BUNLAR HEP FUHUŞ!

Soner Uçak yazdı...

Kütahya’dan Eskişehir nasıl görünüyor, bilmiyorum ama ben size manzarayı şöyle bir anlatayım.

Dün akşam saatlerinde ofisten ayrılıp sokakları adımlarken, karşılaştığım ilk şey ne oldu biliyor musunuz? Yaşını başını almış bir kadın ile bir erkek el ele yürüyorlardı. Önlerinde ise 4-5 yaşlarında bir çocuk, muhtemel ki torunları üçtekerlikli bisiklet ile “bu sokakta benimde payım var” dercesine direksiyonu bir sağa bir sola çevirerek ilerliyordu.

Manzara güzel,

Devam ediyorum.

Adaların arka sokaklarında envai çeşit saç şekillerinin başları süslediği gençler kahve höpürdetip sohbet ediyorlar.

Şehrin sokaklarından kendilerine düşen hisseyi fazlası ile almışlar.

Sağdan soldan bir bir çeşit müzik.

Pop sevmiyor musun? Hemen yanı başında Neşet Ertaş türkülerini bağıra bağıra söyleyen gençler mevcut.

Durup biraz dinliyor sonra tekrar adımlıyorum.

Porsuğun kenarı panayır alanı gibi.

Porsuk,  gençlerin neşesine, derdine, hüznüne, coşkusuna ev sahipliği yapıyor. Köprüden geçen orta yaşlı insanlar Porsuk kenarından yükselen müziklere kulak kabartıp, kim bilir belki de içlerinden “şimdi genç olmak vardı” diyerek,  hemen kenarda bulunan banka oturup gençlikten hissesini alıyor.

Paçoz tiplerin yanından, saçlar jilet gibi gençler nispet yaparcasına geçiyor. Paçozlar“Dünya bizim” diyor, jiletler “bizim” Her ikisi de aynı sokakta kendi dünyalarının efendisi anlayın işte.

Porsuk nazlı bir kadın gibi bir parlayıp, bir sönüyor. Şehrin ışıklarının hafif dalgalar ile münasebetinden almış nasibini.

Ben yine yürüyorum. Şık restoranların hemen yanı başında, ellerde ki simit ile aynı manzarayı iştahla içine çeken insanlar görüyorum. Restoranların camları buzdan, eriyor.

O esnada arkadaşlarla yazışıyorum. Ayda yılda bir yan yanagelelim diyoruz. Nerede buluşacağımızı tartışıyoruz. Kimisi yaz tatilini de aradan çıkarıp, deniz kenarını işaret ediyor. Sayısal çoğunluk sebebiyle İstanbul’u isteyen de var. Bir fotoğraf çekip gönderiyorum. Anlaşmaya varıldı. Eskişehir’de buluşuyoruz. Nasipse 10 -15 gün sonra.

Şehir çeşitliliktir. Yetmez, şehir onca çeşidin bir arada yaşama özverisidir.  Yetmez, şehir, bir arada yaşamanın ahengidir.

Şimdi bunca sözden sonra, gözlerinizi kapatıp Eskişehir’i bir kez daha düşünün. Şehir Eskişehir’dir.

Hiçbir gerçeklik insanın beynindeki kadar gerçek olamaz. Beynindeki ne ise duyacağın, göreceğin de o dur.

Ben Eskişehir’i içinde, iliklerine kadar yaşamış biri olarak anlatayım. Artık şehir dışından buraya niçin geleceğinize sizler karar verirsiniz.

Haberler