AHMET ATAÇ’IN DESTEĞİ BENİ GURURLANDIRIR

CHP Tepebaşı İlçe Başkan Adayı Atilay Dalgıç, Ayşe Kaytan Uçak’ın sorularını yanıtladı.

Biz Vural Yörük’ün yeniden aday olacağını konuşurken siz adaylığınızı duyurdunuz. Aday olma fikri nasıl ortaya çıktı?

Uzun yıllardır siyasetin içerisindeyim. 99 yılında DSP’de siyasete başladım. Yılmaz Büyükerşen’in, Ahmet Ataç’ın ilk başkan seçildiği seçimlerde, ben o zaman ki DSP yönetimindeydim. Sanki ben hiç yokmuşum, öyle birdenbire çıkmışım gibi davranılıyor. Üç dönem il yönetimde bulundum. 2011’de CHP’den milletvekili aday adayı oldum, 2014 seçimlerinde de belediye meclis üyesi seçildim. Siyaset bir ekip işidir. Bu her partide böyledir. Aklımda ‘Tepebaşı’na aday olayım’ diye bir düşüncede yoktu. Öyle özel gelişmiş bir durum. Ekibim tarafından ‘aday olur musun’ denildi.

‘Ekibim’ dediniz. Bu ekipte kimler var?

İsim çok konuşmak istemem ama kurucu ilçe başkanımız Hamza Akpınar’dır ilk bana söyleyen. Onun üzerine böyle bir karar verdik.

Eğer kongrede seçimi kazanırsanız, partiyi 2019’a siz taşıyacaksınız? Partinizin Tepebaşı’nda durumu nedir? İşiniz zor mu ya da kolay mı?

Talip olduğum görevin hem çok kolay, hem de çok zor bir görev olduğunun farkındayım. Tepebaşı kolay çünkü; Ahmet Ataç gibi bir belediye başkanı var orada. Onun herkesle, her noktada kurduğu gönül bağı siyaseten işimizi kolaylaştırıyor.  Tepebaşı zor çünkü; genel seçim ve yerel seçim farkı var. Genel seçimde ikinci partiyiz. Ama yerel seçimde 10 puan fark atmışız. Bizim kendi açımızdan yapacağımız iş bunun nedenlerini araştırıp, analizini yapmak. Yerel seçimde oy farkını yükseltip, genel seçimde de yerel seçimdeki oyları koruyup artırmamız gerekiyor.

Peki Ahmet Ataç’ın olmadığı bir Tepebaşı’nda, CHP’nin durumu ne olur?

Ben bunu bugün ki şartlarla değerlendirebilirim. Şuan onun (Ahmet Ataç) siyaseti aşan gönül bağı sayesinde, o bölgede CHP’ye ilgi var zaten. Hiçbir mahallede zorlanacağını düşünmüyorum. Hem doğrudan ilişki açısından, hem teşkilatlanma açısından. Şuan ki gerçeklik bu. Olsaydı, olmasaydı o farklı bir tartışma.

Delege sürecinde sizi sahada çok göremedik. Belki varlığınız vardı ama biz dışarıdan biri olarak bunu çok hissedemedik. Delege ile ilişkileriniz nasıl? Destek bulabilecek misiniz?

Ben merkez ilçeyken de siyaset yaptım partide. Odunpazarı, Tepebaşı diye ayrıldıktan sonra Odunpazarı’nda kaldım. Arifiye Mahallesi’nde oturduğum için. Siyaseti daha çok Odunpazarı’nda yaptım. Odunpazarı’nda nereye giderseniz, beni her üye bilir ve tanır. Doğal olarak Tepebaşı bölgesinde delege seçimleri yapmadık. Çünkü benim bölgem değildi. 4 sene önce Sazova Mahallesi’ne taşındım. Dört senedir bu bölgedeyim. İki sene öncesi delege seçimlerinde Sazova delegesiydim. Delege toplantılarına Ertuğrulgazi’den başladım, Sütlüce’ye kadar devam edecek. Salı gününe kadar bitireceğimi düşünüyorum. Büyük mahalleri bitirdim aslında. Hiçbir sıkıntı yok. Delegenin ilgisi iyi. Şuana kadar ‘Sen niye aday oldun, nasıl aday oldun’ diyen hiçbir delegeye rastlamadım.  


 

Tepebaşı bölgesinde yapılan delege seçimlerinde, bazı mahallerde çoğunluk sağlanamadığı için seçimler ertelendi. Partili sandığa biraz ilgisiz mi kaldı sizce?

