Saadet Partisi'nde 2019 mahalli idareler seçimleri için hazırlıklar nasıl gidiyor?
Aday temayül çalışmalarımız devam ediyor. Temayül çalışmamızı Teşkilat Yönetim Sistemi (TEYSİS) üzerinden gerçekleştiriyoruz. Eskişehir’de teşkilatımıza kayıtlı üyeler kimi aday olarak görmek istediklerini şuanda TEYSİS üzerinden Ankara’ya bildirmiş durumdalar.
“Her seçim bizim için önemli ama bu seçim diğerlerinden çok daha farklı…”
Saadet Partisi olarak bu seçimleri çok önemli görüyoruz. Her seçim bizim için önemli ama bu seçim diğerlerinden çok daha farklı. Bunu net söylüyorum; AK Parti’nin 2019’daki yerel yönetimler seçiminde gösterebileceği bir başarı artık tek adam yönetiminin bütün kurumlarıyla Türkiye’de hayata geçmesi anlamına gelir. Hiçbirimiz kendimizi kandırmayalım. ‘Özgürlükler’, ‘insan hakları’, ‘hukuk’ diyorlar… Öyle bir şey yok. Sokağa çıkıp hükümetin uygulamaları hakkında bir şey söylediğinizde yargı direk ensenizde…
“AK Parti güç zehirlenmesi yaşıyor…”
Bu seçimlerde AK Parti’nin frenlenmesi lazım. Güç zehirlenmesi var. AK Parti bu gücü yerel seçimlerde de gösterirse artık hiçbirimizin gerçekleri söyleme imkanı olmaz. Geleceğimiz açısından önemli. Bu bizim AK Parti’ye koyacağımız mesafeyle ilgili değil. AK Parti’yi yönetenlerle ilgili değil. Bu tamamen güç zehirlenmesinin insanlarda yarattığı olumsuz tabloyla ilgili. Güç var, her şeyi kendinde zannediyor, her yaptığı şeyi doğru olarak kabul ediyor, hiçbir fikre önem vermiyor, istişare mekanizması yok, doğruyu söylediğiniz an sizi ret ediyor…
“1600 lira asgari ücret alan milyonlar o fakiri destekliyor…”
Türkiye iyi yönetilmiyor. Bunu laf olsun diye söylemiyoruz. Ülkenin en çok kar eden kuruluşları satıldı, arazilerimiz satıldı, ülke borç batağında… Türkiye’de tarım ve hayvancılık yok edildi. O yüzden dışa bağımlı hale geldik. Dışarıdan borç dahi bulamıyoruz. Medya organları elinde. Algı operasyonunda çok başarılılar. Sayın Cumhurbaşkanımız 74 bin lira maaş alıyor, kalkıp ‘Bu fakir bu görevde olduğu müddetçe…”diyor. 74 bin lira maaş alıyor, kendisini fakir olarak tanımlıyor. İşin en garip tarafı ise 1600 lira asgari ücret alan milyonlar ise o fakiri destekliyor.
“AK Parti içerisinde, AK Parti’nin icraatlarını kabul etmeyen yüzde 15’lik bir kesim var…”
AK Parti’nin tabanı sizin potansiyel tabanınız... AK Parti içerisinde hükümetin icraatlarından memnun olmayan bir kesimde var. Buna rağmen Saadet Partisi, Türkiye’de neden oy oranını artıramıyor?
Geldiğimiz noktada Türkiye’de, her kesim ‘Saadet Partisi Türkiye’yi en iyi şekilde yönetebiliri’ kabullenmiş durumda. Ama ‘siz gelemezsiniz’ diyor. Bu algıyı yıkamadık. Şuan AK Parti içerisinde, AK Parti’nin icraatlarını kabul etmeyen, yanlış olarak gören yüzde 15’lik bir kesim var. Alternatif arayışı içerisindeler ama alternatifi bulamıyor.
