İnsan sanıyor ki; aşk ortaokul yıllarında kompozisyon olarak öğretmen tarafından yazması istenen 3 paragraflık bir mevzu. Aynı insan, insanı tanıdıkça anlıyor, aşkın bir sınırı varsa henüz ulaşılmadığının.
Ve dönüp en nihayetinde hayatının en güzel çağlarının heba edildiği bir aşk hikayesinin öznesinin sınır tanımazlığına bakınca anlıyor.
Başa bela bir muammadır aşk.
Edirne’den Patnos’a uzanan bir güzergahta “çalışmaya” tutkun.
Bileği masanın üstünde.
Kağıda bakarken konuşuyor çevredekilerine
Bilek hakkını almışsa boşuna değil elbet.
İşin aslı “çalışmadan duramam” diyen tiplerin kendi karanlıklarında taşıdıkları tembelliklerinden kaçtıkları konusunda hep şüpheye düşmüşümdür.
Ayrıca çalışmak konusunda çok da azimkar olmamam nedeniyle hafiften bir gıcık olmuşluğumda söz konusu “çalışmadan duramam” diyenlere…
Fakat gelin görün ki Harun Karacan “çalışıyorum” diyecek kadar bile boş durmuyor.
Bu da haliyle insanda ister istemez bir saygı uyandırıyor…
“Tekirdağ'da Harun Başkan” diyenler ertesi gün haritadan bir başka ili işaret ediyor…
Aragon “Mutlu aşk yoktur” diye haykırır mısralarında. Kim bilir belki de Aragon’un bu haykırışının mutlu aşkın yazılmamak gibi bir kaderi olmasındandır. Doğusundan, batısına bedel ödenmemiş hiçbir aşk hikâyesi kendisini yazdırma, geleceğe taşıma adına çok fazla başarı göster(e)memiş.
Karacan da “çalışmaya” duyduğu saygı değer sevda nedeniyle ciddi bedeller ödüyor.
Onu tanıyan pek çok isimden “bu çalışmaya can mı dayanır” sözlerini işitmişliğim var
Fakat, Harun Karacan’a “mutlu musun?” diye sorarsanız zannediyorum “Abim çalışıyorum ya daha ne olsun” cevabını almanız içten bile değil…
Şehir bir yandan yerel seçimler için ısınma turları yaparken, birileri türlü türlü stratejiler belirlerken, Karacan sevdasına yani “çalışmaya” ihanet etmemeye kararlı…
Kim bilir, belki de çalışmak konusunda biraz samimi olunsa, strateji diye öne sürülen ayak oyunları şehri terk eder de, hep beraber yazmaya değer çok sevda hikâyesi ile tanışırız…
Sayın Kesikbaş ve sayın Küpeli bu tuzağa sakın düşmeyin!
Hem ESO, hem EOSB seçimlerinde ciddi emek harcadınız. Sanayinin üstündeki ölü toprağını attınız. Şimdide aynı nazik rekabet içerisinde iyi işlere imza atıyorsunuz. Bu rekabetin çok olumlu işler yaratacağı konusunda şehirde ciddi bir mutabakat var. Birilerinin gazına gelip de, şehir ve sanayi için harcayacağınız enerjiyi bir biriniz için harcamayın. Benim ki kabul ederseniz, dostane bir tavsiye sadece...