Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, il başkanları toplantısında, “Devletin çivisini söktüler, deveti çökertiyorlar” dedi.
Partisinin il başkanları toplantısında konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öncelikle bir soruyu herkesin kendisine sorması gerektiğini vurgulayarak, “15 yılda çıkarmak isteyip de çıkaramadığınız bir kanun var mı? Yok. Demek ki her kanunu çıkarabilecek gücün var, Meclis’te tek başına hükümetsin, muhalefet istediği kadar itiraz etsin istediğin kanunu çıkarıyor musun? Çıkarıyorsun. O zaman niye başkanlık? Hükümetsin yapmak isteyip de yapamadığın var mı? Her istediğini yaptın. Kimlik üzerinden siyaset yaptın, inanç üzerinden siyaset yaptın, yaşam tarzı üzerinden siyaset yaptın, toplumu karpuz gibi böldün ayrıştırdın. Vatandaş komşusunun kimliğini, inancını sorgulamaya başladı senin yüzünden. Şimdi bütün bunları Anayasa hükmü haline getirmek istiyorlar. Yani rejimi değiştirmek istiyorlar, demokratik parlamenter sistemden dikta yönetimine geçmek istiyorlar, totaliter yönetime geçmek istiyorlar. Cumhurbaşkanına tek başına hiçbir gerekçe göstermeden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni feshetme yetkisini veriyorlar. Bir sabah kalkacak Cumhurbaşkanı diyecek ki ‘Ben Meclis’i feshettim’ neden feshettin? “Keyfim öyle istedi’ gerekçe soramayız çünkü gerekçe olmayacak yok öyle bir şey. Mustafa Kemal Atatürk’e bu yetki verilmemiştir. Bu yetki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bile verilmemiştir. Ben buna ‘evet’ diyenler vatana ihanet ediyor derken bunu kastediyorum Sevgili Binali Yıldırım. Mustafa Kemal Atatürk’e verilmeyen bir yetkiyi Türkiye’yi felakete sürükleyen bir adama veriyorsun. 17-25 Aralık’ı unutmadık, devleti soyan bir adama teslim ediyorsunuz siz bunu. Siz hangi gerekçeyle TBMM’yi feshedeceksiniz? Milli irade diyordunuz, bunların milli irade söylemi de yanlış. Bunların milli iradeden kastettikleri sarayın iradesi. Bir adamın iradesini milli irade olarak kabul ediyorlar. Bizim milli irade anlayışımız ise her partiden, her kimlikten, her inançtan insanımızın iradesidir milli irade ve başımızın üstünde yeri vardır. Milli irade yetkinin saraydan alınıp halka verilmesi demektir. Aradan geçti 100 yıla yakın süre şimdi halktan alıyoruz yetki yine saraya veriyoruz, bunun adı demokrasi midir? Bunun adı demokrasiye ihanettir. Herkesin, her vatandaşın bilmesini isterim. Ben her vatandaşımın görüşüne saygı duyarım, inancına, yaşam tarzına saygı duyarım, benim gibi düşünmese bile onun düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir ortamı oluşturmaya ben mecburum, benim demokrasi anlayışım budur” ifadelerini kullandı.
“Böyle bir Anayasaya ‘evet’ demek parlamentoya ihanet etmek değil midir?”
“Devlet yapısını istediği gibi değiştirecek” diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu milletvekilleri Meclis’e niye gitti? Konu mankeni mi bu insanlar? Sadece bu yetkiler verilmiyor ayrıca devlete atama yapılacak değil mi? Bugün bir kişinin müsteşar olarak atanması için kanunda şartlar vardır, bir sabah kalkacağız bu şartlar tamamen bitmiş. Ne olacak? Kafasına esecek, müsteşar olması için bizim köyden olması şarttır diye bir kararname çıkarabilir mi? Evet çıkarabilir. İlkokul mezunu olması yeterlidir diyebilir mi? Diyebilir. Böyle bir Anayasayı bu millet kabul eder mi? Böyle bir Anayasaya ‘evet’ demek parlamentoya ihanet etmek değil midir? Demokrasiye ihanet etmek değil midir? Milli iradeye ihanet etmek değil midir? Gazi Meclis diyoruz, ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Meclis diyoruz, 15 Temmuz darbe girişimini bombaların altında savuran Meclis. Şimdi yetkilerini bir kişiye devrediyor. Böyle anlayış olabilir mi? Niye yetkini devrediyorsun? Onları anlamak mümkün değil. Hem Cumhurbaşkanı olacak hem partinin genel başkanı olacak lafa bak hem de tarafsız olacak. Taraflı tarafsız nasıl oluyorsa? Partinin genel başkanı bizimle beraber seçimlere katılacak, o bize bir sürü laf söyleyecek, biz ona bir sürü laf söyleyeceğiz. Milletvekilleri tarafsızlık üzerine yemin etmezler, genel başkanlar da tarafsızlık üzerine yemin etmezler. Anayasa metninde tarafsızlık yemini sadece Cumhurbaşkanına aittir. Hem bunları yapacak sonra Meclis’e gelecek ‘Ben tarafsızım, namusum ve şerefim üzerine and içiyorum’ diye yemin edecek. Ya siz bu milleti aptal mı sanıyorsunuz? Kim temsil edecek Cumhurbaşkanını illerde? Vali mi, İl Başkanı mı? Genel Başkanı temsilcisi İl Başkanıdır, Cumhurbaşkanı temsilcisi. Hem İl Başkanı hem Vali, devletin çivisini söktüler, devleti çökertiyorlar. Devlet oyu kullanacaklara samimi bir çağrı yapmak isterim; Çocuklarınızı düşünün Türkiye’nin geleceğini düşünün verdiğimiz, demokrasi mücadelelerini düşünün, verdiği demokrasi mücadeleleri dolayısıyla hayatını kaybeden insanları düşünün. Hiç kimse milletin verdiği yetkiyi bir başka organa devretmemelidir. Millet bana o yetkiyi vermişse ben o yetkiyi başkansına vermemeliyim. Herkes elini vicdanına koymalı. Türkiye’yi düşünmeli.”
“Türkiye yarı açık ceza evine döndürüldü”
Hukukun üstünlüğü ve demokrasinin olmadığı hiçbir ülkenin gelişmediğini ve büyümediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Düşünceye kelepçe vurulan bir ülkede büyüme olmaz, gelişme olmaz. Hapishanelerin de 150’ye yakın gazeteci olan bir ülkede demokrasiden söz edemezsiniz. Ne 12 Eylül darbe döneminde, ne 12 Mart darbe döneminde bu kadar gazeteci hapiste olmadı. Bu kadar düşünce insanı hapse atılmadı. Türkiye yarı açık ceza evine döndürüldü. Dışarıdakilerin can ve mal güvenliği yok. Efendim neden yatırım yapılmıyor? Hangi iş adamı yatırım yapacak? Yarınını göremiyorlar. 15 gündür bazı sanayi bölgelerinde elektrik yok. Neymiş kablolar kesilmiş. Kablo kesildiyse 24 saatte düzeltilir bu 15 günde orada bir yönetim sorunu var. Çöken devlet gerçeği var” diye konuştu.