Kuyunun içindeki kurbağa, gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanırmış. Oysa kuyunun içinden çıkmayı başardığında, gökyüzünün ne kadar engin olacağını görecektir.
Ülkemiz ve bizler çok uzun yıllardır, özellikle de son günlerde çok zorlu, sorunlu, sıkıntılı günlerden geçiyoruz. İnsanlarımız mutsuz ve umutsuz…
Çıkın sokaklara, yolda yürürken, bir mekânda otururken, parklarda, toplu ulaşım araçlarında insanların yüzlerine bir bakın…
Baktığınızda; dalıp dalıp uzaklara giden, yer yer kendi ile konuşan, mutsuzluğun yüzlerine, umutsuzluk ve çaresizliğin gözlerine vurduğu insanlar göreceksiniz.
Bir yandan da o çaresizliğin, korkunun, mutsuzluğun ve umutsuzluğun karşısında sığınacak liman arayışları…
Kimi işsiz, kimi yoksul, kimi geçim sıkıntısı içinde, kimi eğitimden, kimi sağlık hizmetlerinden şikâyetçi…
Kimi siftah yapmadan kapattığı dükkânının derdinde, kimi hayat pahalılığından, kimi ürettiğini satamamaktan dertli…
Ama herkes dertli…
Şiddetin illa fiziki olması da gerekmiyor.
Her gün şiddet dolu görüntü ve haberler. Ekranlarda her gün bağıran, azarlayan yetkililerin dillerinde korku yayan, tehtid, baskı ve şiddet içeren sözler…
İnsana şiddet, kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvanlara, bitkilere şiddet, ruhsal hayatımıza şiddet…
Siyasi nezaket ve saygının ortadan kalktığı, siyasal söylem gerginliğinin siyasetçilerin vücut dillerine vurduğu, bu gerginliğin durumdan vazife çıkaran kimi insanlar aracılığı ile sokağa, gündelik hayatımıza yansıtıldığı şiddet…
Renkli ekranlarda her gün izlemekten sıkıldığımız, izlerken gerildiğimiz sözde uzmanların yarattığı şiddet…
Her gün gözaltılar, tutuklamalar, operasyonlar, terör ve savaş görüntüleri…
Yitirilen hayatlar, kaybolup giden umutlar, yakılan ağıtlar ve gözyaşları…
DÜŞÜN YAKAMIZDAN (!)
Düşün yakamızdan! Bir parça huzur ve mutluluk arıyoruz…
İnsanlar; daha iyi, daha güzel, daha mutlu bir yaşam ve daha fazla refah, daha fazla adalet, daha fazla demokrasi ve özgürlük içinde bir ülke özlemiyle sizlere oy verdiler. Bizleri huzursuz, mutsuz ve umutsuz yapasınız diye değil!
Şu günlerde hepimiz, ama ayrımsız hepimiz kuyunun içindeki kurbağalar gibiyiz. Hepimiz gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanıyoruz.
Bize düşen görev; içine düştüğümüz bu kuyudan çıkmayı başarmaktır.
Barış içinde, kardeşlik içinde, ortak yaşama iradesi ve kültürü içinde, kucaklaşarak bu kuyunun içinden çıkmak zorundayız.
Bunu başaracağız…
Motorları maviliklere süreceğiz…
Güzel günler göreceğiz, güneşli güzel günler…
Gökyüzünün enginliğinde buluşmak özlem ve dileğiyle …
05 Kasım 2016, 17:15
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.