İbrahim Arslan yazdı....
İbrahim Arslan'ın "YETER ARTIK!" başlıklı yazısı:
CHP üyesi olmanın sorumluluğu içinde, süreç içinde yaşananlara dair duygu ve düşüncelerimi, çok zorunlu olmadıkça bugüne kadar kamuoyuna açık bir biçimde ifade etmemeye özen gösterdim. Ancak gelinen noktada, sürece dair bir şeyler söylemenin aynı zamanda bir görev olduğu düşüncesiyle, bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum.
Sonuçları itibariyle hiçbir şeyin 16 Nisan öncesine dönmeyeceği, farklı siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmelerin yaşanacağı, son derece önemli bir halkoylaması arifesinde, CHP Eskişehir özellinde yaşanan bazı gelişmeler, kelimenin tam anlamıyla artık “Kabak tadı” vermeye başlamıştır.
Sizler; gerek yerel yazılı, görsel ve sosyal medyadan ve gerekse içinde yaşadığınız olaylardan bu sorunların neler olduğunu biliyorsunuz. O nedenle ben bu sorunların ayrıntılarına girmeden ve hiçbir kimseyi hedef almadan bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Siyaseti ne için ve kimin için yaptığınız sorusunun cevabı çok önemlidir.
Kimi siyasetçiler; savundukları ideolojinin, ilke ve ideallerin iktidar olması, bunun sonucunda da çok geniş toplumsal kesimlerin bu siyasal anlayıştan yararlanması için mücadele ederken, kimi siyasetçilerde önlerine koydukları bireysel amaç ve hedeflere ulaşmak ve bu yolda her şeyi mubah sayan bir yaklaşımla siyaset üretmektedirler…
Bizim için asıl olan; ideallerimiz ve ilkelerimizidir…
Bizim için asıl olan; uğruna mücadele ettiğimiz toplamsal kesimlerin çıkarları için siyaset üretmektir...
Bu mücadelede taşıdığımız etiketlerin, makam ve mevkilerin, apoletlerimizin hiç bir önemi yoktur, olmamalıdır…
Yıllardır bitmeyen, bitirilmeyen parti içi iktidar kavganız, sadece parti üyelerini değil, partiye umut bağlayan milyonları da yormuş ve bıktırmıştır. Bunu yapmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur, olmamalıdır…
Ülkemizde milyonlarca insanımız yaşadıkları temel sorunların ağırlığı içerisinde çaresiz ve umutsuzca, kendilerine bir elin uzanmasını beklemektedir.
Temel görevi bu elleri tutmak, bu insanlara umut olmak olan siyaset kurumlarının ve siyasetçilerin toplumsal çıkarlar yerine bireysel çıkarlarını öne çıkararak, bu insanların umutlarıyla oynamaya hakları da yoktur, olamaz...
CHP’nin en büyük sorunlarından biri; kuralsızlığın kural haline getirilmesidir. Oysa hepimizin bildiği temel kurallardan bir tanesi; “Kurumların, kurallarla yönetilmesi” ilkesidir. Bu yanı ile baktığımızda; CHP’de bir kurumdur ve kuralları bulunmaktadır. Genel Başkanından, en sade üyesine kadar partili olan herkesi bağlayan kurallar, parti tüzüğünde belirlenmiştir.
CHP Tüzüğünün, “ Siyasal Yaşam Anlayışını” düzenleyen dördüncü maddesinde şu ifadeler yer almaktadır: “(…) Siyasal görevler, özel çıkarlar için kullanılamaz.
Siyasal yaşamda etkinlik kazanmak için kimseye kişisel yarar sağlanamaz. (…)”
Yine Tüzüğün, “ Çalışma ilkeleri” başlıklı beşinci maddesi ise; “ (…) Partili için başarı, Partinin başarısıdır. Siyasal eylem Partinin eylemidir.
Partililer; özel yaşamlarında, görevlerinde, işlerinde ve üyesi bulundukları kuruluşlarda, Partinin ilkelerine ve doğrultusuna uygun davranırlar ve çalışırlar.
(…) Partililer, bu ilkelere uymakla, parti yöneticileri de bu ilkeleri uygulamakla yükümlü ve sorumludurlar.” hükümleri yer almaktadır.
Hiçbir ayrım yapmadan ve hiçbir kimseyi hedef almadan, CHP üyesi olan herkesi, yukarıda kısaca yer verdiğim, tüzüğün ilgileri maddelerini bir daha okumaya, anlayarak içselleştirmeye ve bu kurallara uygun davranmaya davet ediyorum.