Üye yorgun. Yıllardır hep aynı üyeler. Partinin çehresi değişmiyor. Üye yapısı eski olduğu için heyecan kaybolmuş. Bu partide bence acilen yapılması gereken şeylerden biri üyeyi çoğaltmak ve gençleştirmek. ‘Partiye gelsin de üye yapalım’ anlayışı yanlış. Biz üyeyi partide oturup bekleyerek değil, her mahallede çalışarak çoğaltmamız gerekir.


 

Tepebaşı İlçe Başkanlığına adaylığını açıklayan diğer bir isim Yalçın Komşu, ‘tabanın adayıyım’ vurgusunda bulundu. Sizin içinse ‘Ahmet Ataç’ın adayı’ deniliyor. Ahmet Ataç’ın desteği söz konusu mu? Siz, kendiniz için ‘tabanın adayıyım’ diyebilir misiniz?

Her seçimde oluyor bu. Bir tarafın desteği daha fazlaysa, diğer taraf hemen muhalefete oynamaya başlar ve ‘tabanın adayıyım’ diye çıkar. Hepimiz aynı delegeye hitap eden, aynı destekleri arayan insanlarız. Ben de tabanın adayıyım. Aynı delegenin adayıyız sonuçta. Tabanı nasıl ayırıyorlar, anlam veremiyorum. Ben dün Çamlıca’ya gittim, Şirintepe’ye gittim. Şimdi oradaki delegeler tavan mı? Taban nerede, tavan nerede? Hepimiz bu partinin adayıyız sonuçta. Ben ilk açıklamamda söyledim bunu; yeni bir siyaset anlayışı oluşturacağız, yeni bir dil. Kesinlikle kimse beni bir tartışmanın içerisinde göremeyecek. O arkadaşımız da çok değerli bir insan.   Çünkü bu görev öyle bir şeydir ki ; ‘ben bu mücadeleyi en önde yapacağım’ demek kadar değerli bir şey yoktur. Bu bir fedakarlık işidir. Ahmet Arif’in dediği gibi; ‘Yiğitlik fedayı kabul etmektir…’ O arkadaşta fedayı kabul ettiğine göre yiğit bir arkadaş. Onun hakkında ancak iyi şeyler söyleyebilirim, kesinlikle kötü bir şey söylemem.

“Ahmet Ataç’ın desteği beni gururlandırır”

Ataç konusuna gelirsek, bölgede gerçekten çok özel bir yeri var. Hatta şehirde çok özel bir yeri var. Onun desteği bana gurur verir. Ahmet Bey ile görüştüm. Adaylığıma olumlu baktığını söyleyebilirim. Kime destek verip, vermediğini kendisi açıklar ya da açıklamaz. Ahmet Ataç da bu kongrenin oy kullanacak üyesidir. Bir aday için belediye imkanları kullanıyorsa, o eleştirilebilir belki. Ancak onun dışında kendi bölgesinde bir parti yönetimine bakışı tabi ki olacaktır. Olmalıdır da zaten.

Mevcut Başkan Vural Yörük’ün yeniden aday olup olmayacağı çok konuşuldu. Ancak sizin adaylığınızla birlikte aday olmayacağı kesinlik kazandı…Sizin adaylığınıza nasıl yaklaştı? Destekliyor mu?

Vural Yörük’ün aday olmamasının aslında garipsenmemesi lazım. Çünkü üç dönem… Hep şikayet ettiğimiz bu değil midir? En tepeden, en aşağıya kadar ‘sürekli aynı kişiler, aynı kişiler…’ O da samimiyetle söyledi; iş yoğunluğunun çok fazla olduğunu ve yorulduğunu.

Son ana kadar ‘olsam, olmasam’ ikilemine düştü. Ama onun gönlünden olmamak geçiyordu. Arayışta biraz oradan doğmuş olabilir. ‘Kesin adayım’ deseydi, belki kimse arayışa girmezdi. Benim adaylığımdan sonra aday olmayacağını açıkladı. Sağ olsun, benim uygun bir aday olduğumu ve destekleyeceğini de söyledi. Çalışmalarımızı da birlikte yapıyoruz.



 

Büyükerşen ile bir görüşmeniz oldu mu?

Yok hayır. Bir görüşmem olmadı. 3,5 yıldır belediye meclis üyesiyim. Bugüne kadar benim, ne bir grupla, ne de Hoca aleyhine olumsuz bir davranışım ya da çatışmam olmamıştır. Uyumla çalıştık. Benim Hoca ile ya da başka biriyle bir problemim olamaz.


