CHP Parti Meclis Üyesi ve Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer, hafta sonu gerçekleşen tüzük kurultayını Ayşe Kaytan Uçak’a değerlendirdi. Usluer, tüzüğün yanı sıra ittifak ve erken seçim iddiaları hakkında da konuştu.
CHP geçtiğimiz hafta sonu bir tüzük kurultayı gerçekleştirdi. Tüzük taslağına itirazlar oldu. Kurultay günü de bu itirazlar devam etti. Bu itirazların nedeni nedir?
Tüzük, bir partinin anayasasıdır. Tüzükler değişir, değişmelidirler de. Günün koşullarına göre daha iyisi yapılır. Daha demokratik olanı yapılır. Bu anlamda tüzük kurultayını önemsiyorum. Ancak tüzüklerin yapılma süreçleri tartışma süreçleridir. Daha iyi ve ortak aklı bulmak için tartışma süreçleridir. Bunların da işletilmesini demokratik ve demokratik süreçler açısından çok önemsiyorum.
CHP’li 47 milletvekili tüzük taslağına itiraz ederek ortak bir deklarasyon yayınladı. Deklarasyonda imzası olan vekillerden birisi de sizdiniz. Bu deklarasyona neden imza attınız?
47 milletvekili bir araya gelerek, tüzüğe ilişkin görüşlerimizi içeren önergeler hazırladık. Önergelerin tamamı; ‘daha demokratik bir tüzük nasıl olur?’, ‘parti üyelerinin haklarını savunan bir tüzük nasıl olmalıdır?’, ‘parti üyelerinin katılımıyla ortak demokrasi kültürünü nasıl geliştirebilirize’ yönelik önergelerdi. Eleştiri demiyorum çünkü taslak tüzük sürecinde bunlar olduğu için eleştiri sonradan yapılır. Bunlar daha iyiye ulaşma yönünde önergelerdi.
“47 kişiden hiç kimsenin bu süreçte partiye zarar vermek, partide bir olumsuzluk yaratma gibi bir düşüncesi olmamıştır”
47 arkadaşın tamamı, bu süreçte sadece tüzükle ilgili önerilerini ortak akılla oluşturdular. Buradan bir hizipçilik, parti içi muhalefet tanımlaması doğru değil. Çünkü parti içi muhalefet gibi benim kişisel bir düşüncem yoktur. Bu 47 kişinin de yoktur. Burada temel olarak inandığımız nokta parti içi demokrasinin tavandan tabana değil yani Genel Merkezden üyeye doğru değil, tabandan tavana yani üyeden Genel Merkezeydi. Demokrasi budur. Demokrasi çoğunluk değildir, çoğulculuktur. Farklı görüşleri dinleyebilmektir. Farklı görüşlerden ortak akıl çıkarmaktır. Bu nedenle bu önergeleri verdik. 47 kişi aslında sadece tüzük için bir araya geldi. ‘Bundan sonraki süreçte partide bir muhalefet halkası oluşturalım’ değildi. Çünkü bizler hepimiz Cumhuriyet Halk Partiliyiz. Bunun sorumluluğunu biliyoruz. Aynı zamanda milletvekiliyiz. Üzerimizdeki yük daha fazla. Türkiye açısından tarihi bir süreç. Türkiye’nin içerisinde bunduğu sorunlar açısından… O yüzden bu 47 kişiden hiç kimsenin bu süreçte partiye zarar vermek, partide bir olumsuzluk yaratma gibi bir düşüncesi olmamıştır.
“Önergelerimiz içerisinde 9 önerge bizim için çok önemliydi”
Bunlardan birisi parti üyelerinin aktif üye ve destekçi üye olmak üzere tasnif edilme süreciydi. AKP’nin bu kadar baskı ve zulüm uyguladığı bu süreçte Cumhuriyet Halk Partili olmak, siper olmak, Cumhuriyet Halk Partisine gönül vermek, Cumhuriyet Halk Partisi için çalışıyor olmak, üye olmak çok büyük bir sevginin, bağlılığın ve cesaretin sonucudur. En önemli önergelerden birisi buydu. Bu havada kaldı. Çünkü salondaki delegelerde bu konuda olumlu yönde, yani bu tasnifin doğru olmadığı yönünde parmak kaldırdılar.
