CHP’liler ne zaman bir araya gelecek olsa aklımın bir ucunda parti içi çekişmelerden nasıl manzaralar çıkacağına dair bir merak yeşerir.
Öyle ya! Ülke ya da şehir hangi ahval içerisinde olursa olsun, CHP’nin iç hesaplaşmalarının daha önemli değildir.
En azından CHP’ye ne zaman göz çevirsem bu manzaraya defalarca şahitlik etmişliğim vardır.
Dün yapılan aday tanıtımında da işin aslı bu çekişmelerin yer alacağı sahneler bekliyordum.
Çok mu yaşandı?
Hayır, en azından aday toplantısının önüne geçecek bir abartı yoktu.
Göze batacaktan türden “ben senden daha büyüğüm, beni partililer herkesten daha çok seviyor” gibi çocuksu hezeyanlar çok fazla sahne almadı.
Ancak yine de ufak tefek kıpırdanmalar olmadı değil.
Özellikle parti içindeki Ataç’cıların coşkusu görülmeye değerdi.
Ataç,“a” diyor alkış, “b” diyor alkış
Konuşmacılar “Ataç” diyor şak şak şak…
Ataç’ın içinde geçtiği her cümle salonda, özellikle platformun sağ tarafında
yer alan, ellerinde “Ataç” dövizleri bulunan grup tarafından ciddi alkış alıyordu.
Ataç konuşmaya başladığında ise görün cümbüşü.
Her kelime, her cümleye alkış tutan bu grup Ataç’ın konuşmasının akışını bozarken, salonun geri kalan kısmı, Ataç’ın ritimsiz konuşmasından kaynaklı olarak sıkıntı emareleri gösterdi.
En azından salondaki heyecanın %40’ı bu konuşma sırasında uçup gitti.
Fakat yine de ne yalan söyleyeyim, uzun zamandır bu denli kalabalık ve organize bir CHP toplamıyla karşı karşıya kalmamıştık.
Yılmaz Büyükerşen’ın Vienkongluları sahaya inmiş anlayacağınız.
Geçmiş dönemde ES TV’de katıldığı bir programda kendilerinden bahsetmişti hatırlarsınız.
Hani şu; hiçbir beklenti içerisinde olmadan sosyal demokrasiyi destekleyen vatandaşlar, seçime az bir zaman kala yeniden saha çıkmış.
Yine de iktidarsız yıllar geçiren CHP’lilere karşı biraz hassas davranmakta fayda var.
En nihayetinde yıllardır sabırla bekliyorlar.
Beklemenin de bir sınırı var. Öyle değil mi?
Tanıtım toplantısı uzadıkça salondaki enerji de azaldı haliyle…
Beklemenin her türlüsünün ustası olan CHP’lilere bir şey anlatmak değil, artık bir şey sunmak gerekiyor zannediyorum.
Ama yinede Eskişehir’deki CHP’liler ülke genelinde kayıplı yıllar göz önüne alındığında kendisini biraz daha şanslı olarak görüyor olmalı ki, son cümleyi duymak için ciddi efor sarf ettiler.
Ve elbette ki, herkesin merakla beklediği soru: Salondaki atmosfer CHP’ye seçim kazandırmaya yetecek mi?
Bana kalırsa salondaki atmosferlerden, sosyal medyadaki fırtınalardan çok daha başka yerlerde seçimin kaderi şekilleniyor.
AK Parti için ekonomik gidişat büyük tehlike, CHP için en büyük tehlike ise parti içi çekişme olarak görünüyor.