İlk dönemde kenti tanımaya çalışan bir Emine Nur Günay görürken, ikinci dönemde teşkilata şekil vermeye çalışan bir Günay görüyoruz. Siz, kendinizle ilgili böyle bir değişim yaşandığını düşünüyor musunuz?
Kendimde böyle bir değişim belki yansıma olarak öyle algılanıyor ama ilk günden beri öyleyim. Ben uyumlu çalışmayı seven, bunu samimiyetle söylüyorum. Teşkilatla birlikte çalışmayı arzu eden bir milletvekili olarak seçildim. Ama çeşitli nedenlerle şehirdeki bir takım dinamikler tabi her zaman buna elvermedi. Ama önemli değil. Benim hedefim vardır. Yanımda kim olursa olsun, tek başıma da olsam ben hedefimi yapmak için çalışırım. Ben proje bazlı çalışan bir insanım. Akademisyen kökenli olduğum için hep bir projeyi alıp koordinatörlüğünü de ben yaptığım için baştan sona götüren ve bu deneyime sahip bir insanım. Dolayısıyla ben şehrin her sorununu veya başlattığım her yeni projeyi bu şekilde gördüm. Teşkilatımız destek vermiştir, vermemiştir bazı konularda… Tabi o onların kararıdır. 24 Haziran öncesi Nabi Bey’le, bakanımızla biz gece gündüz çalıştık. 4 vekil çıkarmak üzere çalıştık. Ben Eskişehir’de belli bir ivmeyi, rüzgârı yakaladığımıza inanıyorum. Bu arada bir yönetim değişikliği oldu. Bu yönetim değişikliğinde de istişare ile bir takım kararlar verildi. Ben geçmiş dönemde görev yapan tüm yöneticilerimize, il başkanlarımıza teşekkür ediyorum. Ama bazen bayrak değişimi de gerekiyor. Bizler hiçbir zaman bu görevleri alıp ilelebet yapmayacağız. Bende bir süre sonra bayrağı başkalarına devredeceğiz. Dolayısıyla önemli olan içinde olduğunuz süre içerisinde o makama layık olarak çalışabilmek. Şuanda onu yapıyoruz. Teşkilatla da uyum içinde çalışıyoruz.
“YALNIZ BIRAKILDIĞIMI HİSSSETİM”
Konuşmanızda dikkatimi çekti. Eskişehir’de, ilk dönemizde teşkilatınız sizi yalnız bıraktı mı? Destek göremediğinizi hissettiniz mi?
Bazen hissettim. Özellikle 2017 yılında… Tabi bunun çeşitli nedenleri vardı. Ama 2017’nin özellikle Eylül’ünden sonra bunu hissettim. Bunu da açıklıkla söylüyorum. Kendilerine defalarca söylediğim için. Çok açık konuştuğum için. Onlara söylemeyip de şuan sizinle paylaşmazdım.
“YENİ YÖNETİM İSTİŞARE SONUCU OLUŞTU”
Yeni yönetim kurulu listesinde Harun Karacan’a yakın olan isimlerin tasfiye edildiği, listedeki isimlerin size ve Nabi Avcı’ya yakın isimlerden oluştuğu iddia ediliyor. Bu iddialar doğru mu?
İstişare ile yaptık. İl başkanlığı düşünen arkadaşlarımız vardı. Bu bir istişare sürecidir. En sonunda bu şekilde gelişti. Tabi Genel Merkezimizin ve Cumhurbaşkanımızın takdiri. Bize de her konuda zaman zaman fikir soruluyor. Dolayısıyla böyle bir yeni yapılanmayı şehir olarak şuanda yaşıyoruz.
“DİYALOĞU KESEN TARAF BİZ DEĞİLİZ”
Harun Karacan ile aranızda bir sorun var mı?
