Bir kurumun içerisinde sanatın etkisinin olduğunu hemen anlayabiliriz. Çalışanların, eğitimcilerin veya kurumun içerisindeki bireylerin davranışları, güler yüzlü olmaları daha doğrusu hayata pozitif bakmaları sanatın bir getirisidir. Sanatın hangi dalı ile ilgilenirseniz ilgilenin, sizin motivasyonunuzu arttırdığı bir gerçek. Bunu anlayamayanlar hayatını monoton bir şekilde yaşayan kişiler. Zamanı gelip de tanıştıklarında ‘tüh geç kaldım, keşke erken başlasaydım’ diyeceklerdir.
Her zaman diyorum, Eskişehir’in sokaklarına, köprülerine, caddelerine, mahallelerine işlemiş bir sanatsal güzellik var. Sadece bu kadar da değil, şehrin okullarının gerçekleştirdiği sanatsal etkinlikler bu güzelliği ayrı bir şekilde taçlandırıyor. Okullarımızda müziğe, tiyatroya, resme ilginin artması beni mutlu ediyor. Aslında bunların içerisinde tiyatroya ilginin artması ayrı bir heyecan verici bir durum. Okulların kendilerine ait tiyatro gruplarının olması ve profesyonel olarak oyun çalışmaları takdir edilecek ayrı bir konu.
İşte buradan yola çıkarak sanata dair köşemin bu haftaki konukları Şehir Okullarının değerli eğitimcileri; Seval Çınal Yürük ve İlke Uğur Marion. Şehir Okulları’nın, Eskişehir’in eğitimine vermiş olduğu ivme tartışılmaz. Eğitim kalitesinin yanında sanata bakış açıları çok farklı. Özverili çalışmaları dolayısıyla Şehir Okulları yöneticilerini kutluyorum.
Şehir Okulları tiyatro grubu bu sezon keyifli bir işe imza attı. Oluşturdukları tiyatro grubu ile keyifli bir oyun sergilediler. Oyunun adı; Şehir’de Lorca. Bütün yaratıcı ekibi kutluyorum. Çok güzel bir oyun çıkmış. Daha fazla sözü dolaştırmadan sözü konuklarıma bırakıyorum.
İlk önce Şehir Okulları Anadolu ve Fen Lisesi Müdürü Seval Çınal Yürük ile Şehir Okulları’nın sanata bakış açısını konuşacağız. Buyurun;
Seval Hocam, kendinizi bizlere tanıtır mısınız?
Merhaba Hüseyin Bey, öncelikle kampüsümüze hoş geldiniz. Ben 2010-2011 Eğitim - Öğretim yılında Şehir Eğitim Kurumlarında Rehber Öğretmen olarak çalışmaya başladım. Anadolu Üniversitesinden mezun oldum. Eskişehir doğumluyum. Şu an içinde bulunduğumuz Özel Şehir Koleji Gönül Gökmeydan Kampüsünde Anadolu ve Fen Lisesi Müdürü olarak görev yapıyorum.
Şehir Okulları’nın sanata bakış açısı nedir? Bugüne kadar ne gibi etkinlikler gerçekleştirdiniz?
Bizim için sanat; toplumun benliğini oluşturmada aktif bir rol oynar. İnsanların ufuklarını açar, düşünme boyutlarını geliştirir, empati kurmayı ve bireylere belirli bir dünya görüşüne sahip olmayı öğretir. Bu bakış açısıyla Şehir Okulları olarak bizi farklı kılan en temel unsurun öğrencinin gelişmini bütüncül bir bakış açısıyla ele almamız olduğuna inanıyoruz. Yani tüm yönleriyle öğrencilerimizin kişisel gelişimlerini destekliyoruz. Bu amaçla akademik hedeflerimizi hayata geçirirken okulumuzda açılan sportif, bilimsel, kültürel sanatsal, teknolojik temalı kulüplerimizin aktif çalışmasını çok önemsiyoruz.
Kurucularımız da bireysel olarak sanatla ilgilenen ve Eskişehir’de sanat etkinliklerini takip eden kişiler oldukları için öğrencilerimizin de sanatla içiçe olmasına çok önem veriyorlar.
