZİ BEKLİYOR?
Karamsar bir tablo çizmek istemem ama bazı gerçekler çok önceden görülmekteydi. Gerekli uyarıları yaptığımız zaman, bizi ve odamızı hedef alan kötü ithamlarla da karşılaştığımız oldu. Fakat önümüzdeki süreç hiç kuşkusuz sektörümüz ve biz inşaat mühendisleri açısından hiç kolay olmayacak. Döviz kurlarındaki artış inşaat maliyetlerini oldukça artırdı. Faiz oranlarının artması da özellikle konut alımlarında vatandaşa ödeme koşullarında sıkıntılar yaratıyor. Alım gücünün düşüp, maliyetlerin arttığı bir durumda yakın zamanda inşaat sektöründeki sıkıntıların geçmesi maalesef pek mümkün görünmüyor.
PEKİ BUNUN ÇÖZÜMÜ NEDİR?
Bunu aşmak için acil bir eylem planına ihtiyaç var. Örneğin bunun için, KOBİ’lere destek kredisi açıklandı. Ama biz bunun çözüm olmayacağını o zaman da söyledik. Borcu kredi ile borçla kapatmanın bir mantığı yok. Nasıl bir yol izlenmesi gerektiğinin masaya yatırılması gerekiyor. Sadece finansal noktada değil, imalat noktasında da aynı şey söz konusu.
Şehrimizde müteahhit sayısında ciddi bir azalma oldu. Birçoğu asıl mesleklerine geri döndü demektir bu. Asıl işi inşaat işi olanlar bu işi yapmalı. Yaptığı işin bilincinde olmalılar. Başka bir mesleği varken, müteahhitliğe başlayan kişiler, asıl mesleklerine yönlendirilmeli. İnsanlar yan sektör olarak inşaatı görüp bu sektöre yönelmemeli. Teknik, bilim ve fennin uygulayıcısı müteahhitlerdir. Bunu uygularken de müteahhitlerin teknik personellerin, mimarların, inşaat mühendislerinin, elektrik mühendislerinin, makine mühendislerinin mutlaka olması gerekiyor. Gördüğümüz noktada tam tersi var. Hiçbir teknik personelin çalışmadığı, sadece müteahhidin iki dudağı arasında iş yapıldığı bir süreçteyiz. Bunun mutlaka değişmesi lazım.