Erdal Akyazı, “büyük tehlike kapıda” diyerek, İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken 100 milyar lirayı aşan kaynağın Varlık Fonuna devredilebileceğine dikkat çekti.
Erdal Akyazı'nın " GÜNDEM DIŞI -2-" başlıklı yazısı:
İşsizlik sigortası fonu etrafında dönen çetrefilli işleri bu yazımızda da konu etmeye devam edeceğiz.
Aslında söz konusu fonun başına gelenler daha önce kurulmuş fonların başına gelenlerin aynısı gibi. Ekonomiyi idare edemeyen iktidarların, bir yasayla ve belli bir amaçla bütçe dışı (genelde bordrolu çalışanların gelirlerinden kesinti yaparak)kaynaklardan oluşturulan fonlar kanalıyla yeni kaynaklar üretmek başvurdukları bir yöntem halini almıştır. Yine genel olarak bu fonlar amaç dışı ve hoyratça kullanılarak batırılmıştır.
AKP hükümeti de 2009 yılında çıkartılan bir torba yasa ile işçi istihdamını teşvik için işverenlere ve GAP yatırımlarına kaynak aktarmak için, işsizlik fonu faiz getirilerine el koyarak bütçeye aktarmıştır. Öyle ki 2016 yılında fon geliri 14,7 milyar TL, fon gideri ise 12,1 milyar TL olmuş, bu giderin sadece 3,6 milyarı işsizlere ödenirken, geriye kalan 8,5 milyar TL ise GAP ve duble yol yatırımları için kullanılmıştır.
Bu tip uygulamaların daha önceden SSK, Konut edindirme ve Tasarrufu teşvik fonlarının başına gelenleri bilen okuyucularımızın işsizlik fonunun da başına geleceği tahmin etmesi zor olmasa gerekir. Bilmeyenlerin de öğrenmesinde kendileri ve işçi sınıfı için bir fayda olduğu kanaatindeyim.
Yine bu fondan oluşturulan kaynaklardan desteklenerek İŞKUR’ un UMEM uygulamasına da değinmeden geçmeyelim. UMEM uygulaması biraz da hükümetin işçiye bakışını ele verdiği için önemli. UMEM kapsamında işbaşı yapan bir işçinin ücreti İŞKUR’dan ödenir, sadece hastalık yardımından faydalanabilir. Sigorta pirimi yatmaz, UMEM kapsamında çalıştığı günler kıdeminden sayılmaz, emeklilik pirim gün sayısında esas alınmaz. UMEM kapsamında işbaşı yapan bir işçi, işten ayrılırsa bir daha ki programa ancak 3 ay sonra katılabilir. Eğer haber vermeden ayrılırsa ancak bir yıl sonra katılabilir. Ayrıca UMEM, maalesef fabrikalarda eski, ücreti belli bir noktaya gelmiş kadroların işten çıkartılarak yerine UMEM kapsamında işbaşı yapan işçilerin emeğinin sömürülmesi gibi uygulamaların da önünü açmıştır.Bu da işçi hakları açısından tam bir faciadır.
İşsizlik Sigortası Fonunun, Ücret Garanti Fonu kapsamında da kötü uygulamalara konu olduğu basına yansıyan yönleri ile de tam bir faciadır. Ücret Garanti Fonu kapsamında kayrılan bazı kesimlerin ve AKP’li belediyelerin işçi ücretlerinin bu kapsamda ödemeler konu yapıldığı gidererek yaygınlaşmaktadır.
Hükümet son zamanlar da tuhaf sosyal yardım uygulamaları yapıyor. Propagandasını yaptığı, ama kaynağını başkalarının sağladığı uygulamalar bunlar. Örneğin büyükanne projesi olarak bilinen projenin yarısı İŞKUR, yarısı ise sendikalar ve meslek örgütleri tarafından finanse edilecek. İnanılmaz ama Türkiye tarihinde ilk kez hükümet kendi projesi için işçi konfederasyonlarından para istedi. Bir kısmı verdi. Yine İşbaşında Eğitim Programı, Toplum Yararına Çalışma Programı gibi programların finansmanı da İŞKUR tarafından sağlanıyor.
Asıl büyük tehlike ise kapıda bekliyor. İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken 100 Milyar TL’yi aşan kaynağın Varlık Fonu’na devri veya Varlık Fonu’na buradan kaynak aktarılması. Olmaz- olmaz demeyin. Olur, bal gibi olur! Bir sabah bakmışsınız, bir KHK ile İşsizlik Sigortası Fonu’nu Varlık Fonu’na aktarmışlar. Başta İşsizlik Sigortası Fonu yönetiminde temsil edilen Türk-İş yönetimi olmak üzere seyredenlere duyurulur.