Sorun demeyelim ama bir problem var herhalde diye düşünüyorum. (Gülüyor) Biz daima Nabi Bey ile il başkanımızla o zaman Dündar Bey’di, Harun Bey ile uyum içinde çalışmaya gayret ettik. Sonuçta yeni seçilmiş bir ekip vardı. İl Başkanıyla birlikte biz her hafta, her hafta olmasa bile iki haftada bir ‘şehrin sorunları nedir, neler yapabiliriz, hep birlikte çözüm üretelim’ amacıyla bir toplantı serisi başlattık. İki, üç toplantı yaptık. Üçüncü toplantıdan sonra Harun Bey gelmedi. Şehirle ilgili bir karar vermek durumundasınız… Davet edilip gelmeyince kararlar verilmeye başlandı. Böyle bir ayrışma oldu sanki. Hepimizin farklı tercihleri olabilir. Hiçbirimizin aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz. Ama sonuçta belli bir noktada uzlaşabiliriz. Bu uzlaşma kültürünün olması lazım. Dolayısıyla böyle bir süreç geçirdik. Bu ayrışma gittikçe daha keskinleşti. Diyaloğu kesen taraf biz değiliz.
“BENDE BİR YIL MKYK ÜYELİĞİ YAPTIM; HİÇ ŞEHİRDE BÖYLE BİR HAVA ESTİRDİM Mİ?”
Bu ayrışmanın asıl nedeni Harun Karacan’ın MYK’ya girmesi olabilir mi?
Hayır. Biz gurur duyarız. Bakanımız yıllardır bakanlık yaptı. Bizim için büyük bir gurur. Eskişehirli milletvekilimizin MKYK’da, MYK’da olması bizim için gururdur. Yeter ki bu tamamen şehir için kullanılsın, doğru kullanılsın, işbirliğiyle, uzlaşmayla her şey yapılsın. Bakanımız Nabi Bey, bunca sene bakanlık yaptı. ‘Ben bakanım’ deyip hiçbir zaman, benim dönemimde de bir konuda bile tek başına karar verdiğini zannetmiyorum. Hep danışır, toplantı yapılır, bir şekilde ortak kararlar alınır. Bu makamlar, mevkiler geçici. Önemli olan uzlaşma kültürü. Hep onu söylüyoruz. ‘Ben şu makamdayım’ deyip, tek başına karar alıp yapmak doğru değil. Bu hiçbir zaman, kimse tarafından onaylanmaz. Bende bir yıl MKYK üyeliği yaptım. Hiç şehirde böyle bir hava estirdim mi? ‘MKYK üyesiyim, ben bunu yaparım…’ Böyle bir şey olamaz zaten. Ben o dönemde ne yapıyorsam şuanda da onu yapıyorum. Bundan sonrada yapacağım. İster MKYK üyesi olayım, ister bakan olayım, ister başka bir pozisyonda olayım önemli değil. Ne yapıyorsak ona odaklanmamız gerekir diye düşünüyorum. Şehirde böyle bir algı oluştu, onu da anlamış değilim.
İLK GÜN NE DEDİYSEK, HAKLI ÇIKTIK
24 Haziran seçimlerinde AK Parti Eskişehir’de 4 vekil çıkarabilir miydi?
Cumhurbaşkanımızın bizden istediği şuydu; ‘Eskişehir’de artı bir vekil geldi bunu alın gelin...’ Şuna da güvendiğine inanıyorum; ‘il başkanıma güveniyorum, teşkilatına güveniyorum. 4’üncüyü kesin alacaklar.’ Bu hepimiz için ayrı bir sorumluluk. Biz bunun bilincindeydik. Çok düşük bir oy farkıyla 4’ü kaybettik. Ama ben ilk günden beri, ilk SKM toplantısında herkesin olduğu toplantıda söyledim. Biz sekiz, on tane simülasyon yaptık. ‘Şu, şu olduğu takdirde dört çok kolay çıkar’ dedik. Dediğimiz çıktı. İlk gün, ‘kaybedersek 1000 ya da 2000 oyla kaybedeceğiz’ dedim.
4’ÜNCÜ VEKİLİ ÇIKARABİLİRDİK, UYUMLU ÇALIŞILMADI
Sizin dediklerinizden hangisi yapılmadı?
Uyumlu çalışılmadı. Çok net söylüyorum. Biraz önce de söyledim, bunu bilerek kullandım. Nabi Bakanımız ve ben, 4 çıksın diye uğraştık. Ama ne yazık ki aynı desteği biz il yönetiminden ve SKM’den göremedik. Dolayısıyla kampanyayı tamamen ‘biz ne yapmamız gerekli’ üzerinden yürüttük. Başarılı da olduk. Bir rüzgar yakaladığımıza inanıyorum. 1080 oy MHP alacağına biz alsaydık 4’üncü vekil çıkıyordu. Olsun, ‘Cumhur İttifakı’ndayız. MHP’den de bir vekilimiz çıksın. Ama bizim de parti içinde kendimizi geriye doğru biraz sorgulamamız gerekiyor.
