CHP’li Çakırözer, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Medeni Kanunun yürürlüğe girişinden 92 yıl sonra Türkiye’de kadına yönelik şiddetin ve erken yaşta evliliklerin arttığını, kadınların okullaşma ve istihdam oranlarının azaldığını, kadınların güvencesiz bir hayata mahkum edildiğini belirtti.Çakırözer, temel eğitim müfredatında da eşitlik ve kadın hakları konularının kitaplardan çıkarıldığını, Medeni Kanunun yerine, İslam Hukukuna vurgu yapan ifadelerin her geçen yıl müfredatta artış gösterdiğine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
- KADIN – ERKEK EŞİTLİĞİ DEMOKRASİ MESELESİ
“Kadın-erkek eşitliğinin her şeyden önce bir demokrasi meselesi. Medeni Kanun ile kadın- erkek eşitliği konusunda çok önemli haklar getirildi. Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı. Evlilikte resmi nikâh zorunluluğu getirildi. Erkekler için tek eşle evlilik esası getirildi. Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı. Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit hale getirildi. Medeni Kanunun bir sonucu olarak kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde, 1933 yılında muhtarlık seçimlerinde,1934 yılında milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı sağlandı. Laik Cumhuriyeti savunan herkesin Medeni Kanuna sahip çıkması gerekir.”
KADINA ŞİDDET YÜZDE 392 ARTTI
Medeni Kanunun kabulünden 92 yıl sonra Türkiye’nin eşitlik ve kadın hakları konusunda geriye gittiğini belirten Çakırözer,Dünya Ekonomik Forumu Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, Türkiye'nin cinsiyet eşitliğinde 144 ülke arasında 131'inci sırada olduğunu belirtti.
AKP iktidarının 16 yıldır uyguladığı politikalar ile kadınları güvencesiz, ağır, geleceksiz ve neredeyse sosyal haklarını dahi kullanamaz bir hayata mahkum ettiğini söyleyen Çakırözer, “Son 14 yılda kadına yönelik şiddet 4 kat, yüzde 392 artmış, genç kadın işsizliği yüzde 23’e yükselmiş, kadınların istihdama katılımı ise yüzde 29-31 ile sınırlı kalmıştır. Eğitimde ise kadınların net okullaşma oranları açık öğretim hariç tüm düzeylerde erkeklerin gerisinde kalırken, okulları terk etme oranları kız çocuklarında oldukça yüksektir. Erken yaşta evlilikler ise bu anlamda sorun olmaya devam etmektedir. Son 10 yılda 500 bin kız çocuğu evlendirilmiş, son 6 yılda 142 bin 298 kız çocuğu da erken yaşta doğum yapmıştır” dedi.
100 GÜNLÜK PLANDA SOMUT ADIMLAR YOK
AKP’nin 16 yıllık iktidarında kadınların ekonomik ve toplumsal hayatta sınırlı yer almaları sonucunu doğuran anlayışının tek adam yönetiminde de aynen devam ettiğini vurgulayan Çakırözer, “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan 100 Günlük Eylem Planında da kadın haklarına, kadın istihdamına, kadın cinayetlerinin önlenmesine, kız çocuklarının eğitimine ilişkin hiçbir somut adım bulunmamaktadır” dedi.
MÜFREDATTAN KADIN KALDIRILDI:
Çakırözer, müfredat ve ders kitaplarında da eşitlik ve kadın hakları konusunda geriye gidildiğini belirterek, bazı ders kitaplarındaki metin ve görsellerde, kadınların ayrımcılığa maruz kaldığını, çalışma hayatından ziyade evde gösterildiğini, ev kadını ve anne olarak tasvir edildiğini söyledi.
- KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ DERS KİTAPLARINDA YOK SAYILDI
Çakırözer, Karşılaştırmalı Eğitim Derneği’nin hazırladığı rapordan örnekler vererek, şunları söyledi:
“Yenilenen ders kitaplarında kadınların görünürlüğü azaltılmıştır. Türkçe, Tarih, Sosyal Bilgiler ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında metinlerin ve görsellerin kadın-erkek eşitliğini yok sayan bir biçimde, kadınları sadece geleneksel rollerin uzantısı olarak ev kadını ve anne olarak tariflediği göze çarpmaktadır. Bu durum evrensel değerlere, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere toplumsal cinsiyet ve eşitlik ilkeleri açısından aykırılıklar oluşturmaktadır.
- TARİH HEP ERKEKLERİN GÖZÜNDEN
9. sınıf tarih kitabında ‘Türklerde Tarih Yazıcılığı’ başlığı altında ele alınan kadınların tarih yazıcılığındaki rolü üzerine iki paragraf, 2017 yılında tamamen kaldırılmıştır. Ayrıca tarih yazımına ayrılmış bölümde beş görselden üçünde kadın figürlerine yer verilirken, 2017 yılından sonra ders kitaplarında yer alan 6 görsel tamamen erkek figürleri içermektedir. Siyasi otorite ve güç sahibi pozisyonlarında kadınların temsil edildiği bölümler tarih kitaplarından çıkarılmıştır. 2016 yılında ders kitaplarında yer alan ve kadınlara özel olarak ayrılmış tek başlık olan ‘Türk toplumunda kadının yeri’ ise ilerleyen yıllarda tamamen kaldırılmıştır.
- MEDENİ KANUNA, DEĞİL İSLAM HUKUKUNA VURGU
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitaplarında evlenmeden, boşanmaya, mirasa, borçlanmaya ve mülkiyete dair konularda modern hukukun yerine İslam Hukukun referans alan ifadeler yer almakta. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini özendirecek biçimde evlilikte kızların velisinin söz sahibi olması, buluğ çağına erişen herkesin evlenebileceği ifadeleri ise kaygı vericidir.
- KADINLAR YOKSULLUK VE ERKEK EGEMEN ŞİDDETE MAHKUM
Yine ders kitaplarında kadınlara verilen nafakanın belli bir süre ile sınırlı tutulmasının İslam Hukukundaki yerine de atıf yapılmakta. Bu yaklaşımın ceza kanunlarında yerini bulması, kadınları yoksulluğa ve erkek egemen şiddete mahkum edecektir. Yine ders kitaplarında Medeni Kanuna aykırı olarak “talal ile (Boş ol diyerek) boşanma hakkını mahkemelere başvurmaksızın erkeğe verilmesi” uygulamasının öne çıkarılması, medeni kanunla sağlanan haklar açısından kaygı vericidir.”
KADINLAR HER ALANINDA EŞİT OLMALI
Medeni Kanunun yürürlüğe girişinin 92. Yılında Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kadınların hayatın her alanında eşit koşullarda yer almasını, hatta tam eşitlik sağlanarak pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasını savunduklarının altını çizen Çakırözer, “Medeni Kanunun yürürlüğe girişinin 92. yılında Büyük Önder Atatürk ve Cumhuriyetin kurucularını minnetle anıyoruz. Bizler CHP olarak, kadınların hayatın her alanında eşit koşullarda yer almasını hatta tam eşitlik sağlanarak pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasını savunuyoruz” diye konuştu.
Çakırözer, partisinin taleplerini şu şekilde sıraladı:
- Müfredat ve ders kitapları kadın-erkek eşitliği yönünden incelenmeli ve cinsiyet eşitliğine uygunluğunun denetimi yapılmalı.
- Kadınlara yönelik ayrımcılık içeren ifadeler müfredat ve ders kitaplarından çıkarılmalı.
- Eşitliği koruyarak ayrımcılıkla mücadele edilmeli.
- İstanbul Sözleşmesinin bir gereği olarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimin tüm kademelerinde zorunlu ders olarak yer almalı.