Seçim dönemine girdik.
Seçmen karşısına çıkanların, biyografileri karşımıza sunulacak.
Bir “başarı hikayesine” belki hep birlikte alkış tutmamız beklenecek.
Şahsi “başarılar” toplumsal bir kazanca dönüşebilecek izlenimi verilecek örneğin
İyi bir babadan, iyi bir yönetici, iyi bir iş adamından, iyi bir belediye başkanı olacağı fısıldanacak kulağımıza
Bilginize, böylesi süreçlerde
Adayımız resimdeki yumurta çocuk bile olabilir.
Bir güzel sunum kafidir belki de;
Örneğin
Genç yaşta "ülke tarımına katkı sunamaz" dediler sundu.
“Banka mı kuracak hadi canım” dediler kurdu.
“Kimseyi dolandıramaz” dediler dolandırdı.
Şimdi “ülkeye dönemez” diyorlar…
Bir başarı hikayesidir haddi zatında.
Nereden bakarsan, oradan görürsün.
Nereden yakalarsan oradan tutarsın.
Hikayelere karnımız doymadıysa şayet, üç beş yazı, birkaç şık sloganın esiri olarak gideceğiz sandık başına.
Kabul ediyorsanız sıkıntı yok.
Ama yarın yenilen kazığa hep birlikte hayıflanmak da var.
Yatın kalkın, çocuğunuzun yüzüne bakın.
Nasıl bir şehir istiyorsanız, onlara öyle bir şehir bırakmanın hesabını yaparak o sandığın başına gidin.
Daha çok var biliyorum o ulvi buluşmaya
ama yine de şimdiden düşünün derim ben.