Çok şey mi istiyorum?
CHP üyesi olmanın sorumluluğu içinde, süreç içinde yaşananlara dair duygu ve düşüncelerimi, çok zorunlu olmadıkça bugüne kadar kamuoyuna açık bir biçimde ifade etmemeye özen gösterdim. Ancak gelinen noktada, sürece dair bir şeyler söylemenin aynı zamanda bir görev olduğu düşüncesiyle, bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum.
Sonuçları itibariyle hiçbir şeyin 16 Nisan öncesine dönmeyeceği, farklı siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmelerin yaşanacağı, son derece önemli bir halkoylaması arifesinde, CHP Eskişehir özellinde yaşanan bazı gelişmeler, kelimenin tam anlamıyla artık “Kabak tadı” vermeye başlamıştır.
Sizler; gerek yerel yazılı, görsel ve sosyal medyadan ve gerekse içinde yaşadığınız olaylardan bu sorunların neler olduğunu biliyorsunuz. O nedenle ben bu sorunların ayrıntılarına girmeden ve hiçbir kimseyi hedef almadan bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Siyaseti ne için ve kimin için yaptığınız sorusunun cevabı çok önemlidir.
Kimi siyasetçiler; savundukları ideolojinin, ilke ve ideallerin iktidar olması, bunun sonucunda da çok geniş toplumsal kesimlerin bu siyasal anlayıştan yararlanması için mücadele ederken, kimi siyasetçilerde önlerine koydukları bireysel amaç ve hedeflere ulaşmak ve bu yolda her şeyi mubah sayan bir yaklaşımla siyaset üretmektedirler…
Bizim için asıl olan; ideallerimiz ve ilkelerimizidir…
Bizim için asıl olan; uğruna mücadele ettiğimiz toplamsal kesimlerin çıkarları için siyaset üretmektir...
Bu mücadelede taşıdığımız etiketlerin, makam ve mevkilerin, apoletlerimizin hiç bir önemi yoktur, olmamalıdır…
Yıllardır bitmeyen, bitirilmeyen parti içi iktidar kavganız, sadece parti üyelerini değil, partiye umut bağlayan milyonları da yormuş ve bıktırmıştır. Bunu yapmaya da hiç kimsenin hakkı yoktur, olmamalıdır…
Ülkemizde milyonlarca insanımız yaşadıkları temel sorunların ağırlığı içerisinde çaresiz ve umutsuzca, kendilerine bir elin uzanmasını beklemektedir.
Temel görevi bu elleri tutmak, bu insanlara umut olmak olan siyaset kurumlarının ve siyasetçilerin toplumsal çıkarlar yerine bireysel çıkarlarını öne çıkararak, bu insanların umutlarıyla oynamaya hakları da yoktur, olamaz...
CHP’nin en büyük sorunlarından biri; kuralsızlığın kural haline getirilmesidir. Oysa hepimizin bildiği temel kurallardan bir tanesi; “Kurumların, kurallarla yönetilmesi” ilkesidir. Bu yanı ile baktığımızda; CHP’de bir kurumdur ve kuralları bulunmaktadır. Genel Başkanından, en sade üyesine kadar partili olan herkesi bağlayan kurallar, parti tüzüğünde belirlenmiştir.
CHP Tüzüğünün, “ Siyasal Yaşam Anlayışını” düzenleyen dördüncü maddesinde şu ifadeler yer almaktadır: “(…) Siyasal görevler, özel çıkarlar için kullanılamaz.
Siyasal yaşamda etkinlik kazanmak için kimseye kişisel yarar sağlanamaz. (…)”
Yine Tüzüğün, “ Çalışma ilkeleri” başlıklı beşinci maddesi ise; “ (…) Partili için başarı, Partinin başarısıdır. Siyasal eylem Partinin eylemidir.
Partililer; özel yaşamlarında, görevlerinde, işlerinde ve üyesi bulundukları kuruluşlarda, Partinin ilkelerine ve doğrultusuna uygun davranırlar ve çalışırlar.
(…) Partililer, bu ilkelere uymakla, parti yöneticileri de bu ilkeleri uygulamakla yükümlü ve sorumludurlar.” hükümleri yer almaktadır.
Hiçbir ayrım yapmadan ve hiçbir kimseyi hedef almadan, CHP üyesi olan herkesi, yukarıda kısaca yer verdiğim, tüzüğün ilgileri maddelerini bir daha okumaya, anlayarak içselleştirmeye ve bu kurallara uygun davranmaya davet ediyorum.
Çok şey mi istiyorum?