İbrahim Arslan 'başkanlık sistemi'ni de içeren anayasa değişikliği teklifine destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 3 Mayıs 2015 tarihli konuşmasını kaleme aldı.
İbrahim Arslan'ın 'DÜN, DÜNDÜR…' başlıklı yazısı:
Aşağıda yer verdiğim ifadelerin tamamı, Sayın Devlet Bahçeli’nin genel seçim öncesi, MHP’nin seçim beyannamesi tanıtım toplantısında yaptığı 03 Mayıs 2015 tarihli konuşma metninden alınmıştır. (Konuşma metninin tamamına, mhp.org.tr/Gnl.bşk.konuşmaları/2015 bölümünden ulaşabilirsiniz)
İçinde bulunduğumuz siyasal atmosferle birebir ilintili olduğu için hiçbir yorum katmadan aynen yayımlıyor, takdiri siz değerli okurlara bırakıyorum…
“(…) Türk milleti AKP komplosu, AKP kumpası, AKP zorbalığı altındadır. (…) Türkiye’nin pek çok meselesi çözüm beklerken AKP kayıplara karışmış, fikren, zikren ve ahlaken firar etmiştir. (…) Uzun uğraşlarla, bedeli kanla ödenerek ve acı verici mücadelelerle tarihteki yerini alan Türkiye Cumhuriyeti, kerameti kendinden menkul bir şahıs tarafından ‘bekleme odasına’ alınmıştır. Mazisi 92 yılı bulan devlet sistemi yine bu şımarık tarafından lağvedilmek istenmektedir. (…) “
“Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nın çöktüğünü iddia etmiştir. (…) Madem Cumhurbaşkanlığı çöktüyse, Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? Çöken bir makamı kullanarak AKP’ye siyasi destek içerikli açılış ve temel atma törenlerine ne hakla, hangi yetkiyle katılabilmektedir? “
“Cumhurbaşkanlığını rejim muhafızlığı olarak lanse eden Erdoğan, başkanlık makyajlı hangi rezil rejimi Türkiye için ve tek başına planlamaktadır? (…) Çöken Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’dır. Çürüyen Cumhuriyet’in mirası Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’ın bizatihi kendisidir. (…) “
“Erdoğan ülkenin ve milletin geleceğini düşünen herkesin, yeni anayasa ve başkanlık sistemini desteklemesini istemektedir. Ankara Otobüs ve Minibüsçü Esnafı buluşmasında ise şu benzetmeleri yapabilmiştir: “Artık bu arabayla devam edemeyiz. Motoru tekleyen kaportası dökülen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Araba 'beni değiştir' diye bağırıyor. (…)”
Türkiye Cumhuriyeti dört lastik üzerinde ilerleyen bir araba değildir. Türkiye Cumhuriyeti aziz şehitlerimizin kanı üzerinde vücut bulmuş, Milli Mücadele kahramanlarının emekleriyle kazanılmış ve ilelebet payidar kalacak fazilet harikasıdır. Eksiği vardır, reforma ihtiyaç duymaktadır, ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç değildir. (…) “
“Tahakküm arzuları, sınırsız yetki arayışları, tek adamlık hevesleri demokrasiyi kösteklemiş, milli iradeyi köreltmiştir. Çok ciddi, çok çetin, çok bilinmeyenli bir bunalım döngüsü kapımızdadır. AKP hükümeti ve Erdoğan’ın kişisel kariyer hırsı Türkiye’yi temellerinden sarsmakla meşguldür.(…) Erdoğan Türkiye’yi adım adım yıkıma götürmektedir. (…) Erdoğan devletin işleyişini felç etmiş, hukukun üstünlüğünü mahvetmiştir. (…) “
“Erdoğan artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak, ya da hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten Yüce Divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. (…)
“Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir. Buna göre sistem arıza vermekte, teklemekte, patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve hızlı uygulamaya imkân verecek sistem isteyen Erdoğan, 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Parlamenter sistemde neyi istemiştir de yapamamış, neleri hedeflemiştir de başaramamıştır? (…) “
“Kuveyt’ten dönerken, terör örgütüyle aynı masada oturmak devletin çöktüğü anlamına gelir sözleri Erdoğan’a aittir. Bugüne kadar Oslo’dan İmralı’ya kadar nerede oturuyordunuz? İmralı’da masa değil de sedir mi vardı? Kandil’de masa değil de minder mi bulunuyordu? Dolmabahçe’de İmralı canisinin mesajlarını sevinç içinde okurken nereye kuruluyordunuz? (…) “
