Sempozyuma, CHP milletvekilleri, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, , Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Ülke Politikaları Vakfı Başkanı Avukat Hüseyin Karataş'ın yanı sıra Altan Öymen, Murat Karayalçın ile bazı CHP'li belediye başkanları da katıldı.
Sempozyumda konuşmacı olarak, Eskişehir’de yaşanan adaletsizlikleri anlatan Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, “2014 yılında yapılan değişiklik ile bütün şehir konumuna geldik, değişiklik yapılırken köylere “sizin tüzel kişiliğinizi kaldırdılar siz artık şehirlisiniz” dediler benim mahalle sayım arttı. 160 km uzaklıktaki köyü bağladılar. Kırsal kesime hizmet eden kuruluşlar olan İl Özel İdareleri kapandı. Köyde tarım hayvancılık bitti. İhaleler yapıldı yollar yapılmadı. 2014 seçimlerinde köylüye verecekleri yüzleri yoktu ve yapamadıkları işleri belediyelere devrettiler. Reform değildir bu yapılan, 10 haneli köy halkı bile geliyor bizden otobüs bekliyor. 10 seneye kadar Eskişehir’de köy nüfusu kalmayacak gidişat onu gösteriyor İl Özel İdaresi’nin mevcutları bizlere devredilirken komisyon kurulur mallar tahsis edilir. Eskişehir’de bütün taşınabilir ve taşınamaz malları biz hariç, herkese verdiler arazilerde dağda bayırda ise yaramayan yerleri bize verdiler diğerleri farklı kurumlara verildi” dedi
Türkiye’nin tekrar eski günlere gelmesini arzu ettiğini vurgulayan Büyükerşen, “CHP’li belediyelere destek verilmiyor, para verilmiyor. Amaçları muhalefet partisi belediyeleri zor duruma düşürmek. Eskişehir’i yıkamıyorlar birçok sıkıntı çıkardılar ama bizi yıkamazlar. Belediyemize yağmur gibi müfettiş yağıyor. Yaptığımız her şey ortada ve şeffaf. Biz sosyal demokrat anlayışımızı hiç bir zaman bozmadan halkımıza hizmet etmeye devam edeceğiz. Kaynak dağılımında parti ayrımı yapılıyor. İlçe belediyelerin görevlerini kısıtladılar. Trafik konusunda iki başlılık var kurallara karşı yaptırım gücü trafik polislerinde ve polisler ceza yazamıyor. Bu trafik işleri belediyelere verilmeli” şeklinde konuştu.
Son 6-7 yıldır boşa akan suyu topladık su biriktirdik
Susuzluk yaşamamak için yeni bir yerde su bulduklarını ifade eden Büyükerşen Ilıca Barajı konusunda şöyle konuştu, “Ilıca bölgesini kamulaştırdık. Paraları ödedik mülk bizim oldu. Kendi arazimize baraj duvarı örmek için oy birliği ile karar çıkarttık. Köy İşleri Bakanlığı tamam dedi. Dikkatiniz çekerim kendimiz yapıyoruz. Sonrasında Toprak Koruma Kurulu yanlış olmuş diye itiraz etti. Mahkeme çalışmaları durdurdu. Üç sene bekledik su iyice birikti, yeni bir idari karar aldık. Vali Bey ile görüştük suyu musluktan akıtacağız dedik. Bütün evrakları tamamladık gönderdik Tarım Bakanlığından yapılmasında sıkıntı yok denildi bizde çalışmalara hız verdik. Bazı siyasiler baskı yaptı yeni davalar açın durdurun bu çalışmaları diye ve vali merkeze çekildi. Tarım Bakanlığından heyet geldi DSİ’den yazı geldi. DSİ bize 1 km uzağa baraj yapmak için izin istiyor. Biz hala beklemedeyiz.”
Eskişehir’i felakete sürükleyecekler
Başkan Büyükerşen Eskişehir’de yapılmak istenen kömürlü termik santralin 1. Sınıf tarım arazilerine kurulacağını hatırlatarak, “Eskişehir ayağa kalktı. Eskişehir’i felakete sürükleyecekler. Porsuk Çayı tehlike altına giriyor. Eskişehir’de bütün günümüz termik santrale karşı direnmekle geçiyor. Yapılabilir oy sayısını alamıyorlar. Kurulun oranını değiştirdiler. Bunlarla boğuşuyoruz” şeklinde konuşmasını tamamladı.
Yılmaz Hocanın önünü kesemezler
‘Yerel Yönetimler ve Adalet Sempozyum’unda konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tüm dünyanın adalet aramaya devam ettiğini, Türkiye’de ise adaletin tuzla buz edildiğini belirterek, “Suçluyu belirleyecek olan hakimdir. Ancak Türkiye’de sucluyu belirleyen siyasi otoritedir. Hangi parti görüş inanç ya da kimlikten olursa olsun tüm vatandaşlarımızın hemfikir olduğu tek konu bu ülkede adaletin olmayışıdır. Adalet kavramı soylu bir kavram, yerel yönetimlerde adalet yok. Bazı kentler büyükşehir oldu. İl Özel İdarelerinin görevi son buluyor. İl Özel İdaresinin mal varlıkları belediyelere veriliyor. CHP li bir belediye varsa devredilmiyor. Devlet adaletle, danışmayla yönetilir. Önyargı ve öfke ile yönetilmez. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta parti devleti değil, aile-şahsi devlet haline gelmiştir. Anayasası yürürlükte olmayan bir ülkedeyiz” dedi.
Kılıçdaroğlu, eleştirileri dile getirdiği için iktidarın bütün kanallarının, bütün gazetelerinin üstlerine geleceğini ifade ederek, “ Sanıyorlar ki onlar gelecek, biz geri adım atacağız. Hiç kimse endişe etmesin, 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum istedikleri kadar baskı kursunlar, istedikleri kadar üzerimize gelsinler adalet için yapmayacağımız hiçbir şey yoktur. Adaleti ya getireceğiz, ya getireceğiz. Değerli arkadaşlarım; bu toplantı çok önemli ve değerli. Arkadaşlar adaleti yerel yönetimlerde arayacaklar. Özellikle Yılmaz Hocamın belki başından geçen olayları burada anlatması benim için de çok değerli. Kendisini birkaç kez dinledim, ama kendi kentine yani Eskişehir’e hizmet getirmek istiyor. Hiçbir ayrım yapmadan su içecekler, suyu herkes içecek, su gelecek, herkes kullanacak, sadece CHP’liler değil bütün Eskişehirliler ama “Sen misin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı? Sen misin Cumhuriyet Halk Partili? Ben senin önünü keseceğim.” diyor. Yılmaz Hocanın önünü kesebilirler mi? Hayır. Kime zararı veriyorlar? Eskişehir’e zarar veriyorlar. Şeklinde konuşmasını tamamladı.