Eskişehir’in üçüncü üniversite ihtiyacının 60 yıllık köklü bilim yuvası Anadolu Üniversitesini plansız, programsız bölerek karşılanamayacağını söyleyen Çakırözer, “ Biz hala Eskişehirimize üçüncü üniversite istiyoruz. Ama bu Anadolu Üniversitemizi bölerek, onun yayın sayılarını ikiye bölerek, onun prestijini ikiye bölerek, onun dünya sıralamasını ikiye bölerek yapılmamalı! Sizler Türkiye’nin başarılı üniversitelerini, Anadolu Üniversitemizi başarılarından dolayı ödüllendireceğinize onları bölerek cezalandırıyorsunuz” diye konuştu.
BÖLEREK CEZALANDIRIYORSUNUZ
Üniversitelerin bölünmesini içeren yasa tasarısı AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla dün gece yarısı Meclis Genel Kurulu’ndan geçti. Üniversitelerin bölünerek yeni üniversitelerin kurulmasına tepki gösteren Çakırözer, gece yarısı Meclis’te yaptığı konuşmasında, “Böleceğiniz üniversiteler Türkiye’nin en köklü, bilim üreten en başarılı üniversiteleri. Siz bu üniversiteleri ödüllendirmek yerine bölerek cezalandırıyorsunuz, ulus ve uluslararası alanda prestijini yok ediyorsunuz. Üniversiteleri bölerek yeni üniversitelerin kurulmasına hem öğrenciler, hem velileri hem de akademisyenler karşı” dedi.
BİLİM VE MATEMATİKTE OECD ORTALAMALARININ ALTINDAYIZ
Bölünmesi planlanan üniversiteler arasında İstanbul, Gazi ve Anadolu üniversitelerinin de bulunduğu ve bu üniversitelerin Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden olduğunu belirten Çakırözer, “Türkiye'nin en önemli sorunu eğitim ve iyiye gitmiyor. İlk ve ortaöğretimde öğrencilerimiz bilim, matematik ve okuma alanında OECD ortalamasının çok çok altında. Üniversitelerde durum aynı. Bizzat YÖK'ün yaptırdığı bir araştırmada dünyanın ilk bin iyi üniversitesi arasına sadece 10 üniversitemiz girebildi. Araştırmanın daha vahim yanı ise 186 üniversitemizden sadece 47'sinin değerlendirmeye alınmış olması. AKP Hükûmetinin beğenmediği, sürekli uğraştığı ODTÜ, Boğaziçi, İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi gibi üniversitelerimiz diğer listelerde olduğu gibi bunda da yine ülkemizin yüz akı üniversitelerimizdir” dedi.
Konuşmasında Eskişehir’in yeni bir üniversiteye ihtiyacı olduğunu belirten Çakırözer, “ Bugüne kadar Parlamentoda onlarca yeni üniversite kuruldu ama defalarca teklif etmemize rağmen Eskişehir'e bu olanak bir türlü tanınmadı. Şimdi, bu üçüncü üniversite talebini altmış yıllık köklü bilim yuvası Anadolu Üniversitemizi bölerek, plansız, programsız keyfî bir kararla yeni bir üniversite yaratılıyor. Tabii ki Eskişehir'e üçüncü üniversite açılsın, açılmalı ama bu, Anadolu Üniversitemizi bölerek, onun yayın sayılarını ikiye bölerek, onun prestijini ikiye bölerek, onun dünya sıralamasını ikiye bölerek yapılmamalı” dedi.
BÖLÜNME DEĞİL, YENİ BİR ÜNİVERSİTE İSTİYORUZ
Anadolu Üniversitesinin açık öğretim ve uzaktan eğitim programlarını başlatan, ürettiği katma değerle birçok projenin hayata geçirilmesinde önemli rol oynayan seçkin bir üniversite olduğunu belirten Çakırözer, şu değerlendirmelerde bulundu:
“ Anadolu Üniversitesinde bugün 14 fakültede örgün okuyan öğrenci sayısı 24 bin. Yani büyümeyi gerektiren bir büyüklük asla yok. Anadolu Üniversitemizin hocaları ve öğrencileri bu gece burada bizlerden bu yanlıştan dönülmesini beklemekte. Kanunun geri çekilmesini ve detaylı bir planlamayla Eskişehir'imize yeni bir üçüncü üniversitenin kazandırılması gerekmektedir. Anadolu Üniversitesini ve Osmangazi Üniversitemizin kadrolarının birikimi ve tecrübesi yeni açılacak üniversitemize tabii ki katkı sunabilir ama çözüm asla ve asla bölünmeyle sağlanmamalıdır. Anadolu Üniversitesi, birikimiyle, tecrübesiyle yeni üniversiteye katkı sağlayabilir, sağlamalıdır ama bu yeni bir üniversite olmalıdır. Böyle yapmazsanız siz, Anadolu Üniversitemizi başarılarından dolayı ödüllendireceğinize aslında cezalandırmaktasınız.”
OHAL ALTINDA AKADEMİSYENLER, ÖĞRENCİLER TUTUKLU
Çakırözer bir buçuk yılı bulan OHAL’in kaldırılması çağrısında da bulunarak, “OHAL altında yüzlerce binlerce akademisyen, üniversite öğrencisi düşünceleri ifadeleri nedeniyle tutuklu. Bu insanlar hem özgürlüklerinden mahkum bırakılıyor hem de eğitim hakları ellerinden alınarak, sınavlarına girmelerine izin verilmiyor. Ders kitaplarına, notlarına ulaşımları sınırlandırılıyor. Bu öğrencilerin yeri cezaevleri değil, üniversitelerdir; bu hocaların yeri hapishane koğuşları değil, üniversite amfileridir. Türkiye'de üniversiteler ancak ve ancak özgür düşünceyle gerçek anlamda bilim üreten merkezler hâlini alabilir” dedi.