-Allah rızası için 3 gün kalın-
Eskişehir’de belediyecilik anlamında çözülmesi gereken birçok sorun olduğunu savunan Avcı, sorunlar üzerinden Büyükerşen’e yüklendi. Avcı, “Problem var. Şehir işlemiyor. Şehrin temel ihtiyaçları karşılanmıyor. Şehirde çöpler toplanmıyor, sokaklar problemli. İmar problemleri diz boyu. Trafik öyle… Ama buna karşılık ne yapıyoruz? İki de bir, bir yabancı elçiyi buraya davet edip ‘aman Eskişehir’i gördüm, ayıldım, bayıldım, çok fena oldum, nerede bizde böyle şehirler…’ veya sağdan soldan bir takım heyetleri çağırıp ‘Eskişehir’e geldik nefes aldık…’ İyi, güzel de kardeşim bu bir gün de söylenecek laf değil. Allah rızası için üç gün kalın. Şu mahalleri bir dolaşın, oradaki insanlarla da bir konuşun. Altyapımızda ciddi sorunlar var. Bunları adam gibi konuşabiliriz, tartışabiliriz. Yapılması, yapılmaması, zamanlaması, kim neyin ne kadarını yapacak, kim neyin ucundan tutacak, kim tutmuyor, bizim sorumluğumuz varsa onları konuşalım. Bunları konuşmak yerine cambaza bak hikâyeleri ile…Ben Eskişehir’in böyle şeyleri satın alacağını, böyle şeylerle tavır belirleyeceğini zannetmiyorum” dedi.
-20 senede Türkiye’de 3 tane cumhurbaşkanı değişti-
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için hazırlanan ‘Cumhuriyetin Yılmaz Bekçileriyiz’ konulu afiş üzerinden Büyükerşen’e yüklenen Avcı, “ Eskişehir’de, ‘Cumhuriyetin Yılmaz Bekçileriyiz’ diye değil de su meselesini veya trafik meselesini ‘ben şöyle halledeceğim’ diye bir proje olsa, bizde desek ki hayır o proje olmaz, böyle olur diye karşısına proje koysak, projeleri konuşsak… Veya o projelerle bir mahcup olsak. ‘Helal olsun tamam bak oldu’ desek. 20 sene…20 senede Türkiye’de 3 tane cumhurbaşkanı değişti. 4 tane başbakan değişti. 20 sene içerisinde Türkiye 3 tane cumhurbaşkanı, 4 tane başbakan gördü, şu kadar seçim, şu kadar belediye başkanı gördü… Ankara o günlerden bugünlere geldi, İstanbul o günlerden bugünlere geldi biz hala niye aynı yerdeyiz kardeşim.
-Aday adaylığı portesi çizmek istemem-
İsmi AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayları arasında geçen Avcı, “Önce bir çekince koyalım. Ben gerek bundan önce söylediklerim, gerek şimdi söyleyeceklerim bir büyükşehir belediye başkan aday adayı konuşması gibi algılanmasını istemem. Çünkü böyle bir şey söz konusu değil. AK Parti’de hangi göreve kimin nasıl aday gösterileceğinin kuralları vardır. O kurallar bugün de işler. Dolayısıyla bugün itibarı ile aday adaylığı portesi çizmek istemem” ifadelerini kullandı.
- ‘İstikrar’ diyorlar ama istikrar patinaja dönüşüyor-
Avcı, açıklamasının devamında şunları kaydetti: Bazı yerlerde keşke belediyeler yapsın diyeceğimiz işler var. Onları da Türk Dünyası Vakfı olarak bizler yaptık. İnşallah önümüzdeki dönemde her kim belediye başkanı olursa olsun, AK Parti için söylüyorum. Gerek Büyükşehir’de, gerek Odunpazarı’nda, gerek Tepebaşı’nda başkanlarımızı göreceksiniz Eskişehir’de… Bugün ki büyükşehir kadrolarının yorulduğunu kendileri de görüyorlardır. Bir tazelenmeye ihtiyaç var… Ben meseleyi biraz bu yorgunluklara da bağlıyorum işin aslı. AK Parti durduk yere 3 dönem kuralını getirmedi… Siz bir yerde belediye başkanı yapıyorsanız arkanızda bir kadro oluşur. AK Parti 12-13 senede 4 tane başbakan çıkardı. Demek ki tek adamla olmaz bu işler. Hiç mi memlekette CHP için söyleyeyim genel başkanlık yapacak başka adam yok, belediye başkanlığı yapacak adam yok da… Aynı isimler etrafından macera yaşamak zorunda mıyız? O Cumhuriyet Partisinin kendi bileceği. İstikrar diyorlar ama istikrar patinaja dönüşüyor.