Bunun dışında bizim için önemli olan Genel Başkan adaylığı için, aday adaylığı için gerekli imza sayısının yüzde 5’e indirilmesi vardı. Geçmiş tüzükte yüzde 10’du. Bizim isteğimiz doğrultusunda bu kabul edildi.
“Demokrasiye bu kadar aşık bir siyasi parti, ülkeye demokrasi vaat eden bir siyasi parti de bizim beklentimiz bunun kabul edilmesiydi…”
Ön seçime ilişkin süreç. En önemli maddelerden birisi. Ben bunu kişisel olarak çok önemsiyorum. Önergeyi veren 47 milletvekili bunu çok önemsiyor. Yeni düzenleme ile yüzde 5 olan, daha önce yüzde 5 olan Genel Başkanın kontenjanla aday belirleme oranı yüzde 15’e taslakta tekabül ediyordu. Bu yüzde 15’e baktığımızda da 550’nin yüzde 15’i olarak düşünmemiz gerekiyor. Onun dışında merkez yoklama ile ilgili zaten olan mevcut hal var. Mevcut Genel Başkanı her kimse belirleyebileceği milletvekili sayısı 120. Biz bunun yüzde 5’te kalması, en fazla yüzde 10 olması… Genel Başkanın da tabiî ki elinin ittifak durumunda rahat olması gerekebilir. Son seçimde 55 ilde yapılmıştı. Daha geniş katılımlı, ülkenin her yerinde olması konusunda ısrarcı bir önerge verdik. Bu da aslında doğru bir şekilde işletilmedi ve kabul edilmedi. Demokrasiye bu kadar aşık bir siyasi parti, ülkeye demokrasi vaat eden bir siyasi parti de bizim beklentimiz bunun kabul edilmesiydi. Ama bu da sonuçta demokratik bir süreçtir.
“Ben Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer olarak; üyelerimizin, örgütümüzdeki arkadaşlarımızın beklentisine inanarak bizzat elimi taşın altına koydum…”
Ben ilkesel olarak, Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer olarak hem şehrimdeki Cumhuriyet Halk Partililerin, üyelerimizin, örgütümüzdeki arkadaşlarımızın beklentisine inanarak ve kendimde bu konuda çaba harcayarak, bizzat elimi taşın altına koyarak dile getirmiş oldum. Bu açıdan gönlüm rahat. Çıkan sonuç bir kurultay sürecinin sonucudur. Dolayısıyla bu sonuçla ilgili başka şeyler konuşmanın da doğru olmadığına inanıyorum. Ben kendi adıma ve örgütüm adına doğru yaptığım için mutluyum. Bundan sonraki sürecin iyi işletilmesinin Türkiye’nin geleceği için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her durumda partimin yanındayım. Her durumda Cumhuriyet Halk Partisi ilkelerinin yanındayım.
“Süreç kimin milletvekili olacağı, bundan sonra kimin milletvekili olarak devam edeceği ya da etmeyeceği bir süreç değildir…”
Yanlışları gördüğüm yerde de kendi ilkelerimin yanında durmayı, kendi ilkelerimin arkasında durmayı ve örgütümün beklentisinin yanında durmayı bundan sonrası içinde kendime bir görev addediyorum. Çünkü süreç kimin milletvekili olacağı, bundan sonra kimin milletvekili olarak devam edeceği ya da etmeyeceği bir süreç değil. Süreç Türkiye’nin daha demokratik bir sisteme, demokrasiye yeniden nasıl döneceği konusunda hepimizin ortak hareket etmesi gereken bu nedenle de parti içi demokrasinin en üst düzeyde olması gereken bir süreç.