Biz hak ve adalet merkezli bir dünya kurulmasını istiyoruz. İnsanlarda da bu beklenti ve arayış var. Fakat AK Parti iktidarıyla birlikte insanlarının büyük kısmında ‘Eğer Tayyip Bey de yapamadıysa başkası da yapamaz…’ algısı var.
“AK Parti’nin politikalarının baştan beri yanlış olduğunu biliyorduk…”
Sözlerinizden şunu anlıyorum ‘muhafazakar kesim bir kişiyi en güçlü yere getirdi, şuan o da yapamıyor…’
Hangi şartlarda iktidara geldiğini eğer siz bilmezseniz bunu sonuçlarıyla değerlendirdiğinizde belki gerçekçi olarak öyle düşünebilirsiniz. Biz AK Parti’nin politikalarının baştan beri yanlış olduğunu biliyorduk. Bu yanlışın, ülkeyi bu hale getireceğini biliyorduk. Dolayısıyla biz insanlara diyoruz ki; ‘AK Parti elindeki gücü bu ülke için, bu coğrafya için kullanmadı…’ Neden güçlendiğini anlamak gerekiyor.
“Öğretilmiş bir çaresizlik var…”
Bu ülkenin önemli kazanımları vardı. Bu kazanımlarımız yerle bir edildi. Ama insanlar bunun farkında değil. Biz görülmeyen şeyleri bu ülke insanına anlatmaya çalışıyoruz. Engel konuluyor. Milletvekilimiz Cihangir İslam geçenlerde Ardeşen’e gitti. Belediye öncesinde salon verdi, sonrasında iptal etti. Cihangir İslam’ı orada konuşturmadı. İmkânımız yok. Sosyal medya üzerinden, sizin katkılarınızla anlatmaya çalışıyoruz… Vatandaş bir arayış içerisinde ama adres hususunda ‘bu CHP olmaz’ diyor… Saadet Partisi içinse ‘Bak kendisini Milli Görüş olarak tanımlayan bir iktidar var. Bunlar bile bu güce rağmen yapmadılarsa, bunlar hiç yapamaz’ diyor. Geleceğe yönelik bu bölge coğrafyasında, bu coğrafyada Müslümanların artık hiçbir şey yapamayacağını, ellerine güç geçse bile başarılı olamayacaklarının AK Parti eliyle bu ülke insanının kabulüdür bu. Öğretilmiş bir çaresizlik var.
“Ben 36 yıllık inşat mühendisiyim, bir Osmangazi Köprüsünü insanlarımıza anlatamadık…”
Vatandaşa ‘Yap-işlet-devret modelini biliyor musun’ diye soruyorum. ‘Bilmiyorum’ diyor. ‘Bu Osmangazi Köprüsü nasıl ihale edildi, bu Türkiye’ye maliyeti nedir’ biliyor musun.’ Bilmiyor. Vatandaş şunu biliyor; ‘ Türkiye’nin cebinden para çıkmıyor, birileri gelip bunu yapıyor, bu Türkiye’ye bir kazanımdır…’ Öyle bir şey yok. O köprü fizibilitesi yapılmadan ihale edilmiş, 1,5 milyar Dolar köprünün keşif bedeli… Bunu Türkiye’deki firmalarda yapabilirdi. Fakat dışarıdaki firmalar, konsorsiyum bir araya geldi bu işi aldılar…19 yıl yap-işlet-devret modeliyle bu işi yaptılar. Türkiye Cumhuriyeti ne garanti vermiş? Günde 40 bin araç geçme garantisi vermiş. Her geçmeyen araç içinde günde 30 Dolar taahhüt etmiş. Türkiye fizibiliteyi yapmamış. 2017 yılında günde ortalama 20 bin araç geçmiş. Dolayısıyla her geçmeyen 20 bin araç için günde 600 bin Dolar ödüyoruz. 19 yıl böyle devam ederse, ödeyeceğimiz para 8,5 milyar Dolar. Köprünün maliyeti ise 3,5 milyar Dolar.