YEREL SEÇİMLER İÇİN GERÇEKTEN UMUTLUYUM
AK Parti’nin, 24 Haziran seçimlerinde Eskişehir’de aldığı oy oranı, yerel seçimler için sizi umutlandırdı mı?
Kesinlikle. Kampanya süresince çok fazla analizler ve simülasyonlar yaptım. Ben ekonomist olduğum için veri bazlı çalışıyorum. Sekiz, on simülasyon sonucuna göre bizim alabileceğimiz şeyler belliydi. Şimdi ilçe ve köy bazlı çalışmalar yapıyorum. Stratejik eylem planı hazırlıyorum şuanda. O çalışmalar devam edecek. Yerel seçimler için gerçekten umutluyum.
NABİ HOCAMIZ ŞEHRİMİZİN LİDERİ
Eskişehir kamuoyunda Nabi Hoca’nın ismi Büyükşehir Belediye Başkanlığı için anılıyor. Büyükşehir adayı gösterilir mi?
Kendisinin takdiri. Nabi Hocamız şehrimizin lideri. Şehirdeki liderimiz, öncümüz. Çok da iyi olur ama kendi kararı. Ben onun adına bir şey söylemeyeyim.
“YAPAMAYACAKLARIMIZI DÜRÜSTLÜKLE SÖYLÜYORUM”
‘Köy Köy Eskişehir Projesi’, bunu biraz açabilir miyiz?
26’ıncı dönemde ilçeler bazlı bir proje başlatmıştım. Eskişehir İlçeleri Yenilikçi Atılım Platformu (EİYAP)… O belli bir aşamaya geldi. İlçelerimizden ortaya çıkan markalarımız oldu. Bunların bir kısmı üretim ve ihracata da yöneldi. Birinci fazılı tamamladık. 27’inci dönemde de, şimdi, ‘Köy Köy Eskişehir’ diye yeni bir proje başlattım. Köy ziyaretlerimize başladık. Köylerimizi ziyaret ediyoruz, vatandaşlarımızın dile getirdiği konuları not alıyoruz ve hangilerini hangi aşamada yapabileceğimizi veya yapamayacağımızı bir konu varsa da onu o an çok açık sözlülükle söylüyoruz. Bütün bu ziyaretler sonrasında da konu başlıklarını belirleyerek ilgili bakanlarımıza anında gönderiyoruz.
“KÖYLÜLER YOL, SU, GÜBRE VE MAZOTTAKİ ARTIŞTAN ŞİKAYETÇİ”
Peki ziyaret ettiğiniz köylerde ortaya çıkan ortak sorunlar nelerdir? Vatandaş en çok neden şikayetçi?
Büyükşehir Belediye Yasası ile birlikte bizim hizmet alanımızın dışında olan konular var. Yol ve su gibi… Onun dışında bizim daha dikkate alacağımız bazı konularda var. Örneğin şu son dönemde gübre ve mazottaki fiyat artışı. Kur geçişkenliği nedeniyle buralarda daha da fazla artışlar yaşanacak. Bundan çok şikâyet var. Çok haklılar. Bunu biliyoruz. İthal girdiyle üretim yapan herkes bu kur etkisini yaşıyor. Bunun içinde Ankara’da şuanda ilgili bakanlıklarımız çalışmalar yapıyor.
“TÜRKİYE’DE EKONOMİK KRİZ YAŞANACAK HİÇBİR KOŞUL YOK”
Kurdaki artış demişken, bu artış devam edecek mi? 2018 için bir ekonomik kriz bekleniyor mu?
Hayır. Ekonomik kriz şuanda beklemiyoruz. Ekonomik parametrelere baktığımızda, Türkiye’de ekonomik kriz yaşanacak hiçbir koşul yok. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda bizim ekonomimiz çok daha iyi noktada. Biz buna ekonomik kriz değil, ekonomik savaş diyoruz. Cari açığımız kırılgan ve hassas durumda. Bunun içinde çalışmalar başladı. Bu biraz zaman alacak. Kur, evet oynak. Bu oynaklığın ekonomiye bir maliyeti var. Şuanda da o maliyeti milimize etmeye çalışıyoruz. Devam edecek mi? Bu bir süre daha dalgalanmalar devam edecek. Buna da hazırlıklıyız. Bu süreçten çok daha güçlü çıkacağımıza inanıyorum. Kriz, Çince biliyorsunuz ‘fırsat’ demektir. Bunu fırsata çevirmemiz gerektiğine inanıyorum.
