Basketbola başlama hikayesini anlatan Buğrahan Tuncer ilk başta futbolcu olmak istediğini belirterek, “Aslında futbolcu olmak istiyordum. Fakat ilkokul dönemimde, boyumun uzun olması sebebiyle basketbola başladım. Üstelik sınıfta yakın arkadaşlarımdan biri de basketbola gidiyordu ve basketbola yazılmam da onun da büyük bir etkisi oldu. Başarılı olduğumu görünce de devam etmek istedim” dedi.
Profesyonel kariyerine 2009-10 sezonunda Beşiktaş’ta başladığını söyleyen Tuncer, “2011 yılında Aliağa Petkim’e transfer olduktan sonra, BBSK, Aliağa Petkim, Mersin BŞB formalarını giydim. 2014-15 sezonunda Eskişehir Basket’e transfer oldum, fakat sezon sonunda Yeşilgiresun ile anlaştım. Bir sene sonra da Balıkesir’e transfer oldum ve Balıkesir’den sonra da Eskişehir Basket’e geri dönüş yaptım” ifadelerini kullandı.
Buğrahan Eskişehir’e gelişini şu ifadelerle aktardı; “Takım menajerimiz olan Derya Yannier ile ilişkilerimiz çok kuvvetliydi ve sezon ortasında Eskişehir’i tekrar lige çıkaracağımıza dair ona bir söz vermiştim. Balıkesir’in lige çıkmasına, orda devam edecek olmama rağmen Derya Yannier beni ikna etti ve bu da Eskişehir’e gelmemde çok büyük bir etken oldu.”
Maçlardan önce belli bir motivasyon kaynağının olmadığını söyleyen genç oyuncu her maç öncesi dua ettiğini söyledi. Mental açıdan kendisini maçlara nasıl hazırladığını ise, “Öncelikle rakip takımın özelliklerini ve maç esnasında oyuna nasıl katkı sağlayabileceğimi düşünürüm. Beni maç öncesi özel olarak motive eden herhangi bir şey yok ancak belli başlı dualarım vardır, maça çıkmadan önce mutlaka dua okurum” şeklinde anlattı.
“Herkesin belli başlı bir oyun stili vardır” diyen Buğrahan, “Kimi şutta, kimi savunmada iyidir, kimisinde de çembere daha iyi girebilme yeteneği vardır. Ben pick and roll (Oyuncu, top süren arkadaşına perde koyup içeri devrilir, sonra onun pasını alıp şut atar) ve şut konusunda kendine çok güvenen bir oyuncuyum. Hiçbir zaman kendimi yeterli görmüyorum. Kendimi geliştirmem, daha da güçlenmem, savunmaya daha iyi konsantre olmam lazım” dedi.
Eskişehir Basket’te 1. Lig ve Federasyon Kupası Şampiyonluğu yaşayan Tuncer o dönemi şöyle anlattı; “2-3 yıldır basketbolda yükseliş yaşadım. Buradaki takım kadrosunun iyi olması, antrenör ve özellikle 1. Lig’e çıkışımızdan sonra her şey daha iyi, daha profesyonel olmaya başladı. Buraya gelirken tek amacımız Süper Lig’e çıkıp şampiyon olmak, kupayı almaktı. Koyduğumuz hedeflere ulaştık. Çok çalıştık, inandık ve başardık.”
Genç oyuncu, Basketbol Süper Ligi’ni ise şöyle değerlendirdi; “Avrupa’nın en iyi liginde oynadığımızı düşünüyorum. Ligin en alt sırasında olan takım bile yatırım yapmaya başladı. Bu da Türk Basketboluna verilen değerin arttığını gösteriyor. Biz bu lige ilk defa çıkıyoruz. Fenerbahçe geçen yılın Euroleague şampiyonu. Tofaş’ı da başarılı buluyorum. Beşiktaş ise geçen senenin finalisti. Bizi de ligin en kuvvetli takımlarından biri olarak görüyorum. İkinci devrede daha da zor maçlar bizi bekliyor. Öncelikli hedefimiz Play-Off’ta kalmak ve ilk turu geçmek.”
Başarılı şutör gard Buğrahan, spor yaşamınızdaki hedeflerinden birinin ise Euroleague’de uzun vadeli oynamak olduğunu ifade ederek, “Bundan 2-3 yıl öncesine kadar sporu sadece zevk aldığım için yapıyordum. Ama son yıllarda hedefler de belirlemeye başladım. Euroleague’de uzun vadeli olarak oynayabildiğim en üst seviyede oynamak istiyorum” şeklinde konuştu.
Her Türk basketbolcunun hayalinin en üst düzeye ulaşmak ve milli formayı taşımak olduğundan bahseden Buğrahan, “Umarım Ay-Yıldızlı formayı her zaman giymeye devam ederim, milli formayı taşımak benim için bir onur” dedi. Buğrahan, Dünya Basketbol Liglerinde örnek aldığı, stiline yakın bulduğu sporcuların ise Milos Teosodiç ve Nikos Pappas olduğunu sözlerine ekledi.