İşsizlik sigortası fonu etrafında dönen çetrefilli işleri bu yazımızda da konu etmeye devam edeceğiz.
Aslında söz konusu fonun başına gelenler daha önce kurulmuş fonların başına gelenlerin aynısı gibi. Ekonomiyi idare edemeyen iktidarların, bir yasayla ve belli bir amaçla bütçe dışı (genelde bordrolu çalışanların gelirlerinden kesinti yaparak)kaynaklardan oluşturulan fonlar kanalıyla yeni kaynaklar üretmek başvurdukları bir yöntem halini almıştır. Yine genel olarak bu fonlar amaç dışı ve hoyratça kullanılarak batırılmıştır.
AKP hükümeti de 2009 yılında çıkartılan bir torba yasa ile işçi istihdamını teşvik için işverenlere ve GAP yatırımlarına kaynak aktarmak için, işsizlik fonu faiz getirilerine el koyarak bütçeye aktarmıştır. Öyle ki 2016 yılında fon geliri 14,7 milyar TL, fon gideri ise 12,1 milyar TL olmuş, bu giderin sadece 3,6 milyarı işsizlere ödenirken, geriye kalan 8,5 milyar TL ise GAP ve duble yol yatırımları için kullanılmıştır.
Bu tip uygulamaların daha önceden SSK, Konut edindirme ve Tasarrufu teşvik fonlarının başına gelenleri bilen okuyucularımızın işsizlik fonunun da başına geleceği tahmin etmesi zor olmasa gerekir. Bilmeyenlerin de öğrenmesinde kendileri ve işçi sınıfı için bir fayda olduğu kanaatindeyim.
Yine bu fondan oluşturulan kaynaklardan desteklenerek İŞKUR’ un UMEM uygulamasına da değinmeden geçmeyelim. UMEM uygulaması biraz da hükümetin işçiye bakışını ele verdiği için önemli. UMEM kapsamında işbaşı yapan bir işçinin ücreti İŞKUR’dan ödenir, sadece hastalık yardımından faydalanabilir. Sigorta pirimi yatmaz, UMEM kapsamında çalıştığı günler kıdeminden sayılmaz, emeklilik pirim gün sayısında esas alınmaz. UMEM kapsamında işbaşı yapan bir işçi, işten ayrılırsa bir daha ki programa ancak 3 ay sonra katılabilir. Eğer haber vermeden ayrılırsa ancak bir yıl sonra katılabilir. Ayrıca UMEM, maalesef fabrikalarda eski, ücreti belli bir noktaya gelmiş kadroların işten çıkartılarak yerine UMEM kapsamında işbaşı yapan işçilerin emeğinin sömürülmesi gibi uygulamaların da önünü açmıştır.Bu da işçi hakları açısından tam bir faciadır.
İşsizlik Sigortası Fonunun, Ücret Garanti Fonu kapsamında da kötü uygulamalara konu olduğu basına yansıyan yönleri ile de tam bir faciadır. Ücret Garanti Fonu kapsamında kayrılan bazı kesimlerin ve AKP’li belediyelerin işçi ücretlerinin bu kapsamda ödemeler konu yapıldığı gidererek yaygınlaşmaktadır.
Hükümet son zamanlar da tuhaf sosyal yardım uygulamaları yapıyor. Propagandasını yaptığı, ama kaynağını başkalarının sağladığı uygulamalar bunlar. Örneğin büyükanne projesi olarak bilinen projenin yarısı İŞKUR, yarısı ise sendikalar ve meslek örgütleri tarafından finanse edilecek. İnanılmaz ama Türkiye tarihinde ilk kez hükümet kendi projesi için işçi konfederasyonlarından para istedi. Bir kısmı verdi. Yine İşbaşında Eğitim Programı, Toplum Yararına Çalışma Programı gibi programların finansmanı da İŞKUR tarafından sağlanıyor.
Asıl büyük tehlike ise kapıda bekliyor. İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken 100 Milyar TL’yi aşan kaynağın Varlık Fonu’na devri veya Varlık Fonu’na buradan kaynak aktarılması. Olmaz- olmaz demeyin. Olur, bal gibi olur! Bir sabah bakmışsınız, bir KHK ile İşsizlik Sigortası Fonu’nu Varlık Fonu’na aktarmışlar. Başta İşsizlik Sigortası Fonu yönetiminde temsil edilen Türk-İş yönetimi olmak üzere seyredenlere duyurulur.