Olağanüstü kurultay talebiyle 16 Temmuz'da başlatılan imza toplama süreci dün tamamlanırken gözler imzaların genel merkeze ulaştırılacağı perşembe gününe çevrildi.
CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Gaye Usluer, hem kendilerini imza sürecine götüren nedenleri hem de bu süreçte yaşananları anlattı.
İmza toplayan delegelerin sözcülüğünü üstlenen Usluer, sürecin başlamasına neden olan itici gücün, seçmenin kendisi olduğunu söyledi.
"Bu sadece parti içinden gelen bir itiraz sesi değildi, bunu böyle algılarsak olayı görmezden gelmiş oluruz." diyen Usluer, şöyle devam etti:
"Seçmenden gelen bir sesti ve halen de devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanından insanlar, 'Ne oldu, nasıl olacak ve olmalı?' diyorlar. Bence bu açıdan tüm kurullarımızın, partinin kendi öz benliğinin de bu sese kulak vermesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz olağan kurultay şubat ayında oldu. Bu delegeler mevcut yönetimin varlığında seçilen delegeler ve delegelerin yarıdan fazlasının olağanüstü kurultay talep etmesi bence çok önemli. Yine mevcut yönetim açısından önemsenmeli. Çünkü bu tür imza süreçlerinde güç, yönetim erkin elindedir, dolayısıyla buradan karşı yönde bir irade beyanı gerçek bir beyandır. Tamamen delegenin kendi öz iradesinin yansımasıdır."
"Biz muhalif değiliz"
Bu süreçte istemedikleri şeylerin de yaşandığına işaret eden Usluer, "parti içi muhalefet" olmadıklarını dile getirdi.
Usluer, şunları söyledi:
"Eğer parti içi muhalefetse biz 9-10 Mart'taki tüzük kurultayında da muhalefettik o zaman. Olayı, 'parti içi ortak aklı oluşturma çağrısı' olarak nitelendirirsek geleceğe yönelik daha yapıcı nitelendirme olur. Çünkü bugün ne söylüyorsak, 9-10 Mart'taki tüzük kurultayında da aynı şeyleri söyledik. Eğer o gün biz ortak aklı oluşturabilseydik, ortak akıl doğrultusunda tüzükteki gerekli değişiklikleri yapmış olsaydık bugün bunları yaşamayacaktık. Bugün 24 Haziran seçim sonuçlarını da daha farklı görecektik. Dolayısıyla tüm süreçleri birbiriyle bağlantılı olarak değerlendirmemiz gerek."
Bu sürecin bir "kozları paylaşma süreci" olarak da görülmemesi gerektiğinin altını çizen Usluer, "Varsa topla gel gibi söylemler partimizi yıpratan söylemlerdir. Bunlara yönetim erkini elinde bulunduranların dikkat etmesi gerekirdi ama ne yazık ki böyle olmadı. Bu da sürecin istenmeyen olumsuz tarafıdır." ifadelerini kullandı.
"Yerel seçim bahane"
Kurultayı yapmamak için direnenlerin yerel seçimi bahane ederek, "kurultay yaparsak yerel seçime hazırlanamayız" dediğini belirten Usluer, "Bu bir bahane. Ağustos ayında hem İYİ Parti hem AK Parti kurultaya gidiyor. Demek ki yerel yönetim seçimlerine hazırlanmada bir engel değil. Bunu da görebiliyoruz." dedi.
Tabandan gelen sese kulak tıkanmaması gerektiğine dikkati çeken Gaye Usluer, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kurultay bir talepse bu talep yerine getirilir. Burada direnmek neye karşı, 'ne olmasın' diye direniyoruz? Neticede 15 günlük süre bitti, çokça tartışmalı bir süreç oldu. Biz yeterli sayıda imzayı perşembe günü teslim edeceğiz genel merkeze. Tabii ki sosyal medyada falan imzaların geri çektirildiğine dair bilgiler var ama bizim bunları bilme şansımız yok. Delege 15 günlük sürede kendi öz iradesiyle vermiş olduğu imzayı hangi iradenin baskısıyla geri çekmiştir, ben açıkçası eğer varsa merak ederim gördüğümde. Geri çekilen imzalar varsa bunları bize açıklayacak olan, geri çekilen imzaların toplandığı makamdır. O durumda da bunun irdelemesini yapacak olan tüm Türkiye'dir. Ben açıkçası üzüntü duyarım, kurultay delegelerimiz çok kıymetlidir. Zorlu bir süreçten geçerek seçiliyorlar. O yüzden delegenin iradesini hapsetmeye, tutsaklaştırmaya hiçbirimizin hakkı yok."
Mahkeme tartışmalarına da değinen PM Üyesi Gaye Usluer, "Onlar konuşulanlar. Ben bu süreçte Genel Başkanımızın sağduyuyu eline alacağına inanıyorum. Genel Başkanımızın bu süreci iyi yöneteceğine inanıyorum. Genel Başkanımızın bu sürecin daha yıpratıcı bir süreç olmasını engellemek yönünde adım atmasını ve olağanüstü kurultay sürecini başlatmasını bekliyoruz. Aksi halde istemediğimiz gibi sonuçlanan süreç, yerel yönetim seçimlerinin sonuçlarının sorumluluğunu dar bir grubun üstüne alması anlamına gelir. " diye konuştu.