 

Adaylık açıklamanızda sık sık parti içine yönelik birlik ve beraberlik mesajı verdiniz. Küskünler için parti binasını işaret ettiniz? Bu vurgunun altındaki neden nedir?

Birlik ve beraberlik olmadan bizim bu gemiyi yüzdürmemiz çok zor. Bizim partide bazen ayrılıkların çok körüklendiğini görüyorum. Bunun sonuç verdiği zamanlar da var. Bazen küskünlükler olabiliyor.  Belki hala vardır. Söylediğim genel anlamda budur. Ben, her kademe ile aynı dil içerisinde, kimseye farklı bakmayan bir yönetim anlayışı benimseyeceğim. Bu göreve seçilirsem eğer kimse beni bir kavganın içerisinde göremeyecek. İl başkanıyla da, belediye başkanlarıyla da…

Farklı bir yönetim anlayışını benimseyeceğinizi söylediniz? Biraz açabilir misiniz bunu. Nasıl bir yönetim anlayışı?

Söylem siyasetinden, artık eylem siyasetine geçme taraftarıyım. Çünkü siyaset tamamen söyleme boğuldu. Genel siyasette de böyle. Mahalleleri de bu işin içine katmaktan yanayım. Partiye bakıyorsunuz ilçe yönetimi ve başkan. Başka hiçbir şey gözükmüyor. Böyle olmamalı.

Bir yönetim listesi oluştu mu?

Bu süreçte öneriler oluyor ancak şuanda yönetimle ilgili herhangi bir çalışmam yok. Mahallelere yaptığım ziyaretleri bitirdiğim zaman elbette ki bende de bir fikir oluşacak. O zaman oturup bunu değerlendireceğiz. Şuana kadar aklımın ucundan herhangi bir isim geçmedi.


 

İl Başkanı değişmez ve Sinan Özkar ile devam edilirse, uyum sorunu yaşar mısınız?

Sinan Bey benim meslektaşım. Yıllardır tanıdığım bir kişi. Şuanda benim Sinan Bey ile ilgili şahsi bir sorunum yok. Zaten şahsi bir şeyi siyasetin önüne koyarsak yanlış yaparız. Kim seçilirse seçilsin uyum içinde çalışırım. Hiçbir sıkıntı olmaz.

Şuanda Tepebaşı İlçe Başkanlığı için iki aday var. Biri siz diğeri ise Yalçın Komşu. Şansınızı nasıl görüyorsunuz?

Ben şansımı, delegelerden aldığım dönüşlere göre değerlendiririm. Delege sayısı itibariyle yarısından çoğunu gezdim mahallelerin. Tümüne yakınının desteğini alacağım kanaatindeyim. Elbette ki bu iki adaylı bir yarış. Tüm oyları alacağımı söylemiyorum. Ancak şuana kadar ki benim yaptığım çalışmada kendi açımdan bir sıkıntı görmüyorum.

Kızılcıklı’da bir seçim bürosu açtınız. Neden böyle bir büroya ihtiyaç duyuldu?

Bu dönemler, bürolarda kulislerin çok yoğun döndüğü dönemlerdir. Birisinin iş yerinde, birisinin bürosunda sürekli toplantılar… Bunun doğru olmadığını düşündüm. Üyeyle, delegeyle, partiliyle bu süreçte seçim bürosunda buluşup, kendimizi anlatacağımız bir yer olsun istedim.

Bundan önceki Odunpazarı’na kongresine Ataç’ın, Tepebaşı kongresine ise Kurt’un müdahil olduğunu gördük. Bu dönemde böyle bir şey yaşandı mı sizce?

Kazım Bey’in Tepebaşı’ndaki sürece müdahalesini hiç hissetmedim. Dedikodular çıkıyor. Kazım Bey’in ağzından hiç duymadık sonuçta; ‘Tepebaşı’nda adayımız şudur’ diye…



 

ATİLAY DALGIÇ KİMDİR?

1968 Çifteler doğumluyum. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. 20 yıldır Eskişehir’de avukatlık yapıyorum. 99’da DSP ile siyasete girdim. 2001-2002’ye kadar DSP yönetiminde görev aldım. Sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ne katıldım.  Yönetimlerde görev aldım. 2011’de milletvekili aday adayı oldum. 2014’de Çifteler’den Belediye Meclis Üyesi adayı oldum. Hala Çifteler ve Büyükşehir Belediye Meclisi Üyesi olarak görevimi sürdürüyorum.  Evliyim ve iki çocuğum var.

Haberler