En meşhurlarından araba camı yazılarındandır. “Tek rakibim THY”
Kimileri THY’yi kendilerine rakip kılarken, zannediyorum Hülya Avşar’ın “Birinci benim, ikinci kim?” demesi ardından “tek rakibim kedimim” yazısına terk etti.
İnsanın rakibi ile münasebeti. Biraz rakibi tanımıyorum. Hasmına yönelik ciddi bir can yakma metaforu. Biraz da rakibi küçük düşürmek adına kullanılan, ama daha çok kendinden güven nişanesi…
AK Parti geçmiş seçimlerde muhalefetten dert yanarken, sokaklarda AK Parti’nin yerini alacak bir siyasi aktörün olmaması ciddi alıcı bulmuştu. Envai çeşit siyasi çözümlemeler “Peki, tamam AK Parti gitsin, yerine kim gelecek?” sorusu ile bir kez daha “AK Parti’den başkası yok” tespitinde uzlaşılarak masadan kalmaya sebebiyet veriyordu.
Dile kolay, tam 16 yıldır bu ülke toprakları ülke yönetme konusunda AK Parti’yi ikame edecek bir siyasi aktör çıkaramadı. En azından bu algıyı yıkacak bir siyasi aktör…
Gelinen noktaya baktığımız zaman ilkelerden çok, her yiğidin yoğurt yeme tarzına ayarlı siyaset gemisi bir kez daha seçimlere alabildiğine hızlı bir şekilde ilerliyor. AK Parti artık tek rakibinin kendisi olduğundan şüpheli. Yeni rakiplerin biraz daha atik, toplumun ise siyasetin yeni aktörlerine biraz daha sempati beslediğini hissediyor.
Ama bana kalırsa AK Parti’nin tek rakibi kendisi…
Tersten bir okuma yapmak şartı ile...
AK Parti, kurulduğu günden buyana ülke siyasi arenasının pek çok kesiminden ciddi destek aldı.
Kendisini siyasi yelpazenin solunda olarak tarif edenler, "12 Eylül zihniyeti ile mücadele etmek" adına AK Parti’yi destekleyenler arasındaydı örneğin.
Liberaller ülke ekonomisinin gidişatından memnun olduğu için…
Kürtler 90’ların kâbusundan uyandıracak kahraman olarak sarılıyordu AK Parti’ye
Yakup Kadri romanlarından fırlayan, baloları sokaktan geçerken izleyen kasketliler de AK Parti’yi destekleyenler arasındaydı.
Paradigmayı yıkma iddiası kabul görürken,
Yeni paradigma yaratmak konusunda toplumla uzlaşmakta ciddi sıkıntılar yaşadı.
Baştan aşağı pratik, ama teoriye sırtı dönük
Baştan aşağı somut, fakat soyut olanı göremeyen
AK Parti bu kez en zor rakibini karşısına alıyor, kendisini.
Bir zamanlar geniş kolları ile sardığı ciddi bir kitlenin aklında artık şüpheler var.
Atmosfer bu yönde en azından
“Yeni Türkiye” sloganı ile iktidarını perçinleyen AK Parti, artık yeniyi vaat edemeyecek kadar eski üstelik.
16 yılda kazandıklarına bakarken, kaybettiklerini görmedi veya göremedi.
İktidar körlüğü bu olsa gerek.
İşin ilginç yanı ise bu toplum sarılmalara muhtaç….
Bekleyip göreceğiz. Kolunu açmış ve birilerine bir şeylere sarılmayı bekleyen toplum, bir kez daha AK Parti’ye sarılacak mı? Yoksa siyaset sahnesine çıkan yeni aktörler, toplumla bu kez kucaklaşmayı başarabilecek mi?