“KUR 4,20’LER, 4,30’LARA KADAR DÜŞEBİLİR AMA 4 OLMAZ” DEDİM
24 Haziran seçimlerinden önce Eskişehir Ticaret Odası’na bir ziyaret gerçekleştirdiniz. Bu ziyaret esnasında, seçim sonrası dolar tahmini için 4’e ineceğini yönünde bir açıklamanız oldu mu?
Yanlış aksedilmiş. Görüşme sırasında bana spesifik olarak Ticaret Odası üyelerimizden ve yönetimde olan kişilerden ekonomiyle ilgili sorular geldi. ‘Kur düşer mi, 4’de iner mi’ diye… Bir kere ben prensip olarak hiçbir şekilde ‘kur şu olacak, faiz bu olacak’ demem, diyemem zaten. Bir sürü değişken var ve anlık değişiyor bunlar. Ama ben nereye gidebileceğini yorumlamak için tüm altyapıyı veririm. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci turda alınacak, yeni hükümet sistemi kurulacak, AK Parti çoğunluğuyla yine hükümetin icraatlarına devam edebileceğini, yeni sistemin artılarından bahsettim. Dolayısıyla bütün bunlar istikrar demektir. Siyasi istikrar, ekonomik istikrarı getirir. ‘Kur 4,20’ler, 4,30’lara kadar düşebilir ama 4 olmaz’ dedim.
“ESKİŞEHİR, TÜRKİYE’DEKİ DIŞ TİCARET FAZLASI VEREN NADİR İLLERİMİZDEN”
Ülke ekonomisinden kent ekonomisine gelecek olursak, Eskişehir ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eskişehir, Türkiye’deki dış ticaret fazlası veren nadir illerimizden. Bu çok çok önemli. Cari açık diyoruz, dış ticaret açığı diyoruz. Eskişehir dış ticaret fazlası veren bir şehir olduğuna göre ürettiğini ihraç ediyor ve ihraç ettiği malında bir artısı oluyor. İhracat yapısına baktığımızda Eskişehir’in en fazla ihracat oranı olan şey yüksek teknoloji ürünleri. Türkiye ortalamasının iki, üç katı. Eskişehir’de çok büyük bir potansiyel görüyorum. Ama bu potansiyelin yanında bazı sorunlar var. Ülke genelinde yaşandığı gibi. Kur oynaklığı nedeniyle girdilerin pahalanması üretime yansıyabilir.
“ESKİŞEHİR İÇİN O AYRIMCILIK ORTADAN KALKTI”
Peki, Eskişehir teşvik programlarından neden faydalanamıyor?
7 Haziran seçimleri öncesi bütün iş dünyası ile yaptığım görüşmelerde bu dile getirildi. ‘Teşvik programlarından faydalanamıyoruz’ diye… Çiftçilerimiz ayrı, sanayicilerimiz ayrı… Çeşitli parametrelere göre teşvik bölgeleri ayrılmıştı. Eskişehir birinci teşvik bölgesinde kalıyor ve pek bir şeyden yararlanamıyordu. Ben bir ekonomist olarak böyle bölgesel teşviklere çok sıcak bakan biri değilim. Çünkü artık her şey o kadar küçük ölçeklerde uzmanlaşmaya gitti ki, sektörel teşvikler bile yeterli değil diye düşünüyorum. Ürün bazlı teşvikler… Örneğin Eskişehir’in nesi önemli sektörel olarak… Havacılık. Havacılıkta, havacılığında alt şeyleri olan şu tür makine üretimde teşvik denilecek. Yani ürün bazlı ve onu yapan yerlere çok özel teşvikler verilecek. Ve nitekim biz oraya geldik. Ona şimdi hükümetimiz proje bazlı teşvik diyor. Çok güzel teşvik imkânları var. Dolayısıyla Eskişehir’in artık o konuda dezavantajı kalmadı. Kendi rekabet avantajı olan alanlarda ürün bazlı veya proje bazlı destekler alabilir. Ayrımcılık artık kalmadı.