Kültürel ve sanatsal alanda bu yıl yaptığımız etkinliklere örnek verecek olursak sizin de aktif rol aldığınız Sui Generis Tiyatro Topluluğunun tüm oyunlarına ve Rotary Tiyatro Festivaline öğrencilerimizle birlikte katıldık, hepsi çok başarılıydı. Büyük ustalarla bizleri buluşturduğu için Eskişehir Büyükşehir Belediyesine ve sizlere çok teşekkür ederiz. Tiyatronun yanı sıra dünya dansları ve halk dansları alanında da okulumuzda yapılan kulüp çalışmaları sonucunda 150 kişilik dans topluluğumuz yılsonu gösterilerinde büyüleyici bir performans sergileyerek bizleri gururlandırdılar. Yıl boyunca resim sergileri, yaratıcı yazarlık atölyelerinde öğrencilerimizin edebiyat ve sanatla iç içe olmalarını sağladık. Sene boyunca yapılan organizasyonlar ile öğrencilerimizin sanatın tüm alanları ile tanışmasını hedefledik. Anaokulu, İlkokul, Ortaokul ve Lise birimlerimizde yapılan tüm bu etkinlikler ve sosyal aktivitelerle özgüveni yüksek ve mutlu bireyler yetiştiriyoruz.
Gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeler nelerdir?
Az önce bahsettiğim 150 kişilik dans topluluğumuzun gösterisi artık bizim geleneğimiz oldu. Bunu korumaya devam edeceğiz. Önümüzdeki sene gerek tiyatro, gerek dans gösterileri olsun bu performansları sadece Şehir Ailesi ile değil, tüm Eskişehir halkı ile paylaşmayı planlıyoruz. Çocuklarımız çok büyük bir özveri ile hazırlanıyorlar ve daha fazla seyirci ile buluşmayı hak ediyorlar. Öğrencilerimizi sadece Eskişehir’deki ya da ülkemizdeki değil, dünya çapında sanatçılarla buluşturmanın planlarını yapıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Yoğunluğunuz arasında bizlere zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Gençlere sanat öyle öğretilmelidir ki sanat öğreniminin bir zorunluluk olmadığını, insanın ruhsal ve kültürel gelişimi için bir adım olduğunu benimseyebilsinler. Öğrencilerimizi sanatla buluşturan tüm öğretmenlerimize ve çok yönlü bir insan olarak Eskişehir’de yaptığınız tüm etkinlikler için öğrencilerimiz ve kurumumuz adına size çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Seval Hocama çok teşekkür ediyorum. Genel olarak bilgi edindik. Şimdi de bu güzel oyunun yönetmenine geldi sıra. İlke Uğur Marion’dan ŞEHİR’DE LORCA’nın öyküsünü dinleyelim.
- İlke Hocam kendinizi tanıtabilir misiniz?
Doğma büyüme Eskişehirliyim. Üniversite ve sonrasındaki akademik çalışmalarım için önce İstanbul’da sonrasında Fransa ve Almanya’da yaşadım. Üniversite yıllarında 5 yıl boyunca Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları bünyesinde oyunculuktan sahne ve ışık tasarımına kadar birçok farklı alanda çalıştım. Eylül ayından beri de Özel Şehir Koleji’nde Eğitim Koordinatörü olarak çalışıyorum. Kolejde çok çeşitli alanlarda sorumluluklarım var. Bu sorumluluklarımın ana hedefi bilimi, teknolojiyi, yabancı dili ve sanatı eğitim-öğretim faaliyetlerine entegre etmek.
- Şehir’de Lorca adlı etkili ve güzel bir oyunu yönettiniz? Bu oyunun çıkış öyküsünü sizden dinleyelim?
Gençlik tiyatrolarında Lorca’nın oyunları anlatım dilinin uygunluğu sebebiyle sıklıkla kullanılır. Öğrencilerle sene başında birden fazla oyun okuduk. Öğrenciler okuduklarımız arasında en çok ‘Eskicinin Tazesi’ oyununu beğendiler. Ben de o oyunu çok severim. Ama tek bir oyuna bağlı kalmak istemedim. Bir kolaj yaptık ve Lorca’nın 4 oyunundan parçalar kullandık. Böylelikle tüm öğrencilerimizin ağırlıklı rolleri oldu. Zaten bu sınav yarışında hep bir şeylerin birincisi olmaya çalışıyorlar. Bizim oyunumuzda birinci, baş oyuncu v.s. yok. Herkesin rolü var.
Kolajı yaparken BGST Tiyatro’nun ‘Lorca’nın Acıklı Güldürüsü’ eserini baz aldık. BGST’nin oyununda Lorca’nın hayatı birleştiric öğe olarak kullanılmıştı. Biz bu öyküyü tamamen değiştirdik. Bizim öykümüzde başarılı bir kuklacının sanatını öğrenme yolculuğu ve bu yolculukta ailesi ve öğretmenlerinin desteği anlatılıyor.
- Nasıl bir çalışma süreci geçirdiniz?
Zorlu bir çalışma süreciydi diyebilirim. Çocukların sahneye çıkma korkusundan dolayı ekibimizde çok değişiklikler oldu. Yine de tüm oyuncular bu değişikliklere çok çabuk adapte oldular. Genç olmak böyle güzel işte!
Benim açımdan da zorlu bir süreçti. Bağlayıcı öğeyi ve ek sahneleri yazmak için yeterince zaman bulamıyordum. Ek sahnelerin yazımında edebiyat öğretmenimiz Başak Kater katkılarını sundu. Zaten oyunun organizasyonunu da beraber yaptık.
Kuklacının öyküsü koltukta uzandığım bir anda içimden dökülüverdi. Aslında bu öykü, sene boyunca öğrencilere ve velilere anlatmak istediklerimin bir özeti. Kuklacı, özverili çalışılırsa ulaşılamayacak hiçbir hedef olmadığını gösteriyor seyirciye. Ailesi ve öğretmenleri el ele verip ona destek oldukça tüm engelleri aşıyor. Özverili çalışma ve veli-öğretmen dayanışması… Bunlar olduktan sonra hangi öğrenci başarılı, sağlıklı ve mutlu olmaz ki?
- Öğrencilerinizi TİYATRO ile buluşturduğunuz için bir sanat sevdalısı olarak size teşekkür ediyorum. Oyuna dair unutamayacağınız bir anınız var mı?
Ben de size şehrimizde tiyatro ve sanat adına yaptığınız her şey için teşekkür ediyorum. Beni çok duygulandıran ve motivasyonumu arttıran bir anı paylaşmak istiyorum. Bu çocuklar 21. yüzyıl çocuğu. Dünya tatlısı hepsi ama, pek öyle zora gelemiyorlar. Ben de daha iyisi olsun diye zorladıkça zorluyorum. Ben zorladıkça onlar nazlanıyor… Bir gün sadece iki öğrenci ile ek çalışma yapıyoruz. Sadece iki kişi oldukları için çok detaylı çalışma yapma şansımız oldu. Biri oynuyor, diğeri izliyor. Oynayan deneye ede öyle bir sahne çıkardı ki her ikisinin de gözleri doldu. Ben yol gösterdim ama kendisi yaptı sonuçta. Hocam dedi çok güzel oldu. Sonra o coşkuyla arkadaşlarına, Başak Hocamıza, herkese gösterdi. Benim de ruhum doldu. Çok çalışıp daha iyisini yaptıklarında ne kadar keyif aldıklarına şahit olmak benim için çok anlamlıydı. O andan, oyuna kadarki her çalışmada her öğrencinin bu keyfi alması için çaba harcadım. Umarım başarmışımdır.
- Sanata bakış açınız doğrultusunda, bundan sonra düşündüğünüz projeler var mı?
Seneye hem Türkçe hem de İngilizce tiyatro çıkartma hayalim var. İngilizce tiyatro dil gelişimi için muazzam bir fırsat. Türkçe oyunda da öğrencilerin daha da fazla sorumluluk almalarını hedefliyorum. Bunun için çok iyi bir planlama gerekli. Bir de bilim insanlarının hayatlarını oyunlaştırma projem var. Okulumuzda da daha çok sanatçı ağırlamak, öğrencilerimizi farklı sanat formları ile tanıştırmak istiyorum.
- Yoğunluğunuz arasında bize zaman ayırdığınız için teşekkürler. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bizler de ilginiz için size teşekkür ederiz. Öğrencilerime de bir kez daha emekleri ve çabaları için teşekkür ediyorum. Eskişehir’de çok güzel oyunlar yapan çok güzel gençler var. Bu gençlerin birbirlerini izlemelerine ön ayak olacak festivaller çok değerli. Muhtemel oluşumlara biz de Şehir Koleji olarak destek vermek isteriz.