Aşağıda yer verdiğim ifadelerin tamamı, Sayın Devlet Bahçeli’nin genel seçim öncesi, MHP’nin seçim beyannamesi tanıtım toplantısında yaptığı 03 Mayıs 2015 tarihli konuşma metninden alınmıştır. (Konuşma metninin tamamına, mhp.org.tr/Gnl.bşk.konuşmaları/2015 bölümünden ulaşabilirsiniz)
İçinde bulunduğumuz siyasal atmosferle birebir ilintili olduğu için hiçbir yorum katmadan aynen yayımlıyor, takdiri siz değerli okurlara bırakıyorum…
“(…) Türk milleti AKP komplosu, AKP kumpası, AKP zorbalığı altındadır. (…) Türkiye’nin pek çok meselesi çözüm beklerken AKP kayıplara karışmış, fikren, zikren ve ahlaken firar etmiştir. (…) Uzun uğraşlarla, bedeli kanla ödenerek ve acı verici mücadelelerle tarihteki yerini alan Türkiye Cumhuriyeti, kerameti kendinden menkul bir şahıs tarafından ‘bekleme odasına’ alınmıştır. Mazisi 92 yılı bulan devlet sistemi yine bu şımarık tarafından lağvedilmek istenmektedir. (…) “
“Erdoğan, 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nın çöktüğünü iddia etmiştir. (…) Madem Cumhurbaşkanlığı çöktüyse, Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? Çöken bir makamı kullanarak AKP’ye siyasi destek içerikli açılış ve temel atma törenlerine ne hakla, hangi yetkiyle katılabilmektedir? “
“Cumhurbaşkanlığını rejim muhafızlığı olarak lanse eden Erdoğan, başkanlık makyajlı hangi rezil rejimi Türkiye için ve tek başına planlamaktadır? (…) Çöken Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’dır. Çürüyen Cumhuriyet’in mirası Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan’ın bizatihi kendisidir. (…) “
“Erdoğan ülkenin ve milletin geleceğini düşünen herkesin, yeni anayasa ve başkanlık sistemini desteklemesini istemektedir. Ankara Otobüs ve Minibüsçü Esnafı buluşmasında ise şu benzetmeleri yapabilmiştir: “Artık bu arabayla devam edemeyiz. Motoru tekleyen kaportası dökülen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Araba 'beni değiştir' diye bağırıyor. (…)”
Türkiye Cumhuriyeti dört lastik üzerinde ilerleyen bir araba değildir. Türkiye Cumhuriyeti aziz şehitlerimizin kanı üzerinde vücut bulmuş, Milli Mücadele kahramanlarının emekleriyle kazanılmış ve ilelebet payidar kalacak fazilet harikasıdır. Eksiği vardır, reforma ihtiyaç duymaktadır, ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç değildir. (…) “
“Tahakküm arzuları, sınırsız yetki arayışları, tek adamlık hevesleri demokrasiyi kösteklemiş, milli iradeyi köreltmiştir. Çok ciddi, çok çetin, çok bilinmeyenli bir bunalım döngüsü kapımızdadır. AKP hükümeti ve Erdoğan’ın kişisel kariyer hırsı Türkiye’yi temellerinden sarsmakla meşguldür.(…) Erdoğan Türkiye’yi adım adım yıkıma götürmektedir. (…) Erdoğan devletin işleyişini felç etmiş, hukukun üstünlüğünü mahvetmiştir. (…) “
“Erdoğan artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak, ya da hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten Yüce Divanı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. (…)
“Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir. Buna göre sistem arıza vermekte, teklemekte, patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve hızlı uygulamaya imkân verecek sistem isteyen Erdoğan, 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Parlamenter sistemde neyi istemiştir de yapamamış, neleri hedeflemiştir de başaramamıştır? (…) “
“Kuveyt’ten dönerken, terör örgütüyle aynı masada oturmak devletin çöktüğü anlamına gelir sözleri Erdoğan’a aittir. Bugüne kadar Oslo’dan İmralı’ya kadar nerede oturuyordunuz? İmralı’da masa değil de sedir mi vardı? Kandil’de masa değil de minder mi bulunuyordu? Dolmabahçe’de İmralı canisinin mesajlarını sevinç içinde okurken nereye kuruluyordunuz? (…) “