“Eskişehir’e Saadet Partili belediyeler gelmediği sürece bu kent hak ettiği hizmeti alamaz…”
24 Haziran’da Saadet Parti ‘Millet İttifakı’ içerisinde yer aldı? Yerel seçimlerde de buna benzer bir işbirliği olur mu?
Saadet Partisi Genel Merkezi yerelde, yerelin şartları göz önüne alınarak böyle bir çalışmanın yapılabileceğini ifade etti. Ben Eskişehir’de, Eskişehir’in sorunlarını bilen bir kişi olarak; ‘Eskişehir’e Saadet Partili belediyeler gelmediği sürece bu kent hak ettiği hizmeti alamaz’ diyorum. Bu bir bakış açısı. Halk bizi seviyor, projelerimizi onaylıyor fakat bize destek vermiyor. Bu da bizim kaderimiz. Biz ‘Millet İttifakı’nda CHP ve İYİ Parti ile bir işbirliği yaptık. Bu bir seçim işbirliğiydi. Partimizin dünya görüşü ve ilklerinden asla vazgeçmedik. Sadece baraj engelini aşmak adına ‘sıfır baraj olsun’ diye partiler olarak bir araya geldik. Seçmen kendi partisine oy verdi.
“Salt olarak belediye meclis üyeliği kazanmak için mücadele etmeyiz…”
Eskişehir’de, partilerden bize gelen teklifler var. Büyükşehir’e gelebilecek meclis üyeliklerini vererek seçim işbirliği teklifinde bulunanlar oldu. Prensipte biz bunu kabul etmedik. Biz salt olarak belediye meclis üyeliği kazanmak için mücadele etmeyiz. Büyükşehir Meclisine üye göndermek yerine, bizim güçlü olduğumuz yerlerde, bizim adaylarımızı desteklerlerse buna hayır demeyiz. Parti önemli değil. Bu AK Parti’de olabilir…
“Bir bedel ödenecekse, bu bedeli ödemeye hazırız…”
Genel politikasını eleştirdiğiniz bir partiyle yerelde işbirliği yapmayı kabul eder misiniz?
Ederiz. Biz bulunduğumuz her yerde suyun akışına asla kapılmayız, suyun akışına yön veririz. Dolayısıyla biz 3 tane belediye başkanlığını Eskişehir’de bir şekilde kazandığımız an Eskişehir’in tümü Milli Görüş’ün belediyecilik anlayışı ile tanışacak. Bu anlayışla tanışmalarını sağlamak için bir bedel ödenecekse, bu bedeli ödemeye hazırız.
İddia ediyorum bize Eskişehir’de 2 yıl görev verilse, Eskişehir’de altyapı sorunu olmaz, trafik sorunu olmaz… Eskişehir bambaşka bir şehir olur. Planlama hususunda, şehirleşme hususunda…
“AK Parti bize ‘3 tane ilçede adayınızı destekliyorum, siz kazanın’ desin, biz hayır demeyiz…”
Biz bu seçimleri öğretilmiş çaresizliğin ortadan kaldırılması için bir fırsat olarak görüyoruz. Onun için çalışacağız. Türkiye genelinde bir ittifak söz konusu değil ama yerel de kendimizi ifade etmek ve kendimizi kanıtlamak açısından işbirliği yapmakta hiçbir beis görmüyoruz. Bu AK Parti’de olabilir, CHP’de olabilir. İnsanlar bizi CHP ile eşleştiriyorlar. Öyle değil. AK Parti bize ‘3 tane ilçede adayınızı destekliyorum, siz kazanın’ desin, biz hayır demeyiz. Neticede bizim prensiplerimiz var. Biz o prensiplerin dışına da çıkılmamasını isteriz.
Tabanda Yılmaz Büyükerşen’e bir destek söz konusu mu?
(Gülüyor…) Kolay bir soru değil. Biz her seçimde, seçime ibadet anlayışı ile çalışan bir partiyiz. Bizim tabanımızın kendi partisinden başka bir partiye oy verme ihtimali hiç olmadı. 24 Haziran seçimlerinde şöyle bir farklılık oldu. ‘Millet İttifakı’nda tabanımızın bir kısmı bu ittifakı kabul etmedi, AK Parti’ye oy verdi. Fakat bunun dışında bizim seçmen profilimiz değişti. Başka insanlar da bize oy verdiler. Saadet Partisi olarak adayları önemsiyoruz, adayların dünya görüşünü önemsiyoruz. Tabanımızda şahıslar üzerine bir çalışma yapmadık. Ama AK Parti geldiğinde Eskişehir’de nasıl bir yönetim anlayışı ortaya koyar biz bunu sorgularız.
Şehir olarak biz mutlu değiliz. Kentsel gelişme, imar çarpı mutluluktur. İmar fiziki gelişmeyi, mutluluk sosyal gelişmeyi ifade eder. Böyle bir fiziki gelişme arzu ettiğimiz gibi değil. Sosyal gelişme zaten yok. Biz meseleye bu noktadan bakıyoruz.
“AK Parti İl Başkanı Eskişehir halkının gözüne baka baka gerçeği ifade etmedi”
Eskişehir’de bahsettiğiniz sorunların çözülememesinde sizce iktidar partisi temsilcilerinin bir etkisi var mı?
Tabiki var. Eskişehir’de12 mahallede 585 dönüm riskli alan var. Öbür tarafta Gündoğdu Mahallesi’nde 285 dönüm… Geçtiğimiz günlerde AK Parti’nin İl Başkanı televizyona çıktı, Eskişehir halkının gözüne baka baka gerçeği ifade etmedi. Dedi ki; ‘Danıştay yürütmeyi durdurma kararı aldı.’ Evet doğru. Danıştay, Hamamyolu Caddesi’nde beyaz eşya satan bir firma var. Bu firma, 2013 yılında Resmi Gazete’de 585 dönüm riskli alan ilan edilince 30 günlük itiraz süresi içinde gidip itiraz ediyor. İtirazını Danıştay karara bağlıyor, yürütmeyi durduruyor. Sadece onun adına, o parselle ilgili. Diğerleri içinse itiraz etmedikleri için de hüküm aleyhlerine kesinleşiyor. Bunu söylemiyor. Ve bir adım daha ileriye gidiyor, diyor ki; ‘Burada yanlış zemin etütleri yapıldı, bu iş Danıştay’dan döndü…’ Peki kardeşim Çevre Şehircilik Bakanlığı onay makamı değil mi? Buradaki zemin değerlerini, buranın çalışmalarını onaylayan kurum neresi? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Kimin Bakanlığı? Sizin bakanlığınız. Bunu söylemiyor.
“Madem doğru etütler yapılmadı neden KHK ile riskli alandan çıkarmadınız?”
Gündoğdu’da bir kişi itiraz etti o zaman. Bir kişi açısından karar verildi. Şimdi bütün bunlar dursun. Peki, buradan bir soru soruyorum; “Madem 585 dönümlük yer doğru etütler yapılmadan yanlış bir proje üretildi, dolayısıyla afet riskli alan ilan edildi. Cumhurbaşkanı Kanun Hükmünde Kararname ile burayı riskli alandan çıkarabilirdi. Niye yapmıyorsunuz?”
“Eskişehir kaybediyor, kimsenin buna hakkı yok…”
Büyükşehir’in, Gündoğdu ile ilgili yaptığı dönüşüm projeleri komisyonda bekletiliyor. Projeler AK Partililerin çoğunlukta olduğu Büyükşehir Meclisi’ne getirilmiyor. Niye getirilmiyor? Söyleyeyim. ‘Bu projeleri kim gerçekleştirirse Büyükşehir Belediye Başkanlığını da o kazanır’ diyorlar. Kim kaybediyor? Eskişehir kaybediyor. Kimsenin buna hakkı yok.
Saadet Partisi yerel seçimlere hangi sloganla girecek? Projeleriniz nedir?
Sloganımız; ‘Eskişehir’in geleceği için çare var: Saadet Partisi.’ Ulaşım, trafik, altyapıyla ilgili projelerimiz var.