Çakırözer: Seçime doğru basın sindirilmek isteniyor

2018 yılını basının kara yılı olarak değerlendiren CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer Meclis’te düzenlediği basın toplantısında tutuklu gazetecilerden, kağıt krizine, basın ve ifade özgürlüğünden, baskı ve tehditlere Türkiye’de gazetecilerin 2018 yılını değerlendirdi.

CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer gazete ve gazetecilerin 2018 basın özgürlüğü raporunu hazırladı.

-142 gazeteci tutuklu-

2018 sonu itibariyle Türkiye’de 142 gazetecinin tutuklu bulunduğuna dikkat çeken Çakırözer, “Bunlardan biri de Parti Meclisi Üyemiz Eren Erdem. Gizli Tanık ifadesiyle tam 6 aydır tutuklu. FETÖ’cülerin gerçek yüzünü yıllar önce ortaya Erdem şimdi FETÖ’ye yardım suçundan tutuklu. OHAL ilanından bu yana 516, sadece bu yıl içinde 118 gazeteci gözaltına alındı. 2018 yılında 105 gazeteci hakim karşısına çıktı. Gazeteciler ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, hapis cezaları ile birlikte adli para ve tazminat cezaları istemiyle yargılandı ya da yargılanmakta. Bunlardan 80’ine mahkumiyet kararı verildi. Gazetecilere toplamda 430 yıl hapis cezası ve yüzbinlerce liralık tazminat cezaları verildi” dedi.

-Türkiye “özgür değil” kategorisinde-

Türkiye’nin uluslararası arenada basın ve ifade özgürlüğünün en çok kısıtlandığı ülkeler arasında sayıldığına dikkat çeken Çakırözer, “Türkiye’deki basın özgürlüğüne baskı ve kısıtlamalar daimi üyesi olduğumuz NATO’da dahi eleştirilir hale geldi. Freedom House 2018 Dünya Özgürlükler Raporuna göre Türkiye “özgür değil” kategorisinde. Türkiye tutuklu gazeteci sayısı açısından üçüncü sırada” dedi.

Tutuklu gazetecilerden, milyon liralık davalara, kağıt krizine, kapanan gazete ve televizyonlara Çakırözer’in 2018 basın ve ifade özgürlüğü raporu şöyle:

-Tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor –

Aralarında Cumhurbaşkanı ve bakanlarının da olduğu birçok yetkili basın kuruluşları ve gazetecileri rahatlıkla tehdit edebilmekte, hatta hedef göstermekte ve yargıya ve RTÜK’e basın kuruluşları ve gazeteciler hakkında dava talimatı verebilmektedir.  Türkiye’nin kritik bir yerel seçime girdiği bu dönemeçte Cumhurbaşkanlığı ve diğer iktidar yetkililerinin hedef gösterilmesi ile davalar açılmakta, cezalar verilmektedir.  Halk TV ve Fox TV’ye Cumhurbaşkanlığının talebiyle RTÜK tarafından kesilen cezalar tamamen basın özgürlüğünü yok edici, halkın haber alma hakkını engelleyici niteliktedir. Fox TV’ye getirilen 3 gün ana haber yasağı ve 1 milyon liralık para cezası ile Halk TV’de Uğur Dündar’ın Halk Arenası’na getirilen yasaklar seçim öncesinde halkın gerçekleri öğrenmesinin engellenmesine yönelik adımlardır.

-Yüzlerce gazetecinin sarı basın kartı iptal edilebilir-

Gazetecileri bekleyen bir başka tehlike ise haklarında açılan davalarda hüküm kesinleştiğinde mesleklerini yapmaları için gerekli sarı basın kartlarının iptal edilebilecek olması. 14 Aralık 2018 tarihinde yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliği ile basın özgürlüğüne bir darbe daha vurulmuş oldu.

-İnternet haberciliği de yasaklı-

Freedom House 2018 İnternet Özgürlüğü Raporu’na göre Türkiye, Çin, Rusya, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle birlikte “özgür olmayan” kategorisinde yer aldı. 2018 yılının ilk 11 ayında 672 içerik, dergi, gazete, haber hakkında erişim engeli kararı verilmiştir.

-4 bin gazeteci işsiz-

Bugün medyanın büyük çoğunluğu iktidarın kontrolünde. Medyada tekelleşme, el değiştirmeler ve ekonomik baskılar gazetecileri işsiz bırakıyor. Türkiye’de darbe girişiminden sonra 170’e yakın gazete, dergi, radyo, TV Kanalı kapatıldı. Kapatılan kurumlarla birlikte 3230 gazeteci işinden oldu.  Anka Ajansı, Habertürk Gazetesi, Vatan Gazetesinin kapatılması, RTÜK tarafından pek çok radyo ve televizyonun lisansının iptal edilmesi ve Basın İlan Kurumu tarafından asgari kadroların düşürülmesi kararı sonrasında en az 700 gazeteci işsiz kaldı.

-Basına tehdit ve şiddete ceza yok-

Basın Kuruluşları ve gazetecilere yönelik her türlü engelleme, tehdit ve saldırının cezasız, yaptırımsız kalması kaygı vericidir. FOX TV önüne çelenk bırakan gruplar şiddet ve tehdit içerikli ifadelerini rahatlıkla kullanabiliyor. Bakanlar soru soran gazetecileri tokatlayabilmekte, sözlü olarak tehdit edebilmekte ve keyfi akreditasyon uygulayabilmekte. Son olarak Tarım Bakanı 300 Tır etin Türkiye’ye ihalesiz sokulduğunu sormak isteyen muhabiri ‘maskaralık’ yapmakla suçlayarak engelledi.

-Gazeteciler artık kendini sansürlüyor-

Gazetecilere verilen yüksek hapis ve tazminat cezaları, uzun süreli haksız hukuksuz tutuklamalar, gazetecilik faaliyetleri hakkında açılan soruşturma ve kovuşturmalar gazetecilerde endişesi yaratmakta ve özgürce haber üretmelerini engellemekte, otosansüre neden olmakta.

-Özelleştirmenin bedeli kağıt krizi-

Türkiye’de ekonomik baskılar da basın özgürlüğünü tehdit eden başka bir unsur. AKP hükûmetleri döneminde yapılan özelleştirmeler sonucunda Türkiye üreticisi olduğu birçok konuda ithalatçı hâle geldi. SEKA'nın özelleştirilmesinin sonucunu bugün kâğıt krizi olarak hep birlikte yaşıyoruz.

-Eleştiriye karşı ilan ambargosu-

Gazetelerin yayın hayatını etkileyen bir başka konu ise ilan gelirlerindeki azalma. Kamu ve onun etkisindeki özel sektör reklamları, yayınların izlenme ve okunma oranlarına göre değil, iktidara yakınlığıyla doğru orantılı olarak vermekte.

-Dağıtım tekelleşti-

Dağıtım işi, sadece gazetenin bayiye iletilmesini sağlayan teknik bir mesele değil doğrudan basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını ilgilendiren bir konu.Kasım ayı sonunda dağıtım işini on yılardır yapan iki firmadan birinin kapatılmasıyla gazete ve dergilerin dağıtım işi alternatifsiz olarak tek şirkete kaldı. YAYSAT’ta çalışan 324 kişi de işsiz kaldı.

Haberler