Olmasını istediğimiz, canı gönülden dilediğimiz bir temenni “İyiler mutlaka kazanır…”
Sorgusuz sualsiz kendimizi yerleştirip, sonunda zaferin bize gelmesini beklediğimiz cephe…
Kötü; keskin hatları ile belirlenmiş itici bir insanlık haritası, ben orada gezinmiyorum diyenlerin adımladıkları bir coğrafya…
Kimse bilerek, isteyerek o alana konut kurmaz elbette.
Beceriksizliği, çirkinliği, hainliği içine doldurduğumuz geniş bir çuval anlayacağınız…
***
Rahmetli Erol Taş kötü olduğu için hafızalarda yer edinmiyor örneğin.
Rolün hakkını verilmesi gerektiğini düşünen seyirci, sinemanın en kötüsünü, en iyi kötü oyuncu plaketi ile yerleştirmiyorlar mı hafızalarına.
Günümüz bebek yüzlü, acıya, mutluluğa aynı yüz ifadesi ile karşılık veren kötü oyuncuları hatırlayın.
***
İyilerin ve kötülerin üzerinde birleşemediği bir isim. Bir nevi arafta kalmış, farklı ağızlardan bir kahraman, ya da bir diktatör olarak çıkan İngiliz Oliver Cromwell “Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz” diyerek, iyiyi bitmek bilmeyen bir mücadele alanı olarak tanımlıyor.
***
Hasılı kötü nettir, iyi muğlak…
Partinin tabelasında koskoca “İYİ” yazsa da fark etmiyor.
İYİ Parti İl Başkanı Ramis Tunca, çocuksu heyecanına yenik düşerek geçtiğimiz hafta gündemi işgal etti.
Kim bilir belki de “reklamın iyinin kötüsü olmaz” fikrindeydi.
Çocukta heyecan iyidir, siyasetçide fena.
***
Tabelasında “İYİ” yazan bir partinin, kötüden kaçmak isteyen insanlara gönderdiği davette, elçi olarak seçtiği insanda bu kadar kötü bir tercihte bulunması sizce de bir garabet değil mi?