-Seçmen yerelde, yerel lidere bakıyor-
AK Parti İl Başkanlığı ve AK Parti Genel Başkanlığı tarafından yapılan tespitler. Bundan önceki seçimlerde zamanlama bakımından doğru gecikmeler söz konusu. Türkiye genelinde esen rüzgar burada bu adayla bize kazandırır yanılsaması doğurmuş o dönemlerde. Siz Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın karizmasından yararlanmışsınızdır ama yerel de yerel lidere bakabiliyor insanlar. O bakımdan Numan Kurtulmuş’un yaptığı konuşmasında kimse Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması altında bir şey yapmasın derken bunu demek istedi.
-Kendi tabanı konuşurken dikkatli olmalı-
Cumhurbaşkanlık seçiminde alınan oy AK Partiyi bir rehavete götürmeyecek. Herhangi bir partinin ildeki bir üst düzey yetkilisin kendi tabanı konusunda konuşurken çok dikkatli olmasında fayda var. Genel seçimlerde parti aidiyeti öndedir. Parti aidiyetinin çok öne çıktığı seçimlerde bile bazı liste tercihleri seçimlere yansıdı. Dolayısıyla yerel seçimlerde herkes kendi adaylarını çıkaracak ama matematik diye bir şey var. Kim bana daha iyi hizmet edecekse diye düşünülür. Eskişehir’de çok temel sorunlar var. Sloganlarla bu iş olmaz. Trafik sorununu nasıl çözeceksin kardeşim. Şimdi böyle bir şehir çözümü de var. Biz 31 Mart’tan sonra çözeceğiz inşallah.
-Bir nezaket ziyareti beklerdim-
Merkez hükümetten yana bir belediye olursa işimiz çözülür diye bir genelleme var. Aziz Kocaoğlu bana Milli Eğitim bakanıyken de geldi, Kültür Turizm Bakanı olarak da geldi. Projeleri ile geldi. Benim Aziz Kocaoğlu ile olan tanışıklığım burada olmadı. Ben bekledim mesela en azından bir nezaket ziyareti. Biz burada bir sürü ortak proje yapabiliriz. İlla aynı partiden olmak gerekmez. Eskişehir’in ciddi bir zihniyet değişimine ihtiyacı var. O zihniyet bariyerlerinin aşılması. 1930’dan kalmış şeylerle insanları gıdıklayarak bu işler olmaz. Bizim reel sorunumuz var. İmar sorunu var adamın. Bunun ‘cumhuriyetin yılmaz bekçisi’ olmakla ne alakası var.
-İş bu noktaya geldiyse tuz kokmuş demektir-
Mahalleye gidip önümüzdeki dönem bize oy vermezseniz buraya su gelmez dediniz mi demediniz mi? Şimdi Millet Bahçesi yapılıyor. Orada stada bakan spor malzemesi satan bir esnaf geçenlerde aradı; ‘Bu stadı yıktırıyorsunuz, buradan acayip toz çıkıyor. Büyükşehir ve Odunpazarı Belediyesi’ne müracaat ettim. Burayı ıslatın’ diye. ‘Ne oldu’ dedim. ‘Büyükşehir’den dönüş olmadı’ dedi. ‘Odunpazarı’na gittim, bana dediler ki orayı Nabi Hoca yaptırıyor, o ıslatsın’ demişler. İş bu noktaya geldiyse tuz kokmuş demektir. Tepebaşının borçları ne kadar biliyor musunuz? Şuan da 210 milyon bir belediyenin yıllık bütçesinden fazla borcu olur mu? Dolayısıyla bize şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir bir belediyecilik anlayışı lazım.
Yani sorun belediye başkanlarının kişiliğini aşan bir şey büyükşehri yöneten kadrolar derken oradaki yorgunluk bezginlik kişilerin ötesinde, ekipler yorgun.