Yapılan tüzük değişikliği üyeye cevap verebilecek nitelikte mi?
Tüzükle ilgili kritik değer taşıyan 8,9 madde vardı. Biz zaten bunlarla ilgili önergelerimizi verdik. Bizim 4 önergemiz kabul edildi. Ama kritik saydığımız 5 önerge kabul edilmedi. 4 önergemiz kabul edildiği için memnunuz. Ortak akılla olumlaştırdığımız için. Sonuçta biz Cumhuriyet Halk Partiliyiz. Sonuçlarının partimiz ve ülkemiz için iyi olmasını diliyoruz. Bir tek, bir il başkanımızın önergesiyle o salonda kabul edilen bir önergenin sonuçları açısından çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Doğu illerinden bir başkanımızın önergesi ile ‘ittifak durumunda ön seçim yapılmaz’ diye bir madde kabul edildi. Önümüzdeki süreç ittifak süreci. Önümüzdeki seçimler farklı bir şekilde işleyecek. İttifak durumunda ‘ön seçim yapılmaz’ maddesi, aslında ön seçimin koşullarını belirleyen maddenin sonraki aşamada çok da hükmünün kalmadığı sonucunu getiriyor. Bu anlamda ben böyle bir maddenin geçmiş olmasını ön seçim açısından en büyük tehlike olarak görüyorum. İttifak durumunda ön seçim yapılmaz demek, ittifak durumunda partinin çok önemli bir demokratik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelir. Bunun siyasal olarak bize ve ülkede yeniden demokrasi inşasına çok büyük bir katkısı olacağına kişisel olarak inanmıyorum.
47 milletvekili olarak hazırladığınız önergede ‘ön seçim’ vurgusu yaptınız. Peki ön seçimle aday olabileceğinizi düşünüyor musunuz?
Bence kaygı bu olmamalı. Biz bu önergeyi 47 kişi olarak verdik. Bu 47 kişinin içerisinde ön seçimle gelenler var. Bu 47’nin içinde benim gibi Merkez Yoklama ile gelenler var. Kontenjanla gelenler var. Bu 47’nin birlikteliğinin en önemli özelliği ortak demokrasi inançları. Demokrasi ilkeleri çerçevesinde buluşmaları. İnsanların bir genel başkanlık iddiası olabilir. Benim böyle bir iddiam yok. Böyle bir iddianın sahibi olan kişilerle de bir yok içinde değilim. Ben geçtiğimiz kurultayda Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermiş olan bir kişiyim. Sonuçta Parti Meclis Üyesiyim. Ama benim buradaki tarihsel vazifem, yapmam gereken kendimin bundan sonraki süreçte ön seçimle seçilmem, seçilememem veya risklerimin ne olduğunu düşünmek ya da tartışmak değil. Parti için olması gereken, parti üyeleri açısından demokrasinin olmazsa olmazlarını işletmek, işlemesini sağlamak benim tarihsel görevimdi. Bu 47 kişide aynı düşünce ile bir araya geldiler. Bu 47 kişi içerisinde ön seçimle gelenler var dedim ya belki de yeniden ön seçim olduğunda seçilemeyecekler. Kimse kendine ilişkin hesaplara yönelik bir önergeye imza atmadı. Buradaki ortak tutumun nedeni parti içi demokrasinin ön seçimden başlayarak inandırıcı, parti üyelerinin vicdanını rahatlatıcı bir şekle evrilmesiydi. Bunun için uğraş verdik. Ama ittifak durumunda ön seçim yapılmaz ibaresi, ondan önceki kısımla ilgili ciddi bir kaygı oluşturuyor.
“Ben görevimi yaptım, partililerimizin benden beklediği dik duruşu gösterdim…”
Bundan sonraki süreç, ‘kim milletvekili olacak, kim olmayacak’ süreci değildir. Bundan sonraki süreç Türkiye demokrasisinin birlikte nasıl inşa edebiliriz sürecidir. Ben görevimi yaptım. Önce Eskişehir, sonra tüm Türkiye’deki üyelerimizin, partililerimizin, CHP gönüllülerinin, CHP sevdalılarının benden beklediği dik duruşu gösterdim. Ama sonuç her nasılsa çıktığı şekliyledir. Bunun da Türkiye geleceği için umarım iyi sonuçları olur diye düşünüyorum.
İttifak demişken, CHP önümüzdeki seçim süreci için bir ittifak arayışında mı? Kiminle ittifak yapar?
AKP’nin kiminle ittifak yaptığı belli. Yüzde 50+1’i oluşturabilmek için uğraşıyor da. Örneğin bir Saadet Partisine taviz üstüne taviz veriyor. Ortada AKP ve MHP ortaklığı var. Önümüzde AKP ve MHP ortaklığı da değişebilir. Daha seçime zaman var. Kim ne veriyor, kim ne alıyor…Bunlar ülkenin ortak değerleri üzerinden olan ittifaklar değil. Bu ittifaklar, AKP’nin ki için söylüyorum, bu ittifakın tek amacı var; Baraj altında kalan MHP’nin, bu ittifakla baraj üstünde kalması. Belki de Cumhurbaşkanlığı çerçevesinde oluşturulacak hükümette yer almanın pazarlığını yapıyor. AKP’nin hedefi ise her durumunda hem Meclis’te çoğunluğu elde etmek, hem de yüzde 50+1 ile AKP Genel Başkanını yeniden cumhurbaşkanı ya da yeni sistem içerisinde başkan olmasını sağlamak. CHP ittifak yapar mı? Yapar. Şuanda Meclis’te ana muhalefet partisi. Bu nedenle gözlerin CHP’de olması son derece önemli. Şuanda kiminle ittifak yaparız, bu konuyla ilgili bir bilgim yok. Benim düşüncem CHP’nin ortak ilkelerinden asla taviz vermeyerek ama tabi ki ülke için gerektiğinde, ülkede demokrasinin yeniden inşa edilmesi söz konusu olduğunda tüm siyasi partilerle bu değerler çerçevesinde görüşülebilir. İttifaklar yapılabilir. İttifak Yasası bu hafta partiden geçecekti. O zaman bizim yapacağımız ittifaklarda bu yönde olmalı. Her parti kendi aldığı oylar çerçevesinde milletvekili çıkarmalıdır. Aksi halde kendi seçilebilir yerlerimize başka bir partiden aday koyarsak biz kendi milletvekili sayımız içerisinde çok büyük artışı da oluşturamama endişeni de kişisel olarak taşıyorum açıkçası.
Ufukta bir erken seçim görülüyor mu?
Her şey görülüyor. Erken seçimde görülüyor, vaktinde seçim de görülüyor. Türkiye çok karmaşık bir süreçten geçiyor. Burada AKP’nin tek kriteri seçimlerin zamanında yapılması ya da yapılmaması ilgili kendi oylarının en yüksek düzeye çıktığı, en stabil görüldüğü zamanın ne olduğu. Burada AKP Başkan Yardımcılarının, ‘biz seçimleri hep zamanında yaparız’ söylemi samimi bir söylem değildir. Bunun örnekleri vardır. AKP’nin ‘erken seçim yoktur’ söylemleri inandırıcı değildir. AKP erken seçimi ya da vaktinde seçimi kendisi için ufukta görünen sonuca göre dizayn edecektir. Onun için bizim, Cumhuriyet Halk Parti olarak, ülkeye sevdalanmış herkesin her şeye hazır olması gerekir. Erken seçime de, baskın seçime de hazır olmalıyız. Çünkü süreç demokratik bir süreç değil. Süreç samimi bir süreç değil. AKP şuanda koltuğa nasıl çakılı kalabilirim, bunun savaşı içerisinde.