Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Murat Eyüboğlu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavi edilebildiğini belirterek, "Erken yaşta başlanan tedavinin başarı şansı daha yüksek, ek psikiyatrik sorunların azalması açısından da önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında aile eğitimi, psikoterapiler ve ilaç tedavileri yer almaktadır." ifadesini kullandı.
Eyüboğlu, yazılı açıklamasında, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun çocukluk çağında en sık görülen nörogelişimsel bozukluklardan biri olduğunu ifade ederek, erkeklerde 4 kat fazla görülen bu bozukluğun, 100 çocuktan yaklaşık 5'inde görüldüğünü kaydetti.
Belirtilere işaret eden Eyüboğlu, şöyle devam etti:
"Birincisi dikkat eksikliği, diğeri ise hiperaktivite ve dürtüsel davranışlardır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar sıklıkla hareketlidir, çok konuşur, düşünmeden hareket eder, başladığı işi bitirmekte zorlanır, yoğun dikkat gerektiren işleri sevmez, eşyalarını kaybeder, düzensizdir, kolay öfkelenir ve sırasını beklemekte zorlanır. Unutulmaması gereken önemli bir nokta ise çocuklarda tek başına dikkat eksikliği veya hiperaktivite belirtilerinin olabileceği gibi hem dikkat eksikliği, hem de hiperaktivite belirtilerinin beraber de bulunabileceğidir. Bu bozukluğun nedeni tam olarak açıklanamasa da birçok genetik ve çevresel faktörün etkileşimiyle oluşan karmaşık bir nedeninin olduğu düşünülmektedir. Genetik etken güçlü olduğu için dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların ailelerinde bu bozukluk normal kişilere göre daha fazla görülmektedir. Tanı çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından ayrıntılı öykü ve klinik görüşme ile konur. Ek olarak okul gibi diğer alanlardan da çocukla ilgili bilgi alınması oldukça yararlıdır. Hiçbir test, beyin görüntüleme veya psikolojik test dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı koydurmaz. Elbette her hareketli çocukta da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu yoktur."
Eyüboğlu, ailelerin söz konusu belirtiler ve şikayetler çocuklarda zaman zaman görüldüğünde, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğunu düşündüklerini ifade ederek, "Fakat çocuklarda bu bozukluğa tanı konulabilmesi için belirtilerin en az 6 aydır sürmesi, ayrıca süreklilik göstermesi ve çocuğun akademik, sosyal veya aile yaşamını olumsuz etkilemesi gerekmektedir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavi edilebilen bir bozukluktur. Erken yaşta başlanan tedavinin başarı şansı daha yüksek, ek psikiyatrik sorunların azalması açısından da önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında aile eğitimi, psikoterapiler ve ilaç tedavileri yer almaktadır." ifadesini kullandı.
- "Çocuklarda uyarı ve tavsiyelerin çok faydası yoktur"
Aile ve okul işbirliğinin tedavi başarısını arttıran önemli faktörler arasında olduğunu belirten Eyüboğlu, şunları kaydetti:
"Tedavi edilmeyen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanılı çocuklarda akademik başarısızlık, akran ilişki sorunları, davranışsal problemler yaşıtlarına göre daha fazla görülür. Ergenlik dönemi ile birlikte sigara-madde kullanım riski de tedavi olmayan çocuklarda daha fazladır. Yetişkinlik dönemine gelindiğinde ise bu kişiler çabuk iş değiştirme, daha çok kaza geçirme, davranış kontrolündeki zorluk nedeniyle yasal sorunlarla karşılaşma, ek psikiyatrik bozukluklarla daha fazla karşılaşma gibi durumlarla karşılaşırlar. Peki dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bir çocuğun ailesi çocuğuna nasıl davranmalıdır? Öncelikle bilinmesi gereken nokta, çocukların bu sorunlu davranışları bilerek yapmadıklarıdır. Olumsuz davranışları gözlemleyen aileler sıklıkla çocuklarını uyarmaktadır. Hatta bazen bu durum karşılıklı şiddete dönebilmektedir. Maalesef dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda uyarı ve tavsiyelerin çok faydası yoktur. Hatta bu durum, aile ile çocuk arasındaki ilişkide problemlere yol açıp mevcut durumu daha da kötüleştirebilir. Çocukların olumlu davranışlarının takdir edilmesi, çocukla iyi bir iletişim kurulması, sözel ve fiziksel şiddetten kaçınma ve bu bozukluğun belirtileri varsa en kısa zamanda çocuk ve ergen psikiyatristine başvurulması ailelerin yapması gerekenler arasında